Bir zamanlar bir evin duvarında duran kocaman, yuvarlak bir saat varmış. Bu saatin içinde Akrep ve Yelkovan adında iki çok iyi arkadaş yaşarmış. Akrep yavaş yavaş yürürmüş, sanki “Zamanı anlamak için sabırlı olmalıyız,” der gibi. O hep sakinmiş, çünkü her şeyin tam zamanında olması gerektiğini bilirmiş. Yelkovan ise koşar gibi hızlı hareket edermiş. “Hadi, hadi, dakikalar çok önemli!” diye şakacı bir şekilde konuşurmuş.
Yelkovan’ın hızlı hareketleri zamanı heyecanlı ve canlı yaparken, Akrep’in yavaş adımları zamanı düzenli ve sakin tutarmış. İkisi birlikte çalışır, saatin tıpkı bir dans gibi doğru işlemesini sağlarmış.
Bu evde Cem adında küçük bir çocuk yaşarmış. Cem saatleri bir türlü anlayamazmış. Bir gün en sevdiği arkadaşı Ege, ona “Saat üçte parka gidelim, oyun oynarız!” demiş. Ege çok heyecanlanmış, ama saatleri bilmediği için oyun saatini karıştırmış. Saat üçü çoktan geçmiş, Ege parktan dönmüş ve eve gitmiş. Cem parka gittiğinde Ege’yi bulamamış. Çok üzülmüş, saatin önünde durmuş ve içini çekmiş:
“Ah, keşke saatleri okuyabilsem! O zaman Ege’yle oyun saatini kaçırmazdım.”
Akrep ve Yelkovan’ın Cem’e Yardımı
Akrep ve Yelkovan, Cem’i duyunca çok üzülmüşler. Yelkovan heyecanla, “Onu daha fazla üzgün bırakmayalım, hemen yardım edelim!” demiş. Akrep ağır ağır başını sallayıp, “Evet, birlikte onu mutlu edebiliriz,” diye eklemiş.
Tam o anda saatten göz kamaştırıcı bir ışık yayılmış. Cem, şaşkınlıkla geri çekilmiş ve kalbi hızla atmaya başlamış. Işık giderek büyümüş ve içinden Akrep ile Yelkovan belirivermiş. Cem’in gözleri kocaman açılmış, ağzı açık bir halde “Bu da ne böyle? Siz kimsiniz?” diye nefes nefese sormuş.
Akrep ağır ağır konuşmuş, sesi tıpkı zamanı gibi sakinmiş: “Merhaba Cem, ben Akrep. Saatlerin hangi saatte olduğunu gösteririm. Boyum kısadır ama güçlü bir iş yaparım. Günde sadece iki tur atarım, çünkü benim işim sabırla ilerlemek.”
Yelkovan ise neşeyle gülümsemiş ve hemen söze atılmış: “Ben de Yelkovan! Dakikaları sayarım ve saatin en uzun koluyum. Çok çalışkanım, çünkü her gün tam 24 tur atarım! Hızlı hareket ederim, çünkü zaman çok değerlidir.
Cem heyecanla: “Ama ben saati nasıl okuyacağımı bilmiyorum,” demiş, gözleri hem merakla hem de biraz korkuyla parlamış.
Akrep sakin bir şekilde gülümseyerek: “Merak etme, biz sana her şeyi öğreteceğiz. Sadece biraz sabırlı ol,” demiş. Yelkovan ise hemen atılmış: “Hadi, vakit kaybetmeden başlayalım! Şimdi bizi dikkatle izle,” diyerek dairenin etrafında hızla hareket etmeye başlamış.
Yelkovan, saatin etrafında adeta bir yarış arabası gibi dönerken: “Ben bir tur attığımda, bir saat geçmiş olur,” diye açıklamış. “Bak, şu an sıfırın üzerindeyim, bu dakikaların başlangıcı demek. Turum bittiğinde, akrebin bir adım ilerlediğini göreceksin!”
Akrep yavaşça hareket ederek Cem’e dönmüş ve güçlü bir sesle konuşmuş: “Beni dikkatle izle Cem. Ben hangi sayının üzerindeysem, işte o saat demektir. Mesela, şu an üçün üzerindeyim. Bu, saatin üç olduğunu gösterir.”
Cem önce biraz kafasını kaşımış, gözleri saatin kollarını takip ederken karışmış. Ama yılmamış! “Bir daha gösterir misiniz?” diye sormuş. Yelkovan tekrar neşeyle koşmuş, “Tabii ki! Her turum bir saatin tamamlandığını gösterir, bu yüzden seni yanıltmam!” Akrep ise sabırlı bir şekilde her hareketinde saati açıklamış.
Bir süre sonra Cem denemeler yapmaya başlamış. “Peki ya şimdi? Akrep sekizin, Yelkovan ise altının üzerinde. Saat sekiz buçuk mu?” diye sormuş. Akrep ve Yelkovan aynı anda: “Bravo Cem!” diye neşeyle seslenmiş. Cem sonunda saati okumayı öğrenmiş ve mutluluktan ellerini çırpmış: “Artık hiçbir randevumu kaçırmayacağım!”
Zamanı Öğrenmek Hayatı Nasıl Kolaylaştırır?
Cem artık saatleri okuyabiliyormuş. Sabah tam zamanında kalkıyor, kahvaltısını yapıyor, oyun saatini kaçırmıyor ve uyku saatini de tam vaktinde biliyormuş. Artık ne okul için ne de arkadaşlarıyla buluşmak için geç kalıyormuş. Annesi bir gün ona sarılmış ve gülümseyerek: “Cem, artık her şeyi zamanında yapıyorsun, aferin! Hayatımız ne kadar düzenli oldu, farkında mısın?” demiş.
Cem gururla başını sallamış: “Evet anne, Akrep ve Yelkovan sayesinde zamanı anlamayı öğrendim. Onlar olmasaydı, hâlâ oyun saatlerini kaçırıyor olurdum!” Annesi bu sözlere daha da mutlu olmuş, Cem’in artık zamanı ne kadar kıymetli gördüğünü fark etmiş.
O günden sonra Cem, zamanı çok sevmiş. Akrep ve Yelkovan ise Cem’in düzenli bir hayat sürmesine yardım etmenin mutluluğuyla gülümsemiş.
Not: Diğer masallarımıza göz atmayı unutmayın. Sosyal medyamızdan bizi takip etmek isterseniz lütfen tıklayınız.