Dostluğun Büyülü Hazinesi Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlardan birinde küçük bir kasaba varmış. Bu kasabada herkes birbirine yardım eder, dostça yaşarmış. Kasabanın en güzel yerinde, rengârenk çiçeklerle dolu bir bahçenin ortasında, küçük ve sevimli bir ev bulunurmuş. Bu evde, minik bir kız çocuğu olan Elif yaşarmış. Elif, güler yüzlü, meraklı ve sevgi dolu bir çocukmuş.
Elif’in en yakın arkadaşı, yan komşuları olan Ali’ymiş. Ali, cesur ve zeki bir çocukmuş. İkisi de birbirlerini çok sever, her gün birlikte oyunlar oynar, yeni şeyler keşfetmeyi çok severlermiş. Elif ve Ali’nin üçüncü bir arkadaşları daha varmış; adını Minik koydukları sevimli bir kedi. Minik, yumuşacık tüyleri ve parlak yeşil gözleriyle tam bir dostluk sembolüymüş.
Bir gün Elif, Ali ve Minik, kasabanın biraz dışına çıkarak, ormanın derinliklerine doğru yürüyüşe çıkmaya karar vermişler. Bu ormanda henüz keşfetmedikleri birçok yer olduğunu duyduklarından, heyecanla ormana adım atmışlar. Ağaçların arasında ilerlerken, etrafındaki kuşların cıvıltıları ve çiçeklerin renk cümbüşü onları büyülemiş.
Elif, “Bu orman çok güzelmiş Ali! Keşke her gün buraya gelebilsek,” demiş.
Ali de, “Evet Elif, burada ne kadar çok şey var keşfedilecek. Hadi, biraz daha ilerleyelim, belki yeni bir yer buluruz,” diye cevap vermiş.
Minik de mırıldanarak önden gitmeye başlamış. Kısa bir süre sonra, Minik birden durup yere oturmuş ve dikkatle bir yere bakmaya başlamış. Elif ve Ali, Minik’in baktığı yere yönelmişler. Büyük, yosunlarla kaplı bir ağacın arkasında, yere gömülmüş gibi duran eski bir sandık görmüşler. Sandığın üstü yapraklarla kaplıymış ve üzerinde çok eski bir kilit varmış.
Elif heyecanla, “Bu sandık burada ne arıyor olabilir? İçinde ne var acaba?” demiş.
Ali, “Bilmiyorum ama açmalıyız. Belki de bu, kasabanın eski bir hazinesi,” demiş ve kilidi incelemeye başlamış.
Minik, patisiyle sandığın etrafında dolaşmış ve birkaç hafif pati darbesiyle kilidi açmış. Kilidin bu kadar kolay açılmasına şaşıran çocuklar, sandığın kapağını yavaşça kaldırmışlar. İçinde, birbirinden güzel parlak taşlar, eski bir harita ve üzerinde yazılar olan küçük bir kutu varmış.
Elif, “Bu taşlar ne kadar güzel! Ama bu harita ve kutu da çok ilginç görünüyor,” demiş.
Ali, haritayı incelemiş ve haritada kasabanın çevresindeki bazı yerlerin işaretlendiğini fark etmiş. “Bu harita, bize bir yerlere götürecek gibi görünüyor. Hadi, haritayı takip edelim,” demiş.
Elif ve Ali, Minik’le birlikte haritayı takip etmeye başlamışlar. Harita, onları ormanın derinliklerinde gizli bir mağaraya götürmüş. Mağaranın içinde, rengârenk kristallerle kaplı bir oda varmış. Bu oda, büyülü bir güzelliğe sahipmiş ve ortasında eski bir kitap duruyormuş.
Elif kitabı açmış ve içinden bir mektup çıkmış. Mektupta şöyle yazıyormuş: “Bu odanın ve hazinenin gerçek gücü, dostlukta saklıdır. Bu kristaller, dostluğun ışığını yayar ve kasabanızda barış ve mutluluk sağlar.”
Elif ve Ali, bu gizli hazineyi bulmanın sevincini yaşarken, kasabalarına dönüp olanları anlatmışlar. Kasabanın halkı, bu hazine sayesinde daha da kenetlenmiş ve birbirlerine olan dostlukları daha da pekişmiş. Minik, Elif ve Ali, kasabanın kahramanı olmuşlar ve onların bu macerası, herkesin dilinde dolaşmış.
Günler geçtikçe, kasabada dostluk daha da artmış ve her köşede mutluluk çiçekleri açmış. Elif, Ali ve Minik, bu dostluğun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamışlar.
Bir gün Elif, Ali ve Minik yine ormanda yürüyüş yaparken, karşılarına başka bir gizemli yol çıkmış. Bu yol, onları rengârenk çiçeklerle süslenmiş bir patikaya yönlendirmiş. Patikanın sonunda büyük bir kale kapısı görmüşler. Kapının üstünde altın harflerle “Macera Kalesi” yazıyormuş. Elif, “Bu kale çok gizemli görünüyor. İçeri girmeliyiz,” demiş. Ali, “Evet, belki de yeni bir macera bizi bekliyordur,” diye eklemiş. Minik, heyecanla kuyruk sallayarak önden gitmiş.
Kale kapısından içeri girdiklerinde, büyük bir avluya çıkmışlar. Avlunun ortasında bir fıskiye varmış ve fıskiyenin etrafında rengârenk kelebekler uçuşuyormuş. Fıskiyenin yanında yaşlı bir adam oturuyormuş. Adam, “Hoş geldiniz çocuklar, ben bu kalenin bekçisiyim. Buraya gelen herkes, kalenin sırlarını keşfetmek için bir yolculuğa çıkar,” demiş.
Elif, “Nasıl bir yolculuk bu?” diye sormuş. Bekçi, “Kalemizde üç farklı oda var. Her odanın içinde sizi bekleyen bir görev var. Bu görevleri başarıyla tamamlarsanız, büyük bir ödül kazanacaksınız,” diye açıklamış. Ali, “Hadi, odaları keşfetmeye başlayalım,” demiş.
İlk oda, büyülü bir bahçeymiş. Bahçede çeşitli bitkiler ve çiçekler varmış ama bazıları solmuşmuş. Görevleri, bu bahçeyi eski canlılığına kavuşturmakmış. Elif ve Ali, bahçede dolaşıp solmuş bitkileri sulamışlar, Minik de tırnaklarıyla toprağı kazıp bitkilerin köklerine hava almasını sağlamış. Bir süre sonra, bahçe yeniden canlanmış ve rengârenk çiçekler açmış.
İkinci oda, bir labirentmiş. Bu labirentte yollar karışıkmış ve her köşede farklı bir bulmaca varmış. Elif ve Ali, Minik’in yardımıyla bulmacaları çözüp doğru yolu bulmuşlar. Minik, koku alarak doğru yolu bulmalarına yardımcı olmuş. Labirentin sonunda, büyük bir kapı açılmış ve üçüncü odaya geçmişler.
Üçüncü oda, kocaman bir kütüphaneymiş. Burada, eski ve değerli kitaplar varmış. Görevleri, bu kitaplardan birini bulup, içinde saklı olan büyülü kelimeyi keşfetmekmiş. Elif, rafları taramış ve en eski kitaplardan birini seçmiş. Kitabı açtığında, içinde parlak bir kelime görmüş: “Dostluk.” Ali, “Bu kelime, kalenin gerçek sırrını anlatıyor olmalı,” demiş.
Görevleri başarıyla tamamlayan Elif, Ali ve Minik, tekrar bekçinin yanına dönmüşler. Bekçi, “Tebrikler çocuklar! Kalenin sırrını çözmeyi başardınız. Bu ödül, dostluğun gerçek gücünü temsil ediyor,” demiş ve onlara parlak bir kristal vermiş. “Bu kristal, kasabanıza barış ve mutluluk getirecek,” demiş.
Elif, Ali ve Minik, kasabalarına dönüp olanları anlatmışlar. Kasabanın halkı, bu ödülle daha da kenetlenmiş ve dostlukları güçlenmiş. Artık her gün, kasabada mutluluk şarkıları söylenir, dostluk çiçekleri açarmış.
Ve böylece, Dostluğun Büyülü Hazinesi masalı sona ermiş. Ama onların dostluğu ve kasabalarının mutluluğu, sonsuza kadar sürmüş.
Dostluğun Büyülü Hazinesi Masalına benzeyen “Anne Tavşan ile Yavruları Masalını” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
1 Yorum
Pingback: Melek ve Can'ın Dostluk Macerası Masalı - Masal Oku