Fındık Hırsızı Masalı: Masal Oku:
Bir zamanlar yemyeşil ağaçlarla kaplı, sessiz ve huzurlu bir ormanda, Minik adında bir sincap yaşarmış. Minik, çevik ayakları ve pırıl pırıl parlayan kürküyle ormanın en neşeli hayvanlarından biriymiş.
Ancak onun diğer hayvanlardan farklı bir özelliği varmış: Minik, fındığa olan düşkünlüğüyle tanınırmış. O kadar çok fındık toplarmış ki bazen kendi yuvasına sığdıramaz, dalların arasında gizli saklama yerleri bulurmuş.
Bir sonbahar sabahı, Minik her zamanki gibi erkenden uyanmış. Karnı zil çalıyormuş ve aklına hemen en sevdiği yiyecek olan fındık gelmiş. “Bugün bolca fındık bulmalıyım,” diye kendi kendine söylenmiş. Ormanın içinde zıplayarak fındık ağaçlarını aramaya koyulmuş.
Ancak o gün işler pek de yolunda gitmemiş. Ne kadar arasa da fındık bulamıyormuş. Ağaçların dallarını kontrol etmiş, yaprakların arasını karıştırmış ama her seferinde eli boş dönmüş.
Tam umudunu kaybetmek üzereyken, komşusu olan tavşan Kıpır’ın yuvasının önünde bir fındık kabuğu görmüş. “Hmmm, bu ilginç,” demiş Minik, kabuğu eline alıp inceleyerek. Kıpır’ın yuvasına doğru ilerlerken yerde daha fazla kabuk fark etmiş. Fındıklar nereye saklanmış olabilir, diye düşünmeye başlamış.
Minik, sessizce Kıpır’ın yuvasına yaklaşmış. İçeriden dostlarının sesi geliyormuş. Kıpır ve ormanın diğer sakinleri keyifle sohbet ediyorlarmış. Yuvanın köşesinde ise kocaman bir fındık yığını dikkatini çekmiş. Minik, gözlerini kısarak yığını süzmüş. “Buldum! İşte fındıklar burada,” diye mırıldanmış.
Ancak Minik’in içine bir kurt düşmüş. “Acaba bu fındıkları alabilir miyim? Yoksa başkalarınınkini mi çalıyorum?” diye kendi kendine düşünmüş. Ama açlığına yenik düşmüş ve yavaşça içeriye süzülmüş. Kimse fark etmeden birkaç fındığı avuçlayıp yuvasına dönmüş. İlk başta içini bir suçluluk hissi kaplamış ama kısa sürede bunu unutup fındıklarını keyifle yemiş.
Ertesi gün Minik, yine fındık bulmak için ormanda dolaşmaya başlamış. Ancak dün yaptığı şey aklına gelince bir plan yapmış. “Kimse fark etmeden biraz daha fındık alabilirim,” demiş. O günden sonra Minik, gizlice diğer hayvanların sakladığı fındıkları çalmaya başlamış. Tavşan Kıpır’ın, kirpi Tıtır’ın, hatta yaşlı baykuş Bilge’nin bile fındık yığınlarından azar azar alıyormuş. Her seferinde kimse fark etmez diye düşünüyormuş.
Ancak bir sabah, orman sakinleri bir araya toplanmış. Tavşan Kıpır, “Bu işte bir gariplik var. Sakladığımız fındıklar birer birer kayboluyor,” demiş. Diğer hayvanlar da aynı durumu yaşadıklarını söylemişler. Bilge baykuş gözlerini kısarak Minik’e bakmış. “Minik, senin bu konuda bir şey bilip bilmediğini merak ediyorum,” demiş.
Minik, bir anda utançtan kızarmış ama belli etmemeye çalışmış. “Benim hiçbir şeyden haberim yok,” demiş. Ancak diğer hayvanlar ona şüpheyle bakmaya başlamış. Tavşan Kıpır, “Bu işi çözmeliyiz. Fındıklarımızı kimin aldığını öğrenmeliyiz,” diyerek herkesi bir plan yapmaya çağırmış.
Hayvanlar, saklama yerlerini izlemek için nöbet tutmaya karar vermiş. Minik, bu durum karşısında çok tedirgin olmuş. “Ya beni yakalarlarsa?” diye düşünmeye başlamış. O gece sessizce fındık çalmaya gittiğinde, bir anda ışık huzmesi gibi bir şey parlamış. Hayvanlar hep bir ağızdan, “İşte burada!” diye bağırmış.
Minik, ne yapacağını bilemeden olduğu yerde kalakalmış. Hayvanlar onu görünce şaşırmış ama aynı zamanda üzülmüşler. Kıpır, “Minik, neden böyle bir şey yaptın? Fındık isteseydin, biz seninle paylaşırdık,” demiş. Minik, başını öne eğmiş ve utançla olan biteni anlatmış. “Aç gözlülüğüm yüzünden yanlış yaptım. Çok üzgünüm,” demiş.
Bilge baykuş, derin bir nefes alarak konuşmuş: “Hepimiz hata yapabiliriz, Minik. Ama önemli olan bu hatalardan ders almak.” Minik, gözyaşları içinde özür dilemiş ve tüm fındıkları geri vermiş. Hayvanlar, Minik’in pişmanlığını görünce onu affetmişler.
Ancak Minik’e bir ders vermek için ormandaki en yüksek ağacın tepesindeki bir yuvayı temizlemesi gerektiğini söylemişler.
O günden sonra Minik, dürüstlüğün ve paylaşmanın değerini anlamış. Hayvanlarla birlikte çalışıp ormandaki fındıkları toplarken, arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş. Ve bir daha asla kimsenin hakkına el uzatmamış.
Masal bu ya, Minik’in fındık çalma macerası, ormanda dilden dile dolaşır olmuş. Herkes bu hikayeyi birbirine anlatır, dürüstlüğün ne kadar kıymetli olduğunu hatırlarmış. Minik ise artık ormanın en yardımsever sincabı olarak tanınırmış. Fındık Hırsızı Masalı da burada sona ermiş.
Eğer Fındık Hırsızı Masalını sevdiyseniz ve sizler de en güzel masalları instagram sayfamızdan dinlemek isterseniz, sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.