Büyülü Krallığın Kurtarıcısı Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar uzak diyarlarda, pembe bulutlarla kaplı bir gökyüzü altında, neşeli bir köy varmış. Bu köyde yaşayan insanlar, her gün güneşin doğuşunu büyük bir coşkuyla karşılarmış. Köyün en önemli özelliği, içinde yaşayanların birbirine yardım etmesi ve birlikte mutlu olmalarıymış.
Bu köyde, Ela adında küçük bir kız çocuğu yaşarmış. Ela, saçları kestane renginde olan, masmavi gözleriyle çok sevimli bir kızmış. Her zaman neşeli ve yardımsevermiş. Köyün en sevilen çocuğu Ela, herkesin gönlünü kazanmış.
Bir gün, Ela köyün dışındaki ormana pikniğe gitmeye karar vermiş. Yanına sevimli köpeği Pofuduk’u da alarak yola koyulmuş. Ormanda yürürken, kuşların cıvıltısı ve rüzgarın hafif esintisi eşliğinde mutlu bir şekilde ilerlemişler. Derken, bir açıklıkta durup dinlenirken, Pofuduk ansızın bir çalıya doğru koşmuş. Ela, köpeğini takip etmiş ve çalının ardında gizlenmiş eski bir mağara keşfetmiş. Heyecanla mağaranın içine girmiş ve etrafı keşfetmeye başlamış.
Mağaranın derinliklerine ilerledikçe, Ela gizemli duvar resimlerinin olduğu bir odaya ulaşmış. Duvarlardaki resimler, renkli ve canlıymış. Ela, resimlere hayranlıkla bakmış ve ne anlattıklarını anlamaya çalışmış. Tam o sırada, duvardaki bir resim ansızın parlamış ve büyülü bir kapının açıldığını göstermiş. Ela, merakla bu kapıya doğru yürümüş ve içeri girmiş. Kapının ardında, büyülü bir krallığın ortasında bulmuş kendisini.
Krallık, altın yaldızlarla süslenmiş saraylar ve renkli çiçeklerle dolu geniş bahçelerle çevriliymiş. Ela, gözlerine inanamamış. Bu nasıl bir yermiş? Pofuduk ise sevinçle etrafı keşfetmeye başlamış.
Birdenbire, önlerinde bir peri belirmiş. Peri, ışıl ışıl parlayan kanatlarıyla Ela’ya gülümsemiş. “Merhaba, Ela,” demiş nazikçe. “Biz seni bekliyorduk.”
Ela şaşkınlıkla periye bakarken, peri devam etmiş: “Sen buraya, krallığımızın kurtarıcısı olarak geldin. Krallığımız, kötü bir büyücü tarafından lanetlendi. Senin saf kalbin ve yardımseverliğin, bu büyünün kırılmasına yetecek.”
Ela, periye kararlılıkla bakmış ve cesaretle, “Nasıl yardımcı olabilirim?” diye sormuş.
Peri, Ela’ya büyülü bir kolye vermiş. “Bu kolyeyi kullanarak krallığımızın dört bir yanına dağılmış olan altın yıldızları toplamalısın. Yıldızları topladığında, kötü büyücünün laneti kırılacak ve krallığımız eski güzelliğine kavuşacak.”
Ela, kolyeyi alırken kararlı bir şekilde başını sallamış. Pofuduk da heyecanla onun yanında duruyormuş.
Peri, Ela’ya altın yıldızların yerlerini gösterecek bir harita vermiş ve ona krallığın dört bir yanına yolculuk etmesi için sihirli bir at tahsis etmiş. Ela ve Pofuduk, haritadaki işaretlere göre yolculuğa çıkmışlar. Yolda, çeşitli zorluklarla karşılaşmışlar; ancak Ela’nın cesareti ve iyiliği onlara güç vermiş. Sonunda, tüm altın yıldızları toplamışlar ve krallığın merkezine geri dönmüşler. Altın yıldızlar, büyülü bir ışıkla parlamış ve kötü büyücünün laneti anında kırılmış.
Krallık, tekrar eski ihtişamına kavuşmuş ve insanlar sevinçle dans etmeye başlamışlar. Peri, Ela’ya minnettarlıkla yaklaşmış ve ona teşekkür etmiş. “Sen gerçek bir kahramansın, Ela. Senin iyiliğin ve cesaretin sayesinde krallığımız kurtuldu.”
Ela ve Pofuduk, peri tarafından krallığa büyük bir ziyafetle davet edilmişler. Köylerine döndüklerinde, insanlar Ela’yı coşkuyla karşılamışlar. Artık Ela, sadece köyün değil, aynı zamanda masal diyarının da kahramanıymış.
Ertesi gün, Ela ve Pofuduk yeni bir macera için uyandılar. Güneş parlak ve gökyüzü masmaviymiş. Ela, bugün yine ormana gitmek istemiş. Pofuduk da heyecanla kuyruğunu sallamış ve havlamış.
Ela ve Pofuduk, piknik sepetlerini hazırlayıp ormana doğru yola çıkmışlar. Ormanın içinde ilerlerken, bir süre sonra kuşların cıvıltısı ve yaprakların hışırtısı eşliğinde çok mutlu olmuşlar. Derken, Ela bir ağacın altında oturup dinlenmek istemiş. Pofuduk ise çevreyi keşfetmek için koşturmuş.
Pofuduk, bir süre sonra büyük ve renkli bir çiçeğin yanında durup havlamış. Ela, köpeğini takip etmiş ve o da çiçeği görmüş. Çiçek, diğerlerinden çok farklıymış; parlıyor ve etrafına hoş bir koku yayıyormuş. Ela, çiçeğe dokunduğunda birden bire çiçek açılmış ve içinden küçük bir peri çıkmış.
Peri, Ela’ya gülümsedi ve “Merhaba, Ela. Ben Çiçek Perisi. Bugün senin yardımına ihtiyacımız var. Ormanın derinliklerinde bir göl var ve bu gölün suyu, kötü bir büyücü tarafından zehirlenmiş. Bu yüzden ormandaki hayvanlar ve bitkiler zor durumda” demiş.
Ela, periyi dikkatle dinlemiş ve “Peki nasıl yardımcı olabilirim?” diye sormuş.
Peri, Ela’ya küçük bir şişe vermiş ve “Bu şişede büyülü bir iksir var. Bu iksiri gölün suyuna dökersen, göl tekrar temizlenecek ve tüm orman eski güzelliğine kavuşacak” demiş.
Ela, periyle birlikte göle doğru yola çıkmış. Pofuduk da onların peşinden gitmiş. Yol boyunca birçok engelle karşılaşmışlar; ama Ela, her seferinde cesaretle ve kararlılıkla ilerlemiş.
Sonunda göle ulaşmışlar. Ela, peri tarafından verilen büyülü iksiri göle dökmüş. İksir, suya karıştığında gölün suyu hemen berraklaşmış ve etrafı güzel çiçeklerle dolmuş. Ormandaki tüm hayvanlar ve bitkiler yeniden canlanmış.
Çiçek Perisi, Ela’ya ve Pofuduk’a teşekkür etmiş ve “Siz gerçekten harika bir ikilisiniz. Orman size minnettar” demiş.
Ela ve Pofuduk, başarılarının mutluluğuyla köylerine dönmüşler. Köylüler, Ela’yı ve Pofuduk’u büyük bir sevinçle karşılamışlar. Herkes, Ela’nın cesareti ve yardımseverliğini takdir etmiş.
O günden sonra Ela ve Pofuduk, her gün yeni bir macera için ormana gitmişler. Her zaman iyilik yaparak ve cesaretle hareket ederek, ormanın ve köyün en sevilen kahramanları olmuşlar.
Ve böylece, Ela ve Pofuduk’un maceraları bitmemiş, hep devam etmiş. Mutlu ve huzurlu bir hayat sürmüşler. Gökyüzündeki pembe bulutlar altında, her zaman birbirlerine yardım ederek ve mutlu olarak yaşamışlar.
Büyülü Krallığın Kurtarıcısı masalı burada sona ermiş ama Ela ve Pofuduk’un dostluk dolu maceraları hep hatırlanmış. Ve onlar, her zaman iyilik ve cesaretle dolu kalpleriyle yaşamışlar.
Büyülü Krallığın Kurtarıcısı Masalı gibi uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.