Denizkızı Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar suların derinliklerinde, okyanusun en güzel ve büyüleyici yerinde, bir denizkızı yaşarmış. Bu denizkızının adı Melisa’ymış. Melisa’nın saçları, parlak deniz yeşili rengindeymiş ve gözleri, derin mavi okyanusun en sakin dalgalarına benziyormuş. Onun en büyük hayali, insanların dünyasını keşfetmekmiş.
Melisa’nın yaşadığı deniz, nehirlerin, göllerin ve okyanusun birleştiği büyülü bir yermiş. Burası, su altı krallığının kalbiymiş. Krallık, kral ve kraliçenin yönettiği bir yermiş ve Melisa, bu krallığın prensesiymiş.
Ancak, Melisa’nın merakı, sadece su altı dünyasıyla sınırlı değilmiş. Onun en büyük hayali, insanların yaşadığı dünyayı görmekmiş. Her gece, yıldızların altında, denizin yüzeyine doğru yükselir ve gökyüzüne bakarak insanların yaşadığı yer hakkında hayal kurarmış.
Bir gün, Melisa’nın hayali gerçekleşmiş. Deniz yüzeyine doğru yükseldiğinde, bir gemi görmüş. Gemide, insanlar dans ediyor, şarkılar söylüyor ve mutlu bir şekilde güneşin tadını çıkarıyorlarmış. Melisa, geminin etrafında dolaşırken, geminin yakınında genç bir prens olduğunu farketmiş. Prens, diğerlerinden farklıymış. Gözleri, derin bir hüzünle kaplıymış ve Melisa’nın kalbini derinden etkilemiş.
Melisa, prensi daha yakından görmek için suyun yüzeyine doğru yükselmiş. Ancak, bir anda fırtına başlamış ve Melisa, geminin parçalanmasını izlemek zorunda kalmış. Prens, denizin dibine doğru çekilmiş. Melisa, prensi kurtarmak için hemen harekete geçmiş ve onu kollarının arasına almış.
Prens, Melisa’nın güzelliğine hayran kalmış ve onunla konuşmaya başlamış. İkisi de birbirlerine aşık olmuşlar. Ancak, prensin kendi dünyasına dönmesi gerekiyormuş ve Melisa’nın da onunla gelmesi mümkün değilmiş.
Melisa, prensin yaşadığı dünyaya ait olmadığını biliyormuş, ancak onunla birlikte olmak istiyormuş. Sonunda, Melisa’nın büyükannesinin yardımıyla, bir deniz cadısı tarafından Melisa’nın insan formuna dönmesi sağlanmış. Ancak, bu değişim, bir bedel gerektirmiş.
Deniz cadısı, Melisa’nın denizaltı dünyasından ayrılmasını ve prensle birlikte insanların yaşadığı dünyaya gitmesini istemiş. Ancak, Melisa’nın, prensin onu gerçekten sevip sevmediğinden emin olmak için bir şansı varmış. Eğer prens, Melisa’yı bir yıl içinde gerçekten sevip evlenmek istemezse, Melisa, deniz altı dünyasına geri dönecekmiş ve prensin unutacağı bir denizkızı olacakmış.
Melisa, bu teklifi kabul etmiş ve prensle insanların yaşadığı dünyaya gitmiş. Ancak, denizkızı olduğunu unutmuş ve insanlar arasında zorlu bir hayat onu beklemiş. Bir yıl boyunca prensin yanında kalmış ve onunla birlikte her şeyi paylaşmış. Ancak, prens, Melisa’nın gerçek kimliğini bilmiyormuş.
Bir yılın sonunda, prensin sarayında büyük bir balo düzenlenmiş. Melisa, prensin onu gerçekten sevip sevmediğini öğrenmek için sabırsızlanmış. Ve prens balo sırasında Melisa’ya evlenme teklif etmiş.
Melisa, çok mutlu olmuş ve artık o dünyaya aitmiş. Bu mutlulukla hemen denize doğru koşmuş ve deniz altı dünyasına geri dönmüş. Ailesine durumu anlatmış, ailesinin de rızasını almış. Ailesinin de rızasını alan Melisa, prensin yanına dönmüş ve bütün her şeyi prense anlatmış.
Bir başka gün, Melisa ve prens, güneşin doğuşunu izlemek için sahile gitmişler. Melisa, sabahın ilk ışıklarını çok seviyormuş çünkü ona deniz altındaki gün doğumlarını hatırlatıyormuş. Prens, Melisa’nın mutluluğunu görünce, onu daha da mutlu edebilmek için bir sürpriz hazırlamaya karar vermiş.
Bir sabah, Melisa uyanmış ve prensin yanında olmadığını fark etmiş. Merakla etrafına bakınmış ve sahilde küçük bir not bulmuş. Notta, “Melisa, sevgili prensesim, seni özel bir maceraya davet ediyorum. Küçük kulübeye gel ve sürprizini keşfet!” yazıyormuş.
Melisa, heyecanla küçük kulübeye doğru gitmiş. Kapıyı açtığında, içeride bir harita bulmuş. Harita, onları gizemli bir adaya götürecekmiş. Prens, haritanın yanında duruyormuş ve gülümseyerek Melisa’ya bakıyormuş.
“Bu harita, büyülü bir adaya gidiyor,” demiş prens. “Adanın ortasında, dilekleri gerçekleştiren bir göl varmış. Orada birlikte bir dilek dileyebiliriz.”
Melisa, bu fikirden çok hoşlanmış ve hemen yola çıkmışlar. Deniz yolculuğu sırasında Melisa, denizin üzerindeki dalgaların şarkısını dinlemiş ve prensle birlikte geçirdiği her anın tadını çıkarmış.
Gizemli adaya vardıklarında, adanın güzelliği karşısında büyülenmişler. Kuşlar cıvıldıyor, çiçekler rengarenk açıyormuş. Haritayı takip ederek adanın ortasına ulaşmışlar ve orada, gerçekten de dilekleri gerçekleştiren gölü bulmuşlar.
Prens ve Melisa, gölün kenarına oturmuşlar ve ellerini tutarak gözlerini kapamışlar. Birlikte bir dilek dilemişler. Dilekleri, her zaman birbirlerinin yanında olabilmekmiş. Gölün suyu hafifçe parlamış ve ikisi de kalplerinde bir sıcaklık hissetmişler.
Dileklerini diledikten sonra, Melisa ve prens, adada bir süre daha kalmışlar. Ormanın içinde yürüyüş yapmışlar, sahilde oyunlar oynamışlar ve adanın her köşesini keşfetmişler. Her anın tadını çıkarmışlar ve birlikte olmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamışlar.
Sonunda, adadan ayrılma vakti gelmiş. Prens ve Melisa, haritanın gösterdiği yoldan geri dönmüşler. Geri döndüklerinde, sahilde onları bekleyen büyük bir kalabalık varmış. Herkes, Melisa ve prensin macerasını dinlemek için sabırsızlanıyormuş.
Melisa, denizkızı olarak başladığı yolculuğunun nasıl güzel bir hikayeye dönüştüğünü anlatmış. Prens ise, Melisa ile birlikte olmanın ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu paylaşmış.
Ve böylece, Melisa ve prens, insanların dünyasında ve denizkızının büyülü dünyasında birlikte mutlu mesut yaşamışlar. Her gün, yeni bir macera onları bekliyormuş ve her an, birbirlerine duydukları sevgiyle doluymuş.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Denizkızı masalı da burada sona ermiş.
Denizkızı masalı gibi uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.