Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökkuşağının renkleri kadar güzel bir ormanın derinliklerinde, her sabah gülümseyerek uyanan bir İyilik Perisi yaşarmış.
Bu peri, ormanda neşeyle uçar, ağaçlara, çiçeklere ve hayvanlara mutluluk dağıtırmış. Herkes onu çok severmiş çünkü geçtiği yerlerde çiçekler açar, kuşlar şarkılar söyler, nehirler coşarak akarmış.
Ama ormanın en karanlık köşesinde, kimsenin pek bilmediği bir başka peri yaşarmış: Kötülük Perisi. Onun bulunduğu yerlerde gökyüzü hep gri olur, rüzgâr sert eser, ağaçlar eğilip bükülürmüş.
Kötülük Perisi, kendini yalnız hisseder, etrafındaki her şeyin de onun gibi mutsuz olmasını istermiş. Çevresindeki güzellikleri görünce içi daha da kararıyormuş.
Bir gün İyilik Perisi, neşeyle çiçeklerin arasında süzülürken birden ormanın karanlık bir köşesinden soğuk bir rüzgâr esmiş. Çiçekler başlarını eğmiş, kuşlar susmuş. İyilik Perisi, bu tuhaf değişimi fark edip oraya doğru uçmuş. Karşısına Kötülük Perisi çıkmış. Siyah giysileri, kocaman ve karanlık kanatlarıyla tam da adının hakkını veriyormuş.
Kötülük Perisi, İyilik Perisi’ne alaycı bir bakış atmış. “Bu ormanda ne arıyorsun? Burası benim krallığım! Neşe ve iyilik burada yeri olmayan şeyler,” demiş sert bir sesle.
İyilik Perisi ise yumuşacık bir sesle gülümsemiş: “Bu orman hepimizin evi. Burada iyilik de kötülük de bir arada olabilir. Sen neden mutsuzsun? Belki birlikte bu karanlığı biraz aydınlatabiliriz.”
Kötülük Perisi, gözlerini kısmış. “Aydınlık mı? Ben karanlığı severim! Kimse beni sevmedi, hep yalnız kaldım. O yüzden çevremi de kararttım!” diye hışımla cevap vermiş.
İyilik Perisi, onun sözlerinden bir şey anlamış. “Yalnızlık mı? Belki de yalnız kalmak istemiyorsundur. Birlikte olursak, birbirimize yardım edebiliriz. Belki sen de güzellikler yaratmak istersin,” demiş.
Kötülük Perisi bir an duraksamış, sonra öfkeli bir sesle konuşmuş: “Kimse beni sevmez, bana arkadaş olmaz! Herkes beni korkutucu bulur!”
İyilik Perisi, ona nazikçe yaklaşmış. “Senin kötü olmadığını düşünüyorum. Belki sadece kimse seninle dost olmayı denememiştir,” demiş.
Bu sözler Kötülük Perisi’nin içindeki buzları az da olsa eritmiş. Yıllardır kimse ona böyle dostça yaklaşmamış. İçinde bir sıcaklık hissetmiş, ama yine de korkmuş. “Ya beni yine yalnız bırakırlarsa? Ya beni yine sevmezlerse?” diye endişeyle sormuş.
İyilik Perisi, onun korkusunu anlayarak: “Bazen herkes hata yapabilir, ama sen iyilik yapmaya başlarsan, kalbinde güzel şeyler yeşermeye başlar. O zaman yalnız kalmazsın,” diye ona cesaret vermiş.
Kötülük Perisi, etrafına bakmış. Orman hâlâ karanlık ve sessizmiş. Ama İyilik Perisi’nin dediği gibi, belki de bir değişim başlaması gerekiyormuş. “Peki,” demiş Kötülük Perisi. “Deneyeceğim. Ama bu zor olacak.”
İyilik Perisi mutlulukla gülümsemiş. “Beraber yapacağız, hiç merak etme. Zamanla her şey daha güzel olacak.”
O andan itibaren Kötülük Perisi küçük adımlarla değişmeye başlamış. Önce etrafına ışık yaymayı öğrenmiş. Küçük bir çiçeğin büyümesine yardım ettiğinde, içindeki karanlık biraz daha aydınlanmış. Kuşların şarkılarını dinlediğinde, kalbinde sıcak bir his oluşmuş. Yavaş yavaş, Kötülük Perisi’nin karanlık giysileri hafifleyip griye dönmüş. Gözleri biraz daha parlamış. Artık ormandaki canlılar, onun etrafında daha rahat uçuşuyor, çiçekler onun dokunduğu yerde de açmaya başlıyormuş.
Kötülük Perisi, İyilik Perisi ile her gün birlikte vakit geçirmiş. Zor zamanlar yaşamışlar, ama İyilik Perisi her seferinde ona cesaret vermiş. “Sen yapabilirsin,” demiş. Ve gerçekten de Kötülük Perisi, zamanla kötülüğün yerine iyiliği seçmeyi öğrenmiş.
Böylece ormanda bir denge kurulmuş. Gökkuşağı her gün ormanı süslerken, küçük bulutlar da ara ara gökyüzünü kaplamış. İyilik Perisi ve Kötülük Perisi, artık dost olmuşlar. Beraberce, iyilik ve kötülüğün bir arada olabileceğini, ama iyiliğin her zaman daha parlak ve güçlü olduğunu öğrenmişler.
Ve böylece, İyilik Perisi ve Kötülük Perisi Masalı da burada sona ermiş. İyilik Perisi ve Kötülük Perisi Masalına benzeyen masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.