Denizaltında Dostluk Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, derin denizlerin altında, rengarenk mercan resifleri arasında yaşayan minik bir balık varmış. Bu balığın adı Maviş’miş. Maviş, masmavi pulları ve parlak yüzgeçleriyle denizin en güzel balıklarından biriymiş. Maviş’in en yakın arkadaşı ise kocaman kıskaçları ve sevimli gözleriyle Kırpık isimli bir yengeçmiş.
Maviş ve Kırpık her gün birlikte oyunlar oynar, denizin altındaki güzellikleri keşfe çıkarlarmış. Bir gün, güneş ışınlarının suya değdiği sakin bir sabah, Maviş ve Kırpık yine bir maceraya atılmaya karar vermişler. Bu sefer hedefleri, denizin derinliklerindeki büyük, gizemli mağarayı keşfetmekmiş.
Yavaş yavaş mağaraya doğru yüzmüşler. Mağaranın girişine geldiklerinde, içeride ne olduğunu merak eden ikili, cesaretlerini toplayarak içeri girmişler. Mağara karanlık ve serinmiş, ama duvarlarda parlayan fosforlu mercanlar sayesinde yolu görebilmişler.
Maviş, “Kırpık, bak! Bu mercanlar ne kadar da güzel parlıyor!” demiş.
Kırpık da, “Evet Maviş, çok güzelmişler. Burada keşfedecek daha çok şey var,” diye cevap vermiş.
Mağaranın içinde ilerledikçe karşılarına büyük bir inci çıkmış. İnci, mağaranın ortasında parıl parıl parlıyormuş. Maviş ve Kırpık, bu inciyi ilk defa görüyorlarmış ve çok etkilenmişler. Tam incinin etrafında dolaşırken, birden bir su akıntısı başlamış ve Maviş’i sürüklemeye başlamış.
Maviş paniklemiş, ama Kırpık hemen kıskaçlarını uzatarak arkadaşını tutmuş. “Sakın korkma Maviş, ben buradayım,” demiş Kırpık.
Birlikte çabalayarak akıntının onları sürüklemesine izin vermemişler ve güvenli bir şekilde mağaradan çıkmayı başarmışlar. Dışarı çıktıklarında, her ikisi de derin bir nefes almış ve birbirlerine sıkıca sarılmışlar.
Maviş, “Kırpık, sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum. Teşekkür ederim,” demiş.
Kırpık da, “Arkadaşlar birbirine her zaman yardım eder, Maviş. Sen de benim için aynısını yapardın,” diye yanıt vermiş.
Bu maceradan sonra Maviş ve Kırpık, birbirlerine olan güvenlerinin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anlamışlar. Akşam olunca, yorulan iki arkadaş, mercan resiflerinin arasında uykuya dalmışlar. Rüzgarın suyun üstünde bıraktığı hafif dalga sesi ve fosforlu mercanların yaydığı loş ışık, onların huzur içinde uyumasını sağlamış.
Ertesi sabah, güneş ışınları denizin yüzeyine vururken, Maviş ve Kırpık yeni bir maceraya atılmak için sabırsızlanıyorlarmış. Bugün, deniz dibindeki eski gemi enkazını keşfetmeye karar vermişler. Bu gemi, denizcilerin anlattığı hikayelerde geçen efsanevi bir gemiymiş ve içinde hazine saklı olduğu söylenirmiş.
Yolculukları sırasında karşılarına bir denizanası sürüsü çıkmış. Denizanası sürüsü, Maviş ve Kırpık’ın yollarını kapatmış. Denizanası sürüsünün arasından geçmek zormuş çünkü dokunaçları çok tehlikeliymiş. Maviş ve Kırpık, dikkatli bir şekilde denizanası sürüsünün etrafından dolaşmışlar.
Kırpık, “Maviş, bu denizanası sürüsü gerçekten çok güzel görünüyor ama dikkatli olmalıyız,” demiş.
Maviş de, “Haklısın Kırpık, ama biraz daha sabırlı olursak, bu zorluğu da aşarız,” diye cevap vermiş.
Denizanası sürüsünü geçtikten sonra, gemi enkazına ulaşmışlar. Enkazın içinde eski, paslı bir sandık bulmuşlar. Sandığı açtıklarında, içinden parlayan altınlar ve değerli taşlar çıkmış. Maviş ve Kırpık, bu hazineyi görünce çok sevinmişler.
Maviş, “Kırpık, bu bizim bulduğumuz en büyük hazine! Bunu diğer arkadaşlarımızla paylaşmalıyız,” demiş.
Kırpık da, “Evet Maviş, bu hazineyi paylaşarak herkesi mutlu edebiliriz,” diye yanıt vermiş.
Hazineyi yanlarına alarak geri dönmüşler ve denizaltındaki arkadaşlarıyla paylaşmışlar. Herkes çok mutlu olmuş ve Maviş ile Kırpık’a teşekkür etmiş. Bu olay, denizaltında büyük bir kutlamaya dönüşmüş. Bütün deniz canlıları bir araya gelerek şarkılar söylemiş, dans etmiş ve eğlenmişler.
Bu kutlama, Maviş ve Kırpık’ın dostluğunu daha da pekiştirmiş. Onlar, sadece macera yaşamamış, aynı zamanda yardımlaşmanın ve paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu öğrenmişler. Her gün yeni bir şey öğrenerek ve birbirlerine destek olarak büyümüşler.
Günler geçtikçe, Maviş ve Kırpık’ın dostluğu denizaltında dilden dile dolaşmış. Herkes, onların cesaretini ve dostluğunu örnek almış. Maviş ve Kırpık, denizaltının en sevilen ve en saygı duyulan iki arkadaşı haline gelmişler.
Akşam olduğunda, Maviş ve Kırpık mercan resiflerinin arasında, fosforlu mercanların ışığında uykuya dalmışlar. Onlar, birlikte geçirdikleri her günü bir hazine olarak görmüşler ve her gece, yeni bir macera ve yeni bir öğrenme fırsatı olarak uyumuşlar.
Ve böylece, derin denizlerin altında Maviş ve Kırpık’ın dostluğu sonsuza dek devam etmiş. Onlar, denizaltının en mutlu ve en cesur arkadaşları olarak bilinmişler.
Gökkuşağı renklerindeki mercanlar ve ışıltılı denizaltı dünyası, Maviş ve Kırpık’ın maceralarını süsleyen güzel bir sahne olmuş. Her yeni gün, yeni bir macera ve öğrenilecek yeni bir şey getirmiş. Onlar, her zaman birbirlerine güvenmişler ve hiçbir zaman yalnız hissetmemişler.
Ve Denizaltında Dostluk Masalı burada bitmiş ancak Maviş ve Kırpık sonsuza kadar mutlu, mesut yaşamışlar.
Denizaltında Dostluk Masalına benzeyen “Sevimli Çiçekler ve Uyku Bahçesi Masalımızı” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
[…] Kız ve Kedisi Masalına benzeyen “Denizaltında Dostluk Masalını” okumak için bağlantıya […]
[…] ve Orkide Masalımıza benzeyen “Denizaltında Dostluk Masalımızı” okumak için bağlantıya […]