Kahvenin 40 Yıl Hatırı Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar, çok uzak bir köyde, kahvenin sıcak ve dostça bir ruhu olduğuna inanılırmış. Bu köyde yaşayan insanlar, kahvenin sadece bir içecek olmadığını, aynı zamanda dostluk ve misafirperverliğin bir simgesi olduğunu düşünürlermiş. İşte bu köyde, kahvenin 40 yıl hatırı olduğu bir masal yaşanmış.
Köyün en yaşlı adamı Hikmet Amca, her sabah erkenden kalkar, köy meydanındaki küçük kahvehanesinin kapısını açarmış. Kahvehanesi, köyün buluşma noktasıymış. İnsanlar, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Hikmet Amca’nın kahvehanesine gelir, taze çekilmiş kahvenin kokusunu içlerine çekerlermiş. Hikmet Amca’nın kahvesi, köylüler arasında öyle meşhurmuş ki, komşu köylerden bile insanlar gelip bu eşsiz lezzeti tatmak isterlermiş.
Bir gün, köye uzun bir yolculuktan sonra yorgun ve bitkin bir yolcu gelmiş. Adı Kerem’miş. Kerem, köy meydanında dolaşırken, Hikmet Amca’nın kahvehanesinin önünden geçmiş ve kahvenin o büyüleyici kokusunu almış. Dayanamayıp içeri girmiş ve bir fincan kahve istemiş. Hikmet Amca, gülümseyerek Kerem’e kahvesini yapmış ve yanına oturmuş. Kerem, kahvesini yudumladıkça, yorgunluğunun nasıl dağıldığını hissetmiş.
Kerem, kahvesini bitirdikten sonra cebinden bir avuç altın çıkarıp Hikmet Amca’ya uzatmış. Ama Hikmet Amca, altınları geri çevirmiş ve “Kahvemin bedeli para ile ölçülmez, dostluk ve sohbetle ödenir,” demiş. Kerem, bu sözler karşısında çok etkilenmiş ve Hikmet Amca’yla dost olmak istemiş. O günden sonra Kerem, her gün kahvehaneye gelip Hikmet Amca’yla sohbet etmiş ve köylülerle dostluklar kurmuş.
Yıllar geçmiş, Kerem köyün bir parçası olmuş. Hikmet Amca’nın kahvesi, Kerem’in de yardımıyla daha da ünlü olmuş. İnsanlar, kahvenin sadece bir içecek olmadığını, aynı zamanda dostluk ve sevginin de bir simgesi olduğunu anlamışlar. Kahvenin 40 yıl hatırı, köydeki herkes tarafından bilinen ve saygı duyulan bir gerçek haline gelmiş.
Bir gün, Hikmet Amca’nın kahvehanesinde, köylüler her zamanki gibi toplanmışlar, taze kahvelerini yudumlarken sohbet ediyorlarmış. Tam bu sırada, kahvehanenin kapısı aralanmış ve içeriye genç bir kız girmiş. Adı Elif’miş. Elif, köye yeni taşınmış ve köyün hayatına alışmaya çalışıyormuş.
Elif, kahvehaneye adımını attığında, köylüler onu sıcak bir şekilde karşılamışlar. Hikmet Amca da hemen ona bir fincan kahve hazırlamış. Elif, kahvesini alıp bir köşeye oturmuş ve köylüleri izlemeye başlamış. Herkesin yüzünde bir gülümseme, herkesin kalbinde bir dostluk varmış. Elif, bu atmosferden çok etkilenmiş ve kendini bu güzel köyün bir parçası gibi hissetmiş.
Ertesi sabah, Elif, kahvehaneye gitmiş ve Hikmet Amca’ya yardım etmek istemiş. Hikmet Amca, Elif’in bu isteğine çok sevinmiş ve ona kahve yapmayı öğretmiş. Elif, kısa sürede kahve yapmayı öğrenmiş ve köylüler ona “Kahve Perisi” lakabını takmışlar.
Bir gün, köyde büyük bir şenlik düzenlenmiş. Köylüler, Hikmet Amca ve Elif’in hazırladığı kahveleri yudumlarken, köy meydanında dans edip şarkılar söylemişler. Şenlik sırasında, köye bir gezgin gelmiş. Adı Mehmet’miş. Mehmet, köyün neşeli havasından çok etkilenmiş ve şenliğe katılmak istemiş. Elif, Mehmet’e bir fincan kahve ikram etmiş ve onu köylülerle tanıştırmış.
Mehmet, köyde kaldığı süre boyunca Elif’le çok iyi arkadaş olmuş. Onlar birlikte kahve yapmayı, köylülerle sohbet etmeyi ve köyün güzelliklerini keşfetmeyi çok sevmişler. Mehmet, köyden ayrılmadan önce Elif’e bir söz vermiş: “Her yıl bu köye geleceğim ve birlikte kahve içip sohbet edeceğiz.”
Yıllar geçmiş, Mehmet her yıl sözünü tutmuş ve köye gelmiş. Elif ve Mehmet’in dostluğu, köydeki herkes tarafından bilinen ve takdir edilen bir dostluk olmuş. Hikmet Amca da bu dostluğu görmekten çok mutluymuş ve her seferinde onlara kahve hazırlarken gülümseyerek izler olmuş.
Ve böylece, kahvenin sıcaklığı ve dostluğun gücü, köydeki herkesin kalbine işlemiş. Hikmet Amca, Kerem, Elif ve Mehmet’in dostlukları, kahvenin hatırı kadar uzun ve derin olmuş. Onların hikayesi, nesiller boyu anlatılmış ve kahvenin, insanları bir araya getiren sihirli bir güce sahip olduğu her zaman hatırlanmış.
Bu masal, kahvenin sadece uykusuzluk için değil, aynı zamanda dostluk ve mutluluk için de içildiğini öğreten bir hikaye olarak kalmış. Ve herkes, bir fincan kahvenin, 40 yıl sürecek bir dostluğun başlangıcı olabileceğine inanmış.
Ve Kahvenin 40 Yıl Hatırı Masalı burada sona ermiş, ama kahvenin hatırı hiç bitmemiş.
Kahvenin 40 Yıl Hatırı Masalı gibi masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.