Alara ve Zümrüt’ün Maceraları Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, güneşin ışıklarıyla parlayan, mavi gökyüzü altında güzel bir yer varmış. Bu yerin adı Rüya Diyarı’ymış.
Rüya Diyarı’nda Alara adında cesur ve meraklı bir küçük kız yaşarmış. Alara’nın en iyi arkadaşı ise Zümrüt adında küçük bir ejderhaymış. Zümrüt’ün kocaman, yeşil kanatları varmış ve çok hızlı uçabilirmiş.
Bir gün, Rüya Diyarı’nda büyük bir sorun ortaya çıkmış. Kötü kalpli bir büyücü olan Karan, tüm renkleri çalıp her yeri gri yapmak istemiş. Karan, çocukken hiç arkadaş bulamamış ve herkes tarafından dışlanmış. Bu yüzden kalbi zamanla kararmış ve mutsuz olmuş. Renklerin olmadığı bir dünya yaratıp herkesin kendisi gibi mutsuz olmasını istemiş.
Alara ve Zümrüt, bir sabah uyandıklarında her şeyin griye dönüştüğünü fark etmişler. Çiçekler, ağaçlar, gökyüzü bile solgunmuş. Alara, “Bu durumu değiştirmeliyiz, Zümrüt! Rüya Diyarı’nı kurtarmalıyız!” demiş. Zümrüt de cesurca başını sallamış.
İkili, yolculuklarına başlamışlar. İlk önce büyük, karanlık bir ormanı geçmeleri gerekiyormuş. Orman çok korkutucuymuş ve içinde tuhaf yaratıklar varmış. Alara, Zümrüt’e “Birlikte hareket edersek bu ormanı geçebiliriz” demiş.
Ormanda yürürlerken, büyük bir kurt önlerini kesmiş. Kurt, “Beni geçemezsiniz!” diye hırlamış. Alara, cesurca “Biz sadece yolumuza devam etmek istiyoruz” demiş. Zümrüt de kanatlarını açıp kurdu korkutmuş.
Kurt kaçmış ve onlar yollarına devam etmişler.
Biraz ilerledikten sonra, devasa bir örümcek ağıyla karşılaşmışlar. Örümcek, “Bu ağı geçemezsiniz!” demiş. Alara, “Biz bu ağı keseriz!” diyerek elindeki küçük bıçağı çıkarmış. Zümrüt ise küçük alevler püskürtüp ağı yakmış. Böylece örümcekten de kurtulmuşlar.
Sonunda ormanın sonuna gelmişler ve Karan’ın mağarasını bulmuşlar. Mağara çok karanlık ve ürkütücüymüş. Alara, Zümrüt’e “Korkma, birlikte başaracağız” demiş. Zümrüt, kanatlarını güvenle çırparak başını sallamış.
Mağaranın içinde, Karan büyük bir aynanın önünde durmuş ve aynadan renkleri çalıyormuş. Alara, “Dur, Karan! Renkleri geri ver!” diye bağırmış. Karan, “Beni durduramazsınız!” diye kükremiş.
Ama Alara ve Zümrüt kararlıymış. Zümrüt, büyük bir alev püskürterek Karan’ı şaşırtmış. Alara hızla ileri atılıp sihirli kılıcıyla aynayı kırmış. Ayna parçalanmış ve tüm renkler geri dönmeye başlamış. Gökyüzü maviye, çiçekler rengarenk olmuş.
Karan, mağarasına geri çekilmiş ve Rüya Diyarı yeniden canlanmış. Herkes Alara ve Zümrüt’ü alkışlarla karşılamış ve onlara teşekkür etmiş. Alara, “Birlikte, cesaret ve dostlukla her şeyin üstesinden gelebiliriz,” demiş.
Renkler geri geldikten sonra, krallıkta büyük bir kutlama düzenlenmiş. Ancak, kutlama sırasında, krallığın kralı Alara’ya ve Zümrüt’e yaklaşmış ve onlara bir görev daha vermiş. “Cesur kahramanlar,” demiş kral, “Güneş Taşı kaybolmuş. Bu taş, krallığımıza ışık ve güç veriyor. Onu geri getirmemiz gerekiyor.”
Alara ve Zümrüt hemen harekete geçmişler. Bu sefer, Güneş Taşı’nı bulmak için büyük bir dağa tırmanmaları gerekiyormuş. Dağ, çok yüksek ve tehlikeliymiş. Ancak, Alara ve Zümrüt cesur ve kararlıymış.
Dağa tırmanırken, büyük bir kar fırtınası başlamış. Alara, “Birbirimize sarılalım ve yolumuza devam edelim,” demiş. Zümrüt de kanatlarını Alara’nın etrafına sarmış ve birlikte fırtınayı aşmışlar.
Dağın tepesine ulaştıklarında, Güneş Taşı’nı koruyan bir buz ejderhası ile karşılaşmışlar. Buz ejderhası, “Güneş Taşı’nı almak istiyorsanız, cesaretinizi gösterin,” demiş. Alara, “Biz cesuruz ve krallığımızı korumak için buradayız,” demiş. Zümrüt de cesurca öne çıkmış.
Buz ejderhası, Alara ve Zümrüt’ün cesaretine hayran kalmış ve Güneş Taşı’nı onlara vermiş. Alara, taşı alıp krala geri götürmek için yola koyulmuş. Ancak dönüş yolu da en az gidiş kadar zorluymuş.
Alara ve Zümrüt, dağdan inerken dar bir geçitten geçmek zorunda kalmışlar. Geçit, kayalarla doluymuş ve çok daralmış. Tam bu sırada, geçitte yaşayan yaşlı bir bilge ile karşılaşmışlar.
Bilge, “Bu geçidi geçmek için doğru yolu bulmalısınız,” demiş. Alara ve Zümrüt, bilgenin verdiği ipuçlarını takip ederek dar geçidi başarıyla geçmişler.
Geçidi geçtikten sonra, karşılarına derin bir vadi çıkmış. Vadinin karşısına geçmek için büyük bir köprü varmış ama köprü çok eski ve tehlikeliymiş. Alara, “Zümrüt, sen köprünün sağlam olup olmadığını kontrol et,” demiş.
Zümrüt köprünün üzerinden uçmuş ve köprünün sağlam olduğunu belirtmiş. Alara dikkatlice köprüden geçmiş ve Zümrüt de ardından gelmiş.
Tam krallığa yaklaştıklarında, bir grup hırsızla karşılaşmışlar. Hırsızlar, Güneş Taşı’nı almak istemişler. Alara, “Bu taş bizim krallığımızın ışığı ve gücü, onu size veremeyiz!” demiş. Hırsızlar saldırıya geçmiş ama Zümrüt, büyük bir alev püskürterek onları kaçırmış. Alara ve Zümrüt, hızla yola devam etmişler.
Sonunda krallığa ulaşmışlar. Kral ve krallık halkı onları büyük bir sevinçle karşılamış. Alara, “Güneş Taşı’nı getirdik,” demiş. Kral, taşı alıp yerine koymuş ve krallık yeniden ışık ve güçle dolmuş.
Krallık halkı, Alara ve Zümrüt’ü büyük bir sevinçle karşılamış ve onlara teşekkür etmiş. Alara, “Birlikte çalıştıkça, her zorluğun üstesinden gelebiliriz,” demiş.
Ve böylece, Alara ve Zümrüt, Rüya Diyarı’nda huzur ve mutluluk içinde yaşamışlar. Alara ve Zümrüt’ün Maceraları Masalı burada bitmiş ancak onların cesareti ve dostluğu, hiçbir zaman bitmemiş. Rüya Diyarı sonsuza dek huzur ve mutluluk içinde kalmış.
Alara ve Zümrüt’ün Maceraları Masalına benzeyen “Çocuk masalları” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.