Eylül ve Maviş’in Maceraları Masalı: Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, küçük bir kasabada, ailesiyle birlikte yaşayan Eylül adında sevimli bir kız varmış. Eylül, neşeli ve meraklı bir çocukmuş, ancak geceleri uykuya dalmakta zorlanırmış.
Uyuyamadığı zamanlarda hayal gücü onu alıp uzak diyarlara götürürmüş. Annesi ve babası, Eylül’ün uyuyabilmesi için çeşitli yöntemler denemişler ama pek başarılı olamamışlar.
Bir gün Eylül’ün annesi, kasabanın oyuncakçısına gitmiş. Oyuncakçıda büyük, yumuşacık ve sevimli bir oyuncak ayı görmüş. Bu ayı, kahverengi tüyleri ve kocaman gülümsemesiyle çok tatlıymış. Eylül’ün annesi, bu ayının kızının uykusuzluğuna iyi gelebileceğini düşünmüş ve onu satın almış.
Eve döndüğünde Eylül, annesinin getirdiği oyuncak ayıyı görünce çok sevinmiş. Hemen ona sıkıca sarılmış ve annesine teşekkür etmiş. Oyuncak ayının adını Maviş koymuş çünkü ayının boynunda mavi bir fiyonk varmış.
O gece, Eylül Maviş’e sarılarak yatağına yatmış. Annesi, “Artık Maviş senin uyku arkadaşın olacak, birlikte tatlı rüyalara dalacaksınız,” demiş. Eylül, Maviş’e sarılıp gözlerini kapatmış ve içinden, “Umarım bu gece güzel rüyalar görürüm,” diye geçirmiş.
Eylül, gözlerini kapattığında kendini büyülü bir ormanda bulmuş. Bu ormanda rengarenk çiçekler, şirin hayvanlar ve parlak yıldızlar varmış. Eylül, Maviş’i yanından hiç ayırmamış ve onunla birlikte ormanı keşfetmeye başlamış.
Bir süre yürüdükten sonra, karşılarına altın bir köprü çıkmış. Eylül ve Maviş, bu köprüden geçmeye karar vermişler.
Köprünün diğer ucunda, parlak renklerde bir şato varmış. Şatonun kapıları kendiliğinden açılmış ve içeri girmişler. Şatonun içinde, gülümseyen periler onları karşılamış. Periler, “Hoş geldiniz, bu şato rüyaların krallığıdır. Burada her şey mümkün,” demişler.
Eylül, perilerin rehberliğinde şatoyu gezmeye başlamış. Her oda ayrı bir rüya dünyasını temsil ediyormuş. Bir odada, uçan balinalarla dolu bir deniz varmış, bir diğerinde ise konuşan ağaçlarla dolu bir orman. Eylül, bu büyülü dünyada Maviş ile birlikte harika vakit geçirmiş.
Gece ilerledikçe Eylül’ün gözleri yavaşça kapanmaya başlamış. Maviş’e sarılarak perilerden izin istemiş ve “Artık evime dönmem gerek, yarın tekrar gelirim,” demiş. Periler, Eylül’e gülümseyerek, “Her gece seni burada bekliyor olacağız,” demişler.
Eylül, gözlerini açtığında kendini tekrar yatağında bulmuş. Maviş’e sarılmış ve “Bu harika bir rüyaydı,” diye mırıldanmış. O günden sonra, Eylül her gece Maviş’le birlikte uyumaya devam etmiş ve birlikte büyülü rüya diyarlarını ziyaret etmeye devam etmişler.
Bir yaz akşamı, Eylül yatma zamanı geldiğinde yatağına uzanmış ve Maviş’e sıkıca sarılmış. O gece hava çok sıcakmış ve Eylül uykuya dalmakta biraz zorlanıyormuş. Annesi, ona tatlı bir masal anlatmış ve alnına bir öpücük kondurmuş. Eylül, Maviş’e sarılıp gözlerini kapattığında, tekrar rüya diyarına yolculuk etmiş.
Eylül gözlerini açtığında, kendini renklerle dolu bir dünyada bulmuş. Her yer gökkuşağı renklerinde parlıyormuş ve her şey çok canlı görünüyormuş.
Maviş, Eylül’ün yanında olup onun elini tutuyormuş. Eylül, “Maviş, burası neresi?” diye sormuş. Maviş gülümseyerek, “Burası Renkler Ülkesi, burada her şey hayal gücünle şekillenir,” demiş.
Eylül ve Maviş, renkli dünyada keşfe çıkmışlar. İlk durakları, rengarenk kelebeklerin uçuştuğu büyük bir çiçek bahçesi olmuş. Kelebekler, Eylül’ün etrafında dans ediyor ve onunla oyunlar oynuyorlarmış.
Eylül, kelebeklerin peşinden koşmuş ve kahkahalar atmış. Maviş de Eylül’le birlikte koşturmuş ve onun mutluluğunu paylaşmış.
Bahçenin ortasında, gökkuşağından yapılmış bir köprü varmış. Eylül ve Maviş, bu köprüden geçip başka bir renklere bürünmüş bölgeye ulaşmışlar. Burada her şey pastel tonlarda parlıyormuş.
Pastel evler, pastel ağaçlar ve pastel hayvanlar varmış. Eylül, “Bu renkler çok huzur verici,” demiş. Maviş, “Evet, burası sakinleşmek ve dinlenmek için mükemmel bir yer,” demiş.
Pastel bölgenin sakinleri, Eylül ve Maviş’i dostça karşılamış. Onlara pastel renklerde dondurmalar ikram etmişler. Eylül, dondurmanın tadına bakmış ve “Bu çok lezzetli!” demiş. Maviş de bir parça dondurma alıp tatmış ve başıyla onaylamış.
Eylül ve Maviş, pastel dünyada biraz dinlendikten sonra, rengarenk bir nehir boyunca yürümüşler. Nehrin suyu kristal gibi berrakmış ve içindeki balıklar gökkuşağının tüm renklerinde parlıyormuş. Eylül, “Bu balıklar çok güzel, onları izlemek çok keyifli,” demiş. Maviş de balıkları izlerken, “Her renk farklı bir hikaye anlatıyor gibi,” demiş.
Nehrin sonunda, büyük bir gökkuşağı kapısı varmış. Eylül ve Maviş, bu kapıdan geçmeye karar vermişler. Kapının ardında, gökyüzüne uzanan büyük bir kale varmış. Kaleye tırmanırken, her basamak başka bir renkte parlıyormuş. Eylül, “Bu kale çok heyecan verici görünüyor,” demiş. Maviş de heyecanla, “Evet, kim bilir içinde ne maceralar var?” demiş.
Kaleye ulaştıklarında, büyük bir salona girmişler. Salonun ortasında, renklerin kraliçesi oturuyormuş. Kraliçe, Eylül ve Maviş’i görünce gülümsemiş ve “Hoş geldiniz, renklerin gücünü keşfetmeye hazır mısınız?” demiş. Eylül ve Maviş, başlarıyla onaylamışlar.
Kraliçe, onları renklerin dünyasında rehberlik edecek sihirli bir fırçayla ödüllendirmiş. Bu fırça, her dokunuşunda renkleri canlandırıyor ve yeni şekiller yaratıyormuş. Eylül, “Bu fırçayla ne yapabilirim?” diye sormuş. Kraliçe, “Hayal gücünle her şeyi yapabilirsin. Renklerin gücünü kullanarak kendi dünyanı yarat,” demiş.
Eylül ve Maviş, sihirli fırçayı alarak kaleden ayrılmışlar. Renkli dünyada dolaşırken, Eylül fırçayı kullanarak yeni çiçekler, ağaçlar ve hayvanlar yaratmış. Maviş, Eylül’ün yarattığı renkli dünyada mutlu bir şekilde dolaşmış ve her şeyin ne kadar güzel olduğunu hayranlıkla izlemiş.
Gece sona ermek üzereyken, Eylül ve Maviş, renkli dünyaya veda etmişler ve tekrar yatağa dönmüşler. Eylül, gözlerini açtığında sabah olmuş ve annesi yanında duruyormuş. Annesi, “İyi uyudun mu, tatlım?” diye sormuş. Eylül gülümseyerek, “Evet anne, çok güzel bir rüya gördüm,” demiş.
Eylül, Maviş’e sarılarak yeni bir günün heyecanını yaşamış. O günden sonra, her gece Maviş’le birlikte renkli dünyalara yolculuk yapmaya devam etmiş ve hayal gücünün sınırlarını keşfetmiş.
Ve böylece, Eylül ve Maviş’in Maceraları Masalı hiç bitmemiş. Her gece, yeni ve heyecan verici hikayelerle dolu rüya diyarlarında buluşmuşlar ve mutluluk içinde uykuya dalmışlar.
Eylül ve Maviş’in Maceraları Masalına benzeyen “Uyku Masalları” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz. Masal dinlemek için ise instagram ve youtube kanallarımızı takip edebilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.