Bir varmış, bi yokmuş. Bir zamanlar güzel bir köyde, Polat adında dondurmayı çok seven bir çocuk yaşarmış. Polat’ın en sevdiği şey, yaz kış demeden dondurma yemekmiş. Hele yaz aylarında, sokakta koşup oynadıktan sonra serinletici bir dondurma yemenin keyfi başka olurmuş. Ancak Polat’ın dondurma sevgisi, kış aylarında da dinmek bilmezmiş.
Bir gün Polat, karlı bir sabaha uyanmış. Gözlerini ovuşturarak pencereden dışarı bakmış. Köy, bembeyaz bir örtüyle kaplanmış. Polat’ın içini tarifsiz bir sevinç kaplamış. Hemen annesiyle kahvaltı sofrasına oturmuş. Ancak aklı hala mutfaktaki dondurmadaymış.
Kahvaltıdan sonra Polat, annesine dönüp:
“Anne, bir dondurma yesem olmaz mı?” diye sormuş.
Annesi gülümseyerek Polat’a bakmış.
“Olmaz oğlum, kış günü dondurma mı yenir? Boğazın şişer, hasta olursun!” demiş.
Polat, annesinin sözlerini pek dinlememiş. Dondurma aşkı, kulağına annesinin uyarılarından daha tatlı geliyormuş. O gün okula gitmek için hazırlanırken, kafasında bir plan kurmuş. “Eğer okula giderken bir bakkala uğrayıp gizlice bir dondurma alırsam, annem de asla öğrenemez,” diye düşünmüş.
Polat, okul çantasını sırtına geçirip yola koyulmuş. Köy bakkalına vardığında içeri girip tezgahtaki renk renk dondurmalara bakmış. Uzun uzun düşündükten sonra çilekli bir dondurma almış ve hızla bakkaldan çıkmış. Okula gitmeden önce bir köşeye oturup dondurmayı keyifle yemiş.
O an Polat kendini çok mutlu hissetmiş. “Gördün mü Polat, hasta falan olmadın!” diye kendi kendine konuşmuş. Ancak dondurmayı yedikten sonra karnına soğuk bir üşüme yayılmış. Polat bunu önemsememiş ve hızla okula koşmuş.
Okulda öğretmeni sınıfa önemli bir duyuru yapmış.
“Yarın hep birlikte kasabadaki büyük futbol maçını izlemeye gideceğiz. Hepimiz çok eğleneceğiz!”
Polat bu haberi duyunca heyecandan yerinde duramamış. Futbol onun en sevdiği sporlardan biriymiş. Maçı izleyeceği için akşamı iple çekmiş.
Ancak gece olunca Polat’ın boğazı kaşınmaya başlamış. Bir türlü uyuyamıyor, başı da ağrıyormuş. Sabah olduğunda Polat, yorgun ve hasta bir halde uyanmış. Burnu akıyor, boğazı şişmiş, ateşi de yükselmiş. Annesi yanına gelip üzgün bir şekilde ona bakmış.
“Polat, ne oldu sana? Dünden beri bir garip görünüyorsun,” demiş.
Polat, olanları itiraf edememiş ama çok utanmış. Annesi hemen Polat’ı sıcacık bir yatağa yatırmış ve ona bitki çayı hazırlamış.
“Oğlum, kış günü dikkat etmeliydin. Bak, hasta oldun!”
Polat, futbol maçına gitmek bir yana, yataktan bile kalkamıyormuş. Arkadaşları kasabaya maça gitmiş ve eğlenceli bir gün geçirmişler. Polat ise pencerenin önünde, üşümüş halde dışarı bakıyormuş. İçini büyük bir pişmanlık kaplamış.
Akşam olunca Polat annesine her şeyi anlatmış. Gözleri dolmuş bir şekilde:
“Anne, senden gizlice dondurma yedim. Çok üzgünüm, beni affet,” demiş.
Annesi, Polat’ın bu dürüstlüğüne çok sevinmiş. Yumuşak bir sesle:
“Polat, önemli olan hatanı anlamış olman. Ama bundan sonra söz ver, söylediğim şeyleri dikkate alacaksın, tamam mı?” demiş.
Polat başını sallamış ve sımsıkı annesine sarılmış. O günden sonra, dondurma yemeye sadece yaz aylarında, izin verilen zamanlarda başlamış.
Polat için bu olay büyük bir ders olmuş. Annesinin uyarılarını dikkate almamak, onu çok sevdiği bir etkinlikten mahrum bırakmıştı. Polat artık daha dikkatli bir çocuk olmuş ve gizlice bir şeyler yapmanın doğru olmadığını öğrenmiş.
Ve Polat’ın en büyük dersi şu olmuş: “Her şeyin bir zamanı varmış ve annelerimizin sözleri, sadece bizleri korumak içinmiş.”
Böylece Dondurmanın Soğuk Dersi Masalı burada sona ermiş, Polat, sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümüş ve dondurma yemek için yaz aylarını sabırla beklemeyi öğrenmiş.
Dondurmanın Soğuk Dersi Masalına benzeyen uyku masalları okumak için instagram sayfamızı takip edebilirsiniz.