Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, küçük ve şirin bir kasabada mutlu bir aile yaşarmış. Bu aile, anne Ayşe, baba Mehmet ve sevimli kızları Elif’ten oluşuyormuş. Elif, güler yüzlü, tatlı dilli ve hayal gücü geniş bir çocukmuş. En çok sevdiği şey ise ışıkların parıltısıymış.
Kasabada kış mevsimi tüm güzelliğiyle hüküm sürüyormuş. Kar taneleri gökyüzünden süzülerek yeryüzüne iniyor, her yeri beyaza bürüyormuş. Evlerin çatılarında kar birikmiş, sokaklar sessizliğe bürünmüş. Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte, kasaba meydanı rengârenk süslenmiş, dükkânların vitrinleri ışıl ışıl olmuş.
Bir akşam, Elif pencereden dışarı bakarken komşularının evlerindeki ışıkları görmüş. Ağaçlarının üzerine asılan renkli ışıklar ve süsler, Elif’in kalbini sevinçle doldurmuş. Hemen anne ve babasının yanına koşmuş.
“Anneciğim, babacığım! Biz de bir yılbaşı ağacı alıp süsleyebilir miyiz?” diye sormuş.
Annesi Ayşe, Elif’in bu isteğini duyunca gülümsemiş. “Ne dersin Mehmet? Bu yıl biz de bir ağaç alalım mı?” demiş.
Babası Mehmet düşünmüş ve “Tabii ki, kızımızın isteğini yerine getirelim. Yarın pazara gidip en güzel ağacı seçelim,” demiş.
Elif sevinçten yerinde duramamış. O gece yatmadan önce, ışıl ışıl bir ağacın hayalini kurmuş. Renkli ışıklar, parlak süsler ve en tepesinde parlayan bir yıldız…
Ertesi sabah, aile sıcak giysilerini giymiş ve pazara doğru yola çıkmış. Sokaklar karla kaplıymış, ama Elif’in içindeki heyecan onu hiç üşütmüyormuş. Pazarda çeşit çeşit ağaçlar, süsler ve ışıklar satılıyormuş. Elif, gözlerini büyük bir hayranlıkla etrafa bakmış.
Bir tezgâhın önünde durmuşlar. Burada, taze ve güzel kokulu çam ağaçları sıralanmış. Elif, ağaçların arasında dolaşırken bir tanesi dikkatini çekmiş. Orta boylu, dalları sık ve yaprakları yemyeşil bir ağaçmış bu.
“Anne, baba! Bakın, bu ağaç ne kadar güzel!” demiş.
Babası Mehmet ağaca bakmış ve “Gerçekten de çok güzel bir ağaç. Ne dersin Ayşe?” diye sormuş.
Annesi de gülümseyerek “Evet, bu ağacı alalım,” demiş.
Ağacı satın almışlar ve yanındaki dükkândan süsler ve ışıklar seçmişler. Elif, özellikle renkli ışıkların olduğu kutuyu görünce çok mutlu olmuş.
“Eve gidip hemen süsleyelim mi?” diye sabırsızlıkla sormuş.
“Evet, kızım. Ama önce sıcak bir çay içelim, sonra başlayalım,” demiş annesi.
Eve döndüklerinde, ağacı salonun en güzel köşesine yerleştirmişler. Elif, sabırsızlıkla süsleri kutudan çıkarmaya başlamış. Anne ve babası da ona yardım etmiş.
“Ağacımızı nasıl süslemek istersin Elif?” diye sormuş babası.
“Önce ışıkları asalım, sonra süsleri dağıtalım,” demiş Elif.
Böylece ışıkları dikkatlice ağacın dallarına yerleştirmişler. Elif, ışıkların kablolarını dalların arasından geçirirken renklerin nasıl görüneceğini hayal ediyormuş. Ardından, kırmızı, altın ve gümüş renkli süsleri dallara asmışlar. En son, ağacın tepesine parlak bir yıldız yerleştirmişler.
“Sıra geldi ışıkları yakmaya!” demiş Elif heyecanla.
Babası elektrik fişini prize takmış ve bir anda oda rengârenk ışıklarla dolmuş. Elif, gözlerini ayıramadan ağaca bakmış.
“Ne kadar da güzel parlıyorlar! Sanki gökyüzündeki yıldızlar evimize inmiş gibi,” demiş.
O akşam ailece ağacın etrafında toplanmışlar. Annesi sıcak çikolata yapmış, babası ise yeni yıl şarkıları çalmış. Elif, şarkılara eşlik etmiş ve neşeyle dans etmiş.
Günler geçtikçe, Elif her sabah uyanır uyanmaz ağacın yanına gidip ışıkları yakmış. Işıkların parıltısı ona mutluluk veriyormuş. Arkadaşlarını da eve davet etmiş ve onlarla birlikte ağacın etrafında oyunlar oynamışlar.
Bir gün, Elif okuldan dönerken sokakta yaşlı bir teyze görmüş. Teyze, ağır bir torba taşıyormuş ve çok yorgun görünüyormuş. Elif hemen yanına gitmiş.
“Teyzeciğim, size yardım edebilir miyim?” diye sormuş.
Yaşlı teyze gülümsemiş. “Teşekkür ederim evladım, çok naziksin,” demiş.
Elif, teyzenin torbasını almış ve birlikte teyzenin evine kadar yürümüşler. Teyze, Elif’e teşekkür etmiş ve “Senin gibi yardımsever çocuklar görmek ne güzel,” demiş.
Eve döndüğünde, annesi Elif’i kapıda karşılamış. “Bugün bir iyilik yaptığını duydum,” demiş.
Elif şaşırmış. “Nasıl duydun anne?”
“Yaşlı teyzemiz aradı ve sana teşekkür etti. Onun torbasını taşımışsın.”
Elif gülümsemiş. “Evet, yardım etmek istedim.”
Annesi ona sarılmış. “Seninle gurur duyuyoruz.”
Yeni yıl gecesi yaklaşmış. Aile, hazırlıklarını yapmış ve güzel bir sofra hazırlamış. Elif, ağacın altına ailesi için küçük hediyeler koymuş. Kendisi de merakla kendi hediyesini bekliyormuş.
Gece yarısı geldiğinde, hep birlikte geri sayım yapmışlar. “Üç, iki, bir! Mutlu yıllar!”
Dışarıda havai fişekler patlamış, gökyüzü renkli ışıklarla aydınlanmış. Elif, pencerenin önünde bu muhteşem manzarayı izlerken, “Işıklar gerçekten de harika!” diye düşünmüş.
Babası, “Gel bakalım Elif, hediyelerini açma zamanı,” demiş.
Elif, ağacın altına koşmuş ve paketleri açmaya başlamış. Annesi ve babası ona parlak renkli bir fener ve ışıklı bir peri masalları kitabı almışlar.
“Teşekkür ederim! Bu çok güzel!” demiş Elif.
Annesi, “Sen de bize hediye almışsın,” diyerek paketi açmış. İçinde Elif’in kendi elleriyle yaptığı bir resim varmış. Resimde ailece ağacın önünde duruyorlarmış.
“Bu harika bir hediye, canım kızım,” demiş babası.
O gece, Elif yeni kitabını okurken ışıklı fenerini yanına koymuş. Işıklar, odasının duvarlarında dans ediyormuş. Elif, bu ışıkların ona her zaman mutluluk getireceğine inanmış.
Işıkların Büyüsü Masalı burada biterken, Elif ve ailesi yeni yıla mutluluk ve sevgiyle girmişler. Işıkların parıltısı, onların kalplerini ısıtmış ve birlikte geçirdikleri anılar hayatları boyunca onlara eşlik etmiş.
Işıkların Büyüsü Masalına benzeyen masallar okumak için instagram sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.