Ela ve Balığın Arkadaşlığı Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar, gökkuşağının renkleriyle süslü bir deniz kıyısında Ela adında küçük bir kız çocuğu yaşarmış. Ela, denizi çok severmiş. Her sabah erken saatlerde sahile koşar, denizin dalgalarını dinler ve kumda oynarmış. Bir gün, denizin derinliklerinde yaşayan bir balıkla karşılaşmış.
Balık, gözleri parlayan, mavimsi pullarıyla Ela’nın dikkatini çekmiş. “Merhaba!” demiş balık. “Benim adım Mavi. Sen kimsin?”
Ela, şaşkın bir şekilde balığa bakmış. “Ben Ela. Sen gerçek misin yoksa hayal mi?” diye sormuş.
Mavi gülümsemiş. “Hayır, ben gerçek bir balığım. Denizin altında yaşarım. Ama seninle konuşabiliyorum. Senin gibi insanlarla arkadaşlık yapmak istiyorum.” demiş.
Ela, Mavi ile arkadaş olmaya karar vermiş. Her gün denize gelir, Mavi ile sohbet edermiş. Mavi, Ela’ya denizin sırlarını anlatırmış. Ela ise Mavi’ye insanların dünyasını.
Bir gün, Ela ve Mavi, denizin derinliklerine dalıp büyülü bir şehir keşfetmişler. Şehir, renkli deniz canlılarıyla doluymuş. Deniz kızları, deniz atları, yıldız balıkları… Hepsi bir aradaymış.
Ela ve Mavi, bu büyülü şehirde yeni arkadaşlar edinmişler. Deniz kızı Sedef, Ela’ya inci takılar hediye etmiş. Deniz atı Pırıltı, Mavi’ye yıldızlarla dolu bir hikaye anlatmış.
Bir gün, Ela ve Mavi, denizin en derin noktasına gitmişler. Orada, büyük bir deniz canavarı uyuyormuş. Canavarın gözleri kırmızıymış ve ağzından ateş çıkıyormuş.
Ela, korkuyla geri çekilmiş. Mavi ise cesurca canavara yaklaşmış ve “Merhaba!” demiş. “Ben Mavi. Seninle arkadaş olmak istiyoruz.”
Canavar gözlerini açmış ve Mavi’ye bakmış. “Ben Kızıl. İnsanlarla arkadaşlık yapmam. Ama sizin gibi iyi kalpli canlıları seviyorum.”
Ela ve Mavi, Kızıl ile arkadaş olmuşlar. Üçü birlikte denizin altında maceralara atılmışlar. Deniz kızlarıyla dans etmişler, deniz atlarıyla yarışmışlar, yıldız balıklarıyla şarkılar söylemişler.
Ve böylece, Ela, Mavi ve Kızıl’ın dostluğu, denizin altındaki büyülü dünyada efsanevi bir hikayeye dönüşmüş. Onların arkadaşlığı, deniz canlılarına ilham vermiş ve tüm deniz, sevgi ve dostlukla dolup taşmış.
Ela, her gün denize gelmeye devam etmiş. Mavi ve Kızıl ile birlikte, denizin altında keşfedilmemiş yerleri keşfetmişler, gizli hazineler bulmuşlar ve denizin sakinlerine yardım etmişler. Onların maceraları, deniz kıyısındaki köydeki diğer çocuklara da ilham kaynağı olmuş. Çocuklar, Ela’nın anlattığı hikayelerle büyülü dünyalar hayal etmeye başlamışlar.
Günlerden bir gün, Ela’nın annesi ve babası, kızlarının denizle olan özel bağını fark etmişler. Ela’nın gözlerindeki parıltıyı ve yüzündeki mutluluğu görmüşler. Onlar da Ela’nın bu dostluğunu desteklemişler ve Ela’ya denizle olan bağını sürdürmesi için her türlü desteği vermişler.
Ela, Mavi ve Kızıl, denizin altında bir aile gibi olmuşlar. Her zaman birbirlerine destek olmuşlar ve birlikte güçlü bir dostluk kurarak, denizin altındaki yaşamı korumuşlar.
Bir sabah, Ela deniz kıyısına geldiğinde Mavi’yi bulamamış. Etrafa bakınmış, dalgaların sesini dinlemiş ama Mavi’nin neşeli sesi yokmuş. Ela, endişeyle sahilde yürümeye başlamış. Tam o sırada, uzaklardan bir ışık görmüş. Işık, denizin derinliklerinden geliyormuş.
Ela, cesaretini toplayıp suya dalmış. Işığın kaynağına doğru yüzmeye başlamış. Yol boyunca deniz yıldızları ve mercanlar ona rehberlik etmiş. Derinlere indikçe, karşısına Mavi çıkmış. Mavi, Ela’yı görünce sevinçle yüzüne gülümsemiş.
“Mavi, neredeydin? Seni bulamadım ve çok merak ettim,” demiş Ela.
Mavi, Ela’ya yaklaşmış ve ona sakinleştirici bir sesle, “Ela, sana bir sürprizim var. Seni bekliyordum çünkü bugün çok özel bir gün,” demiş.
Ela, şaşkınlıkla, “Özel bir gün mü? Ne günü?” diye sormuş.
Mavi, Ela’nın elini tutmuş ve onu ışığın kaynağına doğru yönlendirmiş. “Bugün, Deniz Anası Festivali. Her yıl, denizin en derin ve en büyülü yerinde bu festival düzenlenir. Tüm deniz canlıları bir araya gelir ve birlikte kutlama yaparız,” demiş.
Ela, heyecanla Mavi’yi takip etmiş. Işığın kaynağına vardıklarında, büyük bir denizaltı kasabası görmüş. Kasaba, ışıl ışıl parlayan deniz analarıyla doluymuş. Renkli ışıklar etrafa yayılıyor, her yeri aydınlatıyormuş. Deniz kızları, deniz atları ve daha birçok deniz canlısı kasabada toplanmış, şarkılar söylüyor, dans ediyorlarmış.
Ela, bu büyülü manzarayı hayranlıkla izlemiş. Mavi, Ela’ya dönüp, “Ela, bu festivalde sen de bizimle dans etmeye ne dersin?” demiş.
Ela, gülümseyerek, “Tabii ki! Bu harika olur,” demiş.
Ela ve Mavi, festivalin merkezine gitmişler. Orada, Kızıl ve diğer deniz canlıları onları karşılamış. Kızıl, büyük ve sevimli bir gülümsemeyle, “Ela, hoş geldin! Bugün hep birlikte eğleneceğiz,” demiş.
Festival boyunca, Ela ve Mavi, deniz kızlarıyla birlikte dans etmişler, deniz atlarıyla yarışmışlar ve deniz analarının ışıkları altında şarkılar söylemişler. Ela, kendini bir masalın içinde gibi hissetmiş ve bu anların hiç bitmemesini dilemiş.
Gün sonunda, Ela ve Mavi, yorgun ama mutlu bir şekilde sahile geri dönmüşler. Ela, Mavi’ye sarılarak, “Bu günü asla unutmayacağım. Deniz Anası Festivali, hayatımın en güzel günüydü,” demiş.
Mavi, Ela’ya bakarak, “Seninle burada olmak da benim için çok özel. Seninle daha nice maceralar yaşayacağız,” demiş.
Ela, sahilde yürürken, denizin sesini dinlemiş ve Mavi’nin yanında olmasından mutluluk duymuş. Böylece, Ela ve Mavi’nin dostluğu, denizin altındaki bu büyülü dünyada daha da güçlenmiş ve onların maceraları hiç bitmemiş.
Ve Ela ve Balığın Arkadaşlığı masalı burada sona ermiş. Ancak Ela ve Mavi’nin hikayesi, denizin derinliklerinde, her dalganın fısıltısında yaşamaya devam etmiş.
Ela ve Balığın Arkadaşlığı masalı gibi uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.