Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, uzak diyarlarda, çiçeklerle bezeli, kuş cıvıltılarıyla dolu küçük bir köyde, Elif adında küçük bir kız yaşarmış. Elif, masallara ve büyülü hikayelere bayılır, özellikle de diş perisiyle ilgili masalları dinlemeye doyamazmış.
Annesi her akşam ona diş perisi masalları anlatır, Elif de büyük bir hayranlıkla dinlermiş. Annesi dermiş ki, “Bir gün dişin düştüğünde, diş perisi gelip onu alacak ve sana çok özel bir hediye bırakacak.”
Günler geçmiş, haftalar su gibi akmış ve Elif’in ilk süt dişi sallanmaya başlamış. Elif, bu duruma hem sevinmiş hem de biraz endişelenmiş. Her sabah aynada dişine bakar, “Acaba bugün mü düşecek?” diye düşünürmüş. Annesi ona, “Diş perisi, sadece düşen dişleri alabilir,” demiş. Bu yüzden Elif, dişini daha da özenle kontrol etmeye başlamış, çünkü diş perisinin gelmesini çok istiyormuş.
Bir sabah, Elif okulda arkadaşlarıyla neşe içinde oyun oynarken, ağzında tuhaf bir his fark etmiş. Dilini hafifçe dişine dokundurduğunda, dişinin daha da gevşemiş olduğunu anlamış. “Bu diş her an düşebilir!” diye düşünmüş, ama bu düşünce ona hem heyecan hem de hafif bir korku vermiş. “Acaba düştüğünde canım yanar mı?” diye kaygıyla içinden geçirmiş.
Öğleden sonra okul çıkışı, Elif eve giderken karnı acıkmış ve çantasındaki elmayı çıkarmış. İlk ısırığı aldığında, bir şeylerin ters gittiğini hemen anlamış. Dişini kontrol etmek için dilini hareket ettirdiğinde, bir boşluk hissetmiş. Elif durup, elini ağzına götürmüş ve işte o an, küçük beyaz dişini avucunda bulmuş. Şaşkınlık ve sevinçle dişine bakarken, içinde büyük bir heyecan dalgası hissetmiş. “Dişim gerçekten düştü!” diye düşünmüş, artık diş perisinin geleceğine eminmiş.
Eve varır varmaz, Elif kapıyı hızla açmış ve annesine seslenmiş, “Anne, bak! Dişim düştü!” Annesi mutfaktan gelmiş, Elif’in elindeki küçük dişi görünce sevinçle gülümsemiş. “Harika, Elif! Bu gece diş perisi kesinlikle gelecek. Hemen dişini yastığının altına koymalısın, bakalım sana ne getirecek?” demiş.
Elif, annesinin sözleriyle daha da heyecanlanmış ve hemen dişini yastığının altına yerleştirmiş. O geceyi sabırsızlıkla beklemeye başlamış. İçinden, “Acaba diş perisi nasıl biri? Bana ne getirecek?” diye düşünmüş ve bu merakla gözlerini kapatmış.
Gece yarısı olmuş, Elif derin uykudayken odasında hafif bir esinti hissetmiş. Bu esintiyle birlikte, odanın içinde yumuşak bir ışık belirmiş. Bu ışık, diş perisinin gelişiymiş. Küçük kanatları hafifçe titreşen diş perisi, ışığın içinden süzülerek odaya girmiş. Altın sarısı saçları, beyaz elbisesinin üzerine dökülürken, odada sihirli bir hava yaratmış.
Diş perisi, Elif’in yastığının yanına sessizce yaklaşmış. Küçük elleriyle yastığın altındaki dişi bulmuş ve nazikçe avucuna almış. Sonra, cebinden minik bir yıldız çıkarmış ve yavaşça Elif’in yastığının altına bırakmış.
O gece, diş perisinin aklında özel bir plan varmış. Elif’e sadece bir hediye bırakmakla kalmayıp, onunla rüyasında buluşmak istemiş. Elif, tatlı bir rüyanın içinde kendini büyülü bir ormanda bulmuş. Bu orman, gökkuşağı renklerinde çiçeklerle dolu, ışıklarla parlayan bir yer olarak gözlerinin önünde belirivermiş. Tam bu sırada, ormanın ortasında aniden bir ışık parlamış ve karşısında diş perisi belirivermiş. Elif şaşkınlıkla, “Sen diş perisisin!” diye bağırmış.
Diş perisi nazikçe gülümsemiş ve “Evet, Elif. Benim. Sana çok özel bir sır vermek istiyorum,” demiş. Elif’in elinden tutmuş ve onu ormanın derinliklerine doğru yönlendirmiş. Yol boyunca etraflarında parlak yıldızlar ve ışıklar dans ediyormuş.
Biraz yürüdükten sonra, Elif devasa bir ağacın önünde durmuş. Bu ağaç altın renginde parlıyormuş ve dallarından yüzlerce küçük kutu sarkıyormuş. Diş perisi, Elif’e dönerek, “Bu kutular, dünyadaki bütün çocukların düşen dişlerini saklar. Her diş, o çocuğun büyüme hikayesinin bir parçasıdır. Senin dişin de burada saklanacak ve her zaman sana cesaret ve güç verecek,” demiş.
Elif, diş perisinin anlattıklarına hem şaşırmış hem de içinde büyük bir huzur hissetmiş. Bu sır, ona kendini çok özel hissettirmiş. Diş perisi, Elif’e son bir kez gülümseyerek, “Artık uyanma vakti geldi, Elif. Ama bil ki, ben her zaman seninle olacağım. Ne zaman bana ihtiyaç duyarsan, sadece kalbini dinle,” demiş.
Elif birden bire yatağında sıçrayarak uyanmış. Gözleri heyecanla parlıyormuş. Hemen yastığının altına uzanmış ve orada, parıldayan küçük bir yıldız bulmuş. Bu yıldız, diş perisinin ona bıraktığı sihirli bir hediye imiş. Elif, yıldızı avucunda tutup sıkıca kavramış ve yüzünde kocaman bir gülümseme belirmiş. Annesine sabah olduğunda rüyasında diş perisini gördüğünü anlatmış, ama o küçük yıldızın sırrını kendine saklamış. Bu yıldız, Elif için çok özel ve değerli bir hatıra olmuş.
O günden sonra, Elif’in her düşen dişi için bir heyecanı olurmuş. Her defasında dişini yastığının altına koyar, diş perisinin ona ne getireceğini merakla beklerdi. Her sabah uyandığında, yastığının altında küçük ama anlamlı hediyeler bulurmuş; bazen minik bir taş, bazen parlayan bir boncuk. Diş perisi, her seferinde Elif’e cesaret ve umut dolu bir hediye bırakırmış.
Zamanla Elif büyümüş ve süt dişlerinin yerini yenileri almış. Ancak diş perisinin ona verdiği cesaret ve umut, kalbinde her zaman yaşamış. Elif, diş perisinin ona öğrettiği gibi, büyümenin ve değişmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu öğrenmiş. Her gece uykuya dalmadan önce, o küçük yıldızla avucunda, diş perisinin hep yanında olduğunu bilerek huzurla uyumuş.
Ve böylece, diş perisi ile Elif arasındaki bağ hiç kopmamış. Elif büyüse de, kalbindeki o küçük yıldız gibi, diş perisinin sihri hep onunla kalmış. Elif ve Diş Perisi masalı burada bitmiş, ama Elif’in cesaret dolu maceraları daha yeni başlamış.
Elif ve Diş Perisi Masalına benzeyen masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz. En güzel masalları dinlemek için ise Youtube kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.