Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, minik bir köyde Derin adında çok tatlı bir kız yaşarmış. Bu köyde herkes birbirini tanır, büyükler çocuklarına sevgi dolu hikayeler anlatırmış. Köyün evleri birbirine yakın, bahçeleri çiçeklerle doluymuş.
Derin’in evi de böyle şirin bir bahçeye sahipmiş. Bahçedeki çiçekler mis gibi kokar, kuşlar sabahları neşeli şarkılar söylermiş. Derin, bu güzel ortamda büyüyen, sarı saçlı, mavi gözlü, güler yüzlü bir kızmış. Onun en sevdiği şey ise tatlılar ve abur cuburlarmış.
Derin, sabah uyandığında bile ilk olarak tatlı bir şeyler yemek istermiş. Annesi ona sürekli uyarılarda bulunurmuş: “Tatlım, çok fazla şeker yeme, dişlerin çürür!” Ama Derin bu uyarıları pek dikkate almaz, eline geçen her tatlıyı büyük bir iştahla yermiş. Hele bir de çikolata gördü mü, kimse onu durduramazmış. Ne var ki, bu tatlı düşkünlüğü Derin’e beklenmedik bir sorun getirecekmiş…
Bir gün, Derin’in dişi ağrımaya başlamış. İlk başta hafif bir sızlama olarak hissetmiş ama gün geçtikçe ağrı artmaya başlamış. Derin, dişinin ağrısını ailesinden saklamaya çalışmış. Çünkü doktordan çok korkuyormuş. Doktor koltuğunda oturmak, o büyük lambanın altında kalmak, dişlerinin acımasından o kadar korkuyormuş ki! Annesi bir şeyler fark etmesin diye sürekli gülümsüyormuş, ama içten içe acı çekiyormuş.
Günler geçtikçe ağrı dayanılmaz hale gelmiş. Derin artık gülümseyemez olmuş, yemek bile yiyememiş. Annesi, Derin’in bu halini fark edince endişelenmiş ve ona sormuş: “Derin, dişin mi ağrıyor?” Derin önce “Hayır anne, bir şeyim yok,” diye yalan söylemiş.
Ama annesi ona inanmayıp “Derin, bana doğruyu söyle. Dişin mi ağrıyor?” diye üsteleyince Derin gözyaşları içinde itiraf etmiş: “Evet anne, dişim çok ağrıyor. Ama ben doktora gitmek istemiyorum! Çok korkuyorum!”
Annesi, Derin’i kucağına almış, saçlarını okşayarak ona sakinleştirici bir sesle “Korkmana gerek yok tatlım, doktor sana zarar vermez. Sadece dişini tedavi eder ve ağrını geçirir,” demiş. Derin yine de doktora gitmek istemiyormuş. Doktorun dişini çekerken canını yakacağını düşünüyormuş.
Ama ağrı o kadar dayanılmaz hale gelmiş ki başka bir çözüm yolu kalmamış. Sonunda, Derin istemeyerek de olsa annesiyle birlikte diş doktoruna gitmek zorunda kalmış.
Doktor, Derin’i görünce ona çok nazik davranmış. “Merhaba Derin, hoş geldin. Hiç endişelenme, sana sadece yardım edeceğim,” demiş. Derin, doktorun bu kadar güler yüzlü olmasına şaşırmış. Ama yine de koltuğa otururken çok korkuyormuş. Doktor, onun dişini inceledikten sonra “Ah, burada biraz çürük var. Ama merak etme, bunu hemen halledebiliriz,” demiş.
Derin, doktorun elinde aletlerle dişine yaklaştığını görünce içinden “Acaba çok mu acıyacak?” diye geçirmiş. Ama doktor, dişine işlem yaparken Derin hiç acı hissetmemiş. Doktor işini büyük bir dikkatle ve özenle yapıyormuş. Kısa bir süre sonra, Derin’in dişi tedavi edilmiş bile.
“İşte bu kadar, Derin! Şimdi dişin ağrımayacak,” demiş doktor gülümseyerek. Derin, şaşkınlık içinde “Gerçekten mi? Hiç acımadı bile!” diye cevap vermiş. Doktor da ona “Evet tatlım, çünkü doğru tedavi yapıldığında dişin acımaz. Şimdi, bundan sonra dişlerine daha iyi bakmalısın. Abur cuburları azaltmalı ve her gün dişlerini fırçalamalısın,” diyerek öğüt vermiş.
Derin, doktorun ne kadar haklı olduğunu o an anlamış. Diş ağrısı çekmemek için, abur cuburlardan uzak durması gerektiğini ve dişlerine düzenli olarak bakmasının ne kadar önemli olduğunu kavramış. Annesiyle eve dönerken, Derin’in içinde bir rahatlama hissi varmış. Artık doktor korkusunun ne kadar yersiz olduğunu anlamış.
O günden sonra Derin, tatlılardan uzak durmaya çalışmış. Her gün dişlerini düzenli olarak fırçalamış. Diş doktoru korkusu da tamamen geçmiş. Eğer bir gün tekrar dişi ağrırsa, korkmadan doktorun yanına gitmeye kararlıymış. Dişçi Korkusuna Veda Masalı da burada bitmiş.
Dişçi Korkusuna Veda Masalına benzeyen masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz. En güzel çocuk masallarını dinlemek için ise youtube kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.