Eren ve Kanat’ın Güneşli Macerası Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Eren adında neşeli bir çocuk varmış. Eren, ailesiyle birlikte güneşli ve yeşil bir ormanda yaşarmış. Eren’in en iyi arkadaşı, Kanat adında cıvıl cıvıl bir kuşmuş.
Her gün, Eren ve Kanat ormanda birlikte oynarlarmış. Eren, Kanat’ın kanat çırpışlarını izler, Kanat da Eren’in kahkahalarına eşlik edermiş. Onlar birlikteyken, orman daha da canlanır ve tüm hayvanlar mutlu olurmuş.
Bir sabah, Eren ve Kanat, ormanda kaybolmuş bir yavru tavşan bulmuşlar. Tavşan çok üzgünmüş çünkü annesini kaybetmiş. Eren ve Kanat, tavşanı teselli etmiş ve ona annesini bulmaları için yardım etme sözü vermişler.
Eren, Kanat ve tavşan, ormanın içinde annesini aramaya başlamışlar. Yolda, diğer hayvan arkadaşları da onlara katılmış. Hep birlikte, tavşanın annesini bulana kadar aramışlar. Sonunda, tavşanın annesi onları duymuş ve koşarak gelmiş. Tavşan ve annesi kavuşunca, tüm orman sevinçle şarkı söylemiş.
O gün, Eren ve Kanat, dostluk ve yardımseverliğin ne kadar önemli olduğunu anlamışlar. Ve tavşanın annesi, Eren ve Kanat’a teşekkür etmek için onlara ormanın en tatlı meyvelerinden bir sepet hediye etmiş.
Eren ve Kanat’ın Güneşli Macerası Masalının sonunda, Eren ve Kanat, ormanın ortasında bir piknik yapmışlar. Güneş batarken, Eren, Kanat’a dönüp “Seninle arkadaş olduğum için çok şanslıyım,” demiş. Kanat da cik cik ederek Eren’e katılmış. Ve onlar, ormanın huzur içinde uyuduğu bir gecede, yıldızların altında dostluklarını kutlamışlar. Ve Eren ve Kanat’ın Güneşli Macerası Masalı burada bitmiş ancak onların dostluğu hiçbir zaman bitmemiş.
Bir gün, orman yine yeşil ve güneşliymiş. Eren ve Kanat, yeni bir macera için heyecanla uyanmışlar. Eren, “Bugün ormanın gizemli göletine gitmek ister misin, Kanat?” demiş. Kanat cik cik ederek onaylamış ve kanatlarını çırpmaya başlamış.
Eren ve Kanat, ormanın derinliklerine doğru yürümüşler. Yolda, Eren büyük, renkli bir tüy bulmuş. “Bu tüy kime ait olabilir acaba?” diye merak etmiş. Kanat, tüyü incelemiş ve “Bu, baykuş Puhu’nun tüyü olabilir,” demiş.
Eren ve Kanat, Puhu’yu bulmak için göletin kenarına gitmişler. Göletin etrafında, uzun boylu ağaçlar ve rengarenk çiçekler varmış. Birden, ağaçların arasından Puhu ortaya çıkmış. Puhu, tüyünü buldukları için Eren ve Kanat’a teşekkür etmiş. “Bu tüy, bana uğur getirir. Siz de uğurlu olduğunuzu biliyor musunuz?” demiş.
Eren ve Kanat, Puhu’nun hikayesini dinlemek için oturmuşlar. Puhu, “Bu göletin suyu sihirlidir. Kim bu suyla yıkanırsa, dilekleri gerçek olur,” demiş. Eren ve Kanat, çok şaşırmışlar ve hemen dilek dilemeye karar vermişler.
Eren, “Ben, her zaman ormanda mutlu ve sağlıklı olmak istiyorum,” demiş. Kanat da cik cik ederek, “Ben de Eren’in en iyi arkadaşı olarak hep yanında olmak istiyorum,” demiş. Puhu, onların dileklerini duyunca gülümsemiş ve “Siz zaten çok şanslısınız. Çünkü gerçek dostluğunuz var,” demiş.
Göletin yanında, tüm hayvanlar toplanmış ve hep birlikte bir şenlik yapmışlar. Ormanın neşesi, tüm ormana yayılmış ve herkes mutlu olmuş. Eren ve Kanat, dostluklarının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamışlar.
O gece, yıldızlar altında, Eren ve Kanat, göletteki maceralarını ve Puhu’nun hikayesini konuşarak uykuya dalmışlar. Ve orman, yine huzur içinde bir geceyi geçirmiş. Eren ile Kanat’ın dostluğu daha da güçlenmiş.
Bir gün, Eren ve Kanat, ormanın derinliklerinde bir gün daha geçirmeye karar vermişler. Bu sefer, duydukları bir efsanenin peşine düşmüşler. Efsaneye göre, ormanın en uzak köşesinde, gizli bir mağarada yaşayan bilge bir kaplumbağa varmış. Bu kaplumbağa, tüm ormanın sırlarını bilirmiş.
Eren ve Kanat, sabahın erken saatlerinde yola çıkmışlar. Yol boyunca, kuş cıvıltıları ve ağaçların hışırtısı eşliğinde ilerlemişler. Eren, “Bu kaplumbağayı bulursak, belki bize çok ilginç şeyler anlatır,” demiş. Kanat, kanat çırparak heyecanını belli etmiş.
Yolculuk uzun ve zorlu geçmiş. Yol boyunca, karşılarına çıkan engelleri aşmışlar. Büyük bir nehirden geçmek zorunda kalmışlar. Eren, nehrin kenarındaki taşlardan dikkatlice atlamış, Kanat ise uçup ona yol göstermiş.
Sonunda, ormanın en uzak köşesine varmışlar. Burada, büyük ve gizemli bir mağara bulmuşlar. Mağaranın girişi yosunlarla kaplıymış ve içeriye girerken hafif bir serinlik hissetmişler. Eren, “Kaplumbağa burada olmalı,” demiş.
Mağaranın derinliklerinde, bilge kaplumbağa onları bekliyormuş. Kaplumbağa, “Hoş geldiniz, cesur yolcular. Size nasıl yardımcı olabilirim?” demiş. Eren, “Ormanın sırlarını öğrenmek istiyoruz,” demiş.
Bilge kaplumbağa, Eren ve Kanat’a ormanın tarihi hakkında hikayeler anlatmış. Ormanın nasıl oluştuğunu, hayvanların birbirine nasıl yardım ettiğini ve dostluğun ne kadar önemli olduğunu anlatmış. Eren ve Kanat, kaplumbağanın bilgeliğinden çok etkilenmişler.
Kaplumbağa, “Unutmayın, en büyük sır, dostluğun gücüdür. Siz birbirinize hep destek olursanız, her zorluğun üstesinden gelebilirsiniz,” demiş. Eren ve Kanat, bu sözleri kalplerine yazmışlar.
O gün, mağaradan ayrıldıklarında, Eren ve Kanat, ormanın sırlarını öğrenmiş olmanın mutluluğuyla dolmuşlar. Eve dönerken, Eren, “Bu macera gerçekten unutulmazdı,” demiş. Kanat da cik cik ederek ona katılmış.
Ve o gece, yıldızların altında, Eren ve Kanat, bilge kaplumbağanın anlattıklarını düşünerek uykuya dalmışlar. Orman yine huzur içinde bir geceyi geçirmiş ve Eren ile Kanat’ın dostluğu daha da güçlenmiş.
Ve Eren ve Kanat’ın Güneşli Macerası masalı burada bitmiş. Ancak Eren ve Kanat’ın maceraları asla bitmemiş. Ve gökte parlayan yıldızlar, onların dostluğunu hep hatırlatmış.
Eren ve Kanat’ın Güneşli Macerası Masalına benzeyen “Sude ile Yıldız’ın Macerası Masalını” okumak için bağlantıya tıklayablirsiniz.