Keloğlan Futbol Oynuyor Masalı: Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pırıl pırıl bir köyde Keloğlan yaşarmış. Keloğlan, neşeli ve zeki bir çocukmuş. En büyük tutkusu ise futbol oynamakmış. Her gün köy meydanında, arkadaşlarıyla top peşinde koşar, kahkahalar atarmış.
Bir gün köylerine, dünyaca ünlü bir futbolcu gelmiş. Adı Altın Ayak’mış. Altın Ayak, Keloğlan’ın yeteneğini görmüş ve ona büyük bir turnuvada oynaması için davetiye vermiş. Keloğlan bu teklifi büyük bir heyecanla kabul etmiş.
Turnuva günü gelip çatmış. Keloğlan, yeni dostlarıyla birlikte sahaya çıkmış. Maç başlamış ve Keloğlan topu ayağına alır almaz sihirli hareketler yapmaya başlamış. O, topu öyle bir sevdirmiş ki, top da onun en yakın arkadaşı olmuş. Keloğlan’ın takımı gol üstüne gol atmış ve maçı kazanmış.
Maç sonunda Altın Ayak, Keloğlan’ın omzuna elini koyarak, “Senin gibi bir yıldızı aramızda görmek harika,” demiş. Keloğlan ise gülümseyerek, “Futbol sadece kazanmak için değil, dostluk ve eğlence için oynanır,” demiş.
Ve böylece Keloğlan, futbolun sadece bir oyun olmadığını, insanları bir araya getiren, dostluk ve mutluluk veren bir sanat olduğunu herkese göstermiş. O günden sonra Keloğlan, köyün en sevilen futbolcusu olarak anılmış ve herkes onun futbol oynadığı günleri iple çekermiş.
Bir başka gün, Keloğlan sabah uyandığında köy meydanında büyük bir kalabalık görmüş. Herkes heyecan içinde konuşuyormuş. Meğer köylerinde büyük bir karnaval olacakmış. Karnavalda çeşitli oyunlar, yarışmalar ve gösteriler düzenlenecekmiş. Keloğlan, bu habere çok sevinmiş ve hemen arkadaşlarıyla karnavala gitmiş.
Karnavala gittiklerinde her yer renkli balonlar, ışıklar ve birbirinden eğlenceli stantlarla doluymuş. Keloğlan ve arkadaşları, önce pamuk şeker almış ve ardından çeşitli oyunlarda yarışmaya başlamışlar. Birbirinden zorlu parkurlardan geçmişler, komik palyaçoların gösterilerini izlemişler.
Derken Keloğlan, bir futbol yetenek yarışması duyurusu görmüş. Yarışmaya katılmak için hemen kayıt olmuş. Yarışma başlamış ve Keloğlan, topu ayağına aldığında yine sihirli hareketler yapmaya başlamış. Topla harikalar yaratmış ve seyirciler onu büyük bir coşkuyla alkışlamış.
Yarışmanın sonunda jüri üyeleri, Keloğlan’ı birinci seçmiş. Ona büyük bir kupa ve bir kutu dolusu şeker hediye etmişler. Keloğlan, kupayı alırken çok mutluymuş ama daha da mutlu olduğu bir şey varmış: O gün, yeni arkadaşlar edinmiş ve onlarla birlikte eğlenceli anılar biriktirmiş.
Karnaval sona erdiğinde Keloğlan, arkadaşlarına dönerek, “Bugün sadece yarışmadık, aynı zamanda çok eğlendik ve dostluklar kurduk,” demiş. Herkes bu söze katılmış ve hep birlikte köy meydanında top oynamaya devam etmişler.
Bir başka gün, Keloğlan sabah erkenden uyanmış ve ormana gitmeye karar vermiş. Yanına sepetini almış ve annesine, “Anneciğim, ben ormanda biraz dolaşıp döneceğim,” demiş. Annesi de ona dikkatli olmasını söylemiş ve Keloğlan yola koyulmuş.
Keloğlan ormanda dolaşırken, birden karşısına kocaman bir ayı çıkmış. Ayı, Keloğlan’ı görünce korkmuş ve kaçmaya başlamış. Keloğlan, ayının neden korktuğunu merak etmiş ve peşinden gitmiş. Bir süre sonra ayı, bir ağacın arkasına saklanmış. Keloğlan, ayıya yaklaşarak, “Merhaba, neden korktun?” diye sormuş.
Ayı, “Benim adım Ayıcık. Ormanda bir hırsız var ve tüm yiyeceklerimizi çalıyor. Hepimiz aç kalıyoruz,” demiş. Keloğlan, Ayıcık’a yardım etmeye karar vermiş ve hırsızı bulmak için birlikte ormanı dolaşmaya başlamışlar.
Bir süre sonra, büyük bir mağaranın önüne gelmişler. İçeriden hırlama sesleri geliyormuş. Keloğlan ve Ayıcık, sessizce mağaraya girmişler ve karşılarında devasa bir kurt görmüşler. Kurt, ormanın yiyeceklerini çalan hırsızmış.
Keloğlan, cesurca kurdun karşısına çıkarak, “Neden bu kadar açgözlüsün? Ormandaki diğer hayvanların da yiyeceğe ihtiyacı var,” demiş. Kurt, önce kızmış ama sonra Keloğlan’ın cesaretine hayran kalmış ve ona hak vermiş. “Haklısın Keloğlan, bencil davrandım. Bundan sonra yiyecekleri paylaşacağım,” demiş.
Kurt, Keloğlan ve Ayıcık ile birlikte ormana dönmüş ve tüm hayvanlara yiyecek dağıtmış. Ormandaki hayvanlar çok mutlu olmuş ve Keloğlan’a teşekkür etmişler. Ayıcık, Keloğlan’a sarılarak, “Sen gerçek bir dostsun, teşekkür ederim,” demiş.
Keloğlan, mutlu bir şekilde köyüne dönmüş ve annesine ormandaki macerasını anlatmış. Annesi, onunla gurur duymuş ve Keloğlan’ı kocaman öpmüş.
Ve böylece Keloğlan, futbolun ve dostluğun gücünü herkese anlatmış. O günden sonra her yıl düzenlenen karnavalda, Keloğlan ve arkadaşları yine bir araya gelir, hem yarışır hem de doyasıya eğlenirlermiş. Keloğlan, cesareti ve dostluğu sayesinde ormandaki hayvanların da kahramanı olmuş.
Ve Keloğlan Futbol Oynuyor masalımız burada bitmiş ama Keloğlan’ın maceraları hiç bitmemiş. Her yeni gün, yeni bir macera, yeni bir dostluk demekmiş. Keloğlan, hep çocuklara hayaller kurmayı ve mutlu olmayı öğretmiş.
Gökten üç elma düşmüş, biri anlatanın, biri dinleyenin, biri de tüm çocukların başına…
Keloğlan Futbol Oynuyor masalı gibi masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.