Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar gökyüzünde, insanların gözle göremediği, büyülü bir dünya varmış. Bu dünyada, Güneş’in altın ışıkları ve Yıldızların gümüş parıltıları arasında yaşayan Güneş Perisi adında bir peri varmış.
Güneş Perisi, kanatları ışıl ışıl parlayan, neşeli ve cesur bir periymiş. Her sabah, gökyüzünde süzülerek uyanan dünyaya ilk ışıkları getirmek onun en önemli göreviymiş. Gökyüzü bu peri sayesinde sabahın sıcak ve huzur dolu ışıklarıyla aydınlanırmış.
Güneş Perisi’nin en yakın dostları, geceleri gökyüzünü süsleyen Yıldızlar’mış. Yıldızlar, farklı parıltılarda ışık saçan ve her biri kendi özel hikayesini taşıyan minik ışık toplarıymış. Yıldızlar arasında en yaşlı ve bilge olanı Parıldayan Yıldız’mış. Parıldayan Yıldız, en uzak köşelerdeki yıldızları bile görebilir ve binlerce yıl öncesinin sırlarını fısıldarmış.
Bir gün, Güneş Perisi gökyüzünde dolaşırken, Yıldızlar arasında bir telaş olduğunu fark etmiş. Parıldayan Yıldız, Güneş Perisi’ne endişeyle seslenmiş: “Güneş Perisi, yardımımıza ihtiyacımız var. Gökyüzünde bazı Yıldızlar parlamıyor ve karanlık hızla yayılıyor.”
Güneş Perisi, bunu duyunca şaşkınlıkla sormuş: “Neden parlamıyorlar? Onlara ne oldu?”
Parıldayan Yıldız hüzünle içini çekmiş: “Bir kötülük, Sessiz Gölge adında karanlık bir varlık, Yıldızların ışığını çalmaya başladı. Eğer onu durduramazsak, gökyüzü tamamen karanlığa gömülecek.”
Güneş Perisi, arkadaşlarını yalnız bırakmayacağına söz vermiş. Kanatlarını açmış ve ışık saçan bir yol oluşturarak gökyüzünün en karanlık köşelerine doğru yola çıkmış. Yıldızlar ona cesaret vermek için arkasından parlamışlar.
Sessiz Gölge, gökyüzünün en uzak, en soğuk noktasında gizlenirmiş. O, yıldızların parıltısını emerek güç kazanır ve onları sönük bırakırmış. Güneş Perisi, gölgelerin arasında parlayan zayıf bir ışık fark etmiş. Bu ışık, en genç ve en parlak Yıldızlardan biri olan Küçük Işık’a aitmiş.
“Küçük Işık! Korkma, buradayım,” demiş Güneş Perisi. Küçük Işık, titreyerek cevap vermiş: “Sessiz Gölge beni ele geçirmeye çalışıyor, ışığımı kaybediyorum!”
Güneş Perisi, cesaretini toplayarak tüm gücüyle ışığını yaymış. Onun ışığı o kadar parlakmış ki, Sessiz Gölge bir an duraksamış. İşte o anda Güneş Perisi, Gölge’ye doğru atılıp onu kendi ışığının içine hapsetmiş. Sessiz Gölge, ışığın içinde sıkışıp küçülmüş ve sonunda tamamen kaybolmuş.
Gökyüzü, Güneş Perisi’nin bu cesur davranışı sayesinde tekrar aydınlanmış. Yıldızlar, parıltılarına yeniden kavuşmuş ve coşkuyla parlamaya başlamış. Parıldayan Yıldız, “Güneş Perisi, sen sadece sabahın habercisi değil, aynı zamanda gökyüzünün koruyucususun,” demiş.
O günden sonra Güneş Perisi, her sabah dünyayı aydınlatırken Yıldızların da güvenliğini sağlamak için gökyüzünde dolaşmaya devam etmiş. Gökyüzü, Güneş Perisi’nin cesareti sayesinde her zaman parlak ve güvenli kalmış.
Ve böylece, Güneş Perisi ve Yıldızlar’ın dostluğu, sonsuza dek süren bir ışık hikayesi olarak gökyüzünde parlamaya devam etmiş.
Güneş Perisi ve Yıldızlar masalına benzeyen çocuk masalları okumak için instagram adresimizi ziyaret edebilirsiniz.