Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Hayal adında sevimli bir kız çocuğu yaşarmış. Hayal, küçük bir kasabada ailesiyle birlikte mutlu mesut yaşarmış. En büyük tutkusu ise masallarmış.
Her gece annesi ona masallar anlatırmış ve Hayal, bu masalların içinde kaybolur, kendini kahramanların yerine koyarmış. Bir gün, annesi ona masal anlatırken, aklına bir fikir gelmiş: “Neden ben de kendi masalımı yazmıyorum?” diye düşünmüş.
Hayal, bu düşünceyle heyecanlanmış ve hemen harekete geçmiş. Odasına gitmiş, masasının başına oturmuş, en sevdiği renkli kalemlerini ve parıltılı defterini almış. “Bir masal nasıl başlar?” diye düşünmüş. Annesinin her gece söylediği gibi başlamaya karar vermiş: “Bir varmış, bir yokmuş…”
Ama Hayal, masalının sıradan bir masal olmasını istemiyormuş. Masalının içinde sihir, macera ve biraz da gizem olsun istiyormuş. Düşünmüş, düşünmüş ve sonunda başlamış yazmaya.
“Bir varmış, bir yokmuş,” diye başlamış Hayal. “Gökkuşağı Ormanı adında büyülü bir orman varmış. Bu ormanda her şey rengarenkmiş. Ağaçlar gökyüzüne kadar uzanırmış ve yaprakları altın sarısıymış. Çiçekler ise ışıl ışıl parıldarmış.
Bu ormanın derinliklerinde, masalları yazabilen bir kız çocuğu yaşarmış. Onun adı da Hayal’miş. Hayal, her sabah uyandığında ormanın içinde dolaşır, ilham toplar ve yazdığı masallara bu büyülü ormanı ekler, onları daha da güzelleştirirmiş.”
Hayal, ormanda dolaşan masal kahramanını anlatırken, ona bir görev vermek istemiş. Ama bu görev ne olabilir diye düşünürken, aklına parlak bir fikir gelmiş. Masalındaki Hayal, bir gün ormanda dolaşırken bir ışık huzmesi görmüş. Bu ışık, bir kelebeğin kanatlarından geliyormuş. Kelebek, Hayal’e doğru uçmuş ve ona çok önemli bir şey söylemiş:
“Hayal, senin içinde çok büyük bir güç var. Bu güçle harika masallar yazabilirsin. Ama önce gökyüzündeki şatoya gitmen ve oradaki sihirli kalemi bulman gerekiyor. Bu kalemle yazdığın her masal, gerçek olacak.”
Hayal, kelebeğin sözlerini duyunca çok heyecanlanmış. Hemen yola çıkmış ve kelebek onu şatoya götürmüş. Şato, bulutların üzerinde, gökyüzüne asılıymış.
Hayal, şatoya nasıl çıkacağını düşünürken, kelebek ona altın rengi bir toz vermiş. Bu toz, Hayal’in ayaklarının altına dökülmüş ve aniden bulutlardan bir merdiven oluşmuş. Hayal, merdiveni çıkarken kalbi hızlı hızlı çarpmış ama bir yandan da çok heyecanlıymış.
Şatonun kapısına geldiğinde, kapıda büyük bir altın anahtar bulmuş. Anahtarı alıp kapıyı açmış ve içeri girdiğinde, karşısına muhteşem bir salon çıkmış. Salonun tavanı yıldızlarla kaplıymış, her bir yıldız Hayal’e gülümsüyormuş. Ortada ise parlak bir sandık duruyormuş.
Hayal, sandığı açtığında içinden bir sürü parlayan mücevher çıkmış ama en dikkat çekici olanı, sandığın içinde duran sihirli bir kalemmiş. Kalemin üzeri ışıl ışıl parlıyor ve etrafına gökkuşağı renkleri saçıyormuş.
Hayal, kalemi eline aldığında, kalemin ona fısıldadığını duymuş: “Ben, sadece kalplerinde masal sevgisi taşıyanların kullanabileceği bir kalemim. Bu kalemle yazdığın her masal, çocukların hayal dünyalarını zenginleştirecek.” Hayal, kalemin bu sözlerini duyunca çok mutlu olmuş ve hemen yazmaya başlamış.
Kalemi her hareket ettirdiğinde, defterine dökülen kelimeler adeta canlanmış. Hayal, ormanın derinliklerinde yaşayan hayvanların, çiçeklerin ve hatta taşların bile konuştuğu bir dünya yaratmış. Bu dünyada, herkes birbirine yardım eder, dostluklar kurar ve birlikte maceralara atılırmış.
Hayal, her yazdığı cümlede kendini daha da güçlü hissetmiş. Artık masallarının sadece yazmakla kalmayıp, aynı zamanda yaşanacak kadar gerçek olduğunu biliyormuş.
Hayal, yazdığı masalı bitirdiğinde, defterine bakmış ve yazdığı şeyin sadece bir hikaye olmadığını, kendi iç dünyasının bir yansıması olduğunu fark etmiş. Masalını okurken, her cümlesinde ne kadar mutlu olduğunu hissetmiş. Bu mutluluk, onun yüzünde kocaman bir gülümseme oluşturmuş.
Hayal, masalının sonuna bir dilek eklemiş: “Dilerim ki bu masalı okuyan herkes, kendi hayal dünyasında bir yolculuğa çıkar ve kalbinde her zaman masal sevgisi taşır.”
Hayal, bu masalını annesine okuduğunda, annesi çok mutlu olmuş ve ona şöyle demiş: “Bu, şimdiye kadar duyduğum en güzel masal!” Hayal, çok sevinmiş ve her gün yeni masallar yazmaya karar vermiş. Yazdığı her masal, ona yeni dünyalar keşfetme imkanı sunmuş ve Hayal, bu dünyalarda sayısız macera yaşamış.
Hayal’in Sihirli Kalemi Masalı burada bitmiş, ama Hayal’in maceraları ve yazdığı masallar asla sona ermemiş. O, her gün yeni bir masal yazmış ve her masal, başka çocukların hayal dünyalarını renklendirmiş. Ve herkes, Hayal’in masallarını okudukça, kendi hayal dünyalarında yeni maceralara atılmışlar.
Hayal’in Sihirli Kalemi masalına benzeyen uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.