İnci Çilek Yetiştiriyor Masalı Oku:
Bir zamanlar İnci adında meraklı bir kız varmış. İnci keşfetmeyi, yeni şeyler öğrenmeyi ve her gün yeni maceralara atılmayı çok severmiş. Okula gitmek onun için sadece ders çalışmak değil, farklı bilgilerle tanışmak anlamına gelirmiş. Her sabah büyük bir heyecanla okulun yolunu tutar, derslerde dikkatle dinler ve yeni şeyler öğrenmenin tadını çıkarırmış.

Okuldan döndüğünde, ödevlerini hemen yapar, böylece geri kalan vaktini özgürce kullanabilirmiş. İnci, boş vakitlerinde kitap okuyarak hayal dünyasında gezintiye çıkmayı çok severmiş. Kitapların sayfalarında büyülü diyarlarda dolaşır, farklı karakterlerle tanışır ve hayal gücünü genişletirmiş. Ancak sadece kitaplarla yetinmez, gerçek dünyada da maceralar peşinde koşmak istermiş.
Bir gün, pencereden dışarı bakarken bahçedeki yeşil yaprakları fark etmiş toprağın altında nasıl bir yaşam olduğunu, bitkilerin nasıl büyüdüğünü merak etmiş. Aklına parlak bir fikir gelivermiş: “Acaba ben de bir şeyler yetiştirebilir miyim?”
Çilekler ne zaman ekilir?
Hemen babasının yanına koşmuş ve en sevdiği meyve olan çilek gelmiş aklına:

“Baba, ben çilek yetiştirmek istiyorum!” diye sormuş İnci.
Babası gülümsemiş ve şöyle demiş:
“Çilek ekimi için en uygun zaman Mart ya da Nisan aylarıdır. Şimdi hâlâ Şubat ayındayız, o yüzden biraz beklememiz gerekecek.”
İnci her gün büyük bir heyecanla takvimine bakarak gün saymaya başlamış. Mart ve Nisan aylarını gösteren sayfaları açar ve kaç gün kaldığını sayarmış. Çilek ekimi için doğru zamanın gelmesini sabırsızlıkla beklermiş. Beklerken boş durmamış, çileklerin nasıl yetiştirileceğini öğrenmek için kitaplara gömülmüş.
Çilek Nasıl Yetiştirilir?
Ayrıca babası onun en büyük öğretmeni olmuş. Akşamları sofrada otururken bile konu çileklere gelirmiş. Babası, “Çileklerimizi sağlıklı büyütmek için her sabah nazikçe sulamalıyız. Toprağın nemli kalmasına dikkat et, ama fazla su verirsek kökleri çürüyebilir,” diye anlatırmış. İnci, dikkatle dinler ve sorular sorarmış. “Peki ya güneş? Onları nereye koymalıyız?” diye sormuş bir gün. Babası gülümseyerek, “Çilekler güneşi çok severler ama çok sıcaktan da hoşlanmazlar. Onları sabah güneşi alacak, ama öğlen sıcağından koruyacak bir yere koymalıyız,” diye cevap vermiş.
Bu konuşmalar İnci’nin hayal gücünü daha da canlandırmış. Çileklerin minik yapraklarını, suyun altında parıldayan köklerini ve kırmızı meyvelerini hayal etmiş. Babasının anlattıklarını dinlerken, çileklerin sadece bitki olmadığını, sevgiyle büyüyen canlılar olduğunu anlamış. Artık sadece günleri saymıyor, o gün geldiğinde çileklerine nasıl en iyi şekilde bakacağını da biliyormuş.
Günler geçmiş, bekleyiş sona ermiş. Sonunda, baharın sıcak rüzgarları esmeye başlamış. Babası, İnci’ye “Artık çilek ekimi zamanı geldi!” demiş. Birlikte evlerinin önündeki geniş bir saksı almışlar, toprağı özenle hazırlamışlar ve tam yirmi tane çilek fidanını saksıya dikmişler.

Bahçeyi düzenli olarak kontrol eden İnci, her sabah çileklerini nazikçe sulamış. Sularken onlarla konuşmayı da alışkanlık haline getirmiş. “Günaydın minik çileklerim! Bugün güneş ışığını bol bol alın, büyüyün ve güçlü olun!” derken yüzünde kocaman bir gülümseme olurmuş. Babası da yanına geldiğinde birlikte eğilip çilekleri inceler, “Çileklerimiz suyu, güneşi ve sevgiyi çok severler,” diye fısıldarlarmış.
Günler geçtikçe çileklerin yaprakları daha da yeşermiş, sapları güçlenmiş ve minik beyaz çiçekler açmaya başlamış. İnci, bu çiçekleri görünce heyecanla babasına koşmuş: “Bak baba, çiçek açtılar! Demek ki meyveleri de yakında gelecek!” Babası gülümseyerek başını sallamış ve “Evet, sabırlı olursak en tatlı çilekleri biz toplayacağız,” demiş.

İnci, çileklerini her gün kontrol ederken sadece bitkilerin büyümesini izlemekle kalmamış, aynı zamanda sabrın ve emeğin değerini de öğrenmiş. Babası ona, “Bitki büyütmek tıpkı dostluk gibidir. Sevgiyle ilgilenirsen, emek verirsen ve sabırlı olursan, sonunda en güzel sonuçları elde edersin,” demiş. İnci bu sözleri çok sevmiş, çünkü çileklerine her baktığında onların sadece meyve değil, aynı zamanda emek ve sevginin birer hediyesi olduğunu hissetmiş.
Zamanla çiçekler yerini minik yeşil çileklere bırakmış, o yeşil çilekler de güneşin altında kızarıp tatlı kırmızı meyvelere dönüşmüş. İnci, ilk olgunlaşan çileği büyük bir mutlulukla toplamış, koklamış ve babasına uzatarak “Bu, emeğimizin tatlı meyvesi!” demiş. Babası da başını okşayıp, “Doğa bize sabırlı olmayı, emek vermeyi ve en önemlisi sevgiyi öğretir,” demiş.
(İnci Çilek Yetiştiriyor Masalı‘dan daha fazlası için)

Ve böylece, İnci’nin çilek bahçesi hem evlerinin önünü süslemiş hem de kalplerini sevgiyle doldurmuş. Çilekler büyüdükçe İnci de büyümüş, emek vermenin ve sabrın ne kadar değerli olduğunu öğrenmiş. Her mevsim geldiğinde, İnci ve babası çileklerin hikayesini anlatarak küçük dostlarına da doğanın büyüsünü ve sevgiyi paylaşmışlar.
İnci, çileklerine baktıkça sadece tatlı meyvelerini değil, aynı zamanda büyüyen hayallerini ve sevgisini de görmüş. Ve o günden sonra, her yeni mevsimi sabırsızlıkla bekleyerek yeni çilekler yetiştirmiş. Çünkü İnci artık sadece çilek yetiştirmiyor, aynı zamanda sevgi, emek ve sabırla büyüyen hayallerini de suluyordu.
İnci’nin arkadaşlarına yani sana bir çağrısı var: “Hadi, sen de çilek yetiştir ve büyümenin, sabrın, emeğin ne kadar tatlı olduğunu keşfet! Bakalım senin çileklerin nasıl olacak?”
‘İnci Çilek Yetiştiriyor Masalı’nı sevdiyseniz, diğer masallarımızı da beğenebilirsiniz!