Kırmızı Yastık Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar uzak diyarların en kuytu köşesinde, muhteşem bir krallığın hüküm sürdüğü büyülü bir ülke varmış. Bu krallığın adı Kırmızı Yastık Krallığı’ymış. Bu krallığın en gözde hazinelerinden biri, adıyla anılan Kırmızı Yastık’ın sırrıymış. Kırmızı Yastık, tamamen saf kırmızı ipekten, incilerle işlenmiş büyülü bir yastıkmış.
Krallığın kralı ve kraliçesi, küçük prensesleri Mina’ya bu yastığı doğum gününde hediye etmişler. Mina, sevinçle yastığı alıp onun üzerine yaslandığında, birdenbire uykuya dalmış ve hayatının en garip rüyasını görmüş.
Rüyasında, bir ormanın derinliklerinde yürüyormuş. Kocaman ağaçların gölgesinde, nehirlerin melodiyle akıp gittiği bir yerdeymiş. Birden karşısına çıkan bir tavşan, Mina’nın, kendisini takip etmesini istemiş. Tavşanı takip eden Mina, büyülü bir kütüphaneye varmış. Kitapların arasında kaybolurken, karşısına bir peri çıkmış.
Peri, Mina’ya Kırmızı Yastık’ın büyülü gücünden bahsetmiş. Bu yastıkla istediği her yere seyahat edebileceğini, hayallerindeki yerleri ziyaret edebileceğini söylemiş. Ama yastığı sadece saf bir kalbi olanların kullanabileceğini de eklemiş.
Mina uyanınca, hala rüyasındaki periyle sohbet etmiş gibi hissetmiş. Kırmızı Yastık’ın gerçekten de büyülü olduğuna inanmış ve onu daha yakından keşfetmeye karar vermiş.
Bir gün, sarayın bahçesinde, Kırmızı Yastık’ı yanına alarak gökyüzünü seyretmeye başlamış. Yastığın üzerine uzanıp gözlerini kapattığında, bir anda uçmaya başlamışlar. Bulutların üzerinde süzülürken, Mina, yeryüzündeki en güzel manzaraları görmüş.
Kırmızı Yastık, Mina’nın kalbi ne kadar saf olursa, ona o kadar çok güç verecekmiş. Onunla birlikte geçirdiği her an, Mina’nın iyiliği için bir adım daha atmış, onun hayal gücünü ve merakını beslemiş.
Bir gün, krallığın dışında, kötü bir büyücü olan Kara Cadı, Kırmızı Yastık’ın gücünü ele geçirmeye karar vermiş. Cadı, sihirli gücünü kullanarak Mina’nın rüyalarına sızıp, onun kalbini kıskançlık ve hırs ile doldurmuş.
Mina, artık Kırmızı Yastık’ı sadece kendi çıkarları için kullanmaya başlamış. Onunla zenginlik arayışına girmiş, başka krallıkları ele geçirmek için planlar yapmış. Fakat ne yazık ki, saf kalbi kirlenmiş, Kırmızı Yastık’ın gücünü kötüye kullanmış.
Bir gece, Mina yine Kırmızı Yastık’ın üzerine uzanmış, ancak bu sefer yıldızlar kaymamış, bulutlar onu alıp götürmemiş. Uyuduğunda, rüyasında yine peri belirmiş, ama bu sefer yüzü kara, kanatları çürümüş bir periymiş.
Peri, Mina’yı uyardığı ve ona hatırlattığı için çok üzgün olduğunu söylemiş. Mina’nın kalbinin kirlendiğini ve Kırmızı Yastık’ı kötü amaçlar için kullandığını söylemiş. Ama hala umut varmış. Eğer Mina, kalbini tekrar saf ve temiz yapabilirse, Kırmızı Yastık’ın büyüsü ona geri dönebilirmiş.
Uyanınca, Mina çok üzgünmüş. Ne yapacağını bilemez bir halde, Kırmızı Yastık’ın yanında ağlamış. Fakat gözyaşları, onun kalbini yıkamış, onu yeniden saf ve temiz yapmış.
Artık Mina, Kırmızı Yastık’ı sadece kendi iyiliği ve sevdiklerinin iyiliği için kullanmış. Krallığına hizmet etmiş, insanların hayatlarını daha iyi yapmış, kötülüğe karşı savaşmış.
Bir gün, Mina yine Kırmızı Yastık’ı yanına almış ve gökyüzünü seyrederken, yastığın üzerine uzanıp gözlerini kapatmış. Yine bir rüya görmeye başlamış. Bu sefer, kendini bir deniz kenarında bulmuş. Dalga sesleriyle uyanmış ve denizin büyüleyici güzelliği karşısında büyülenmiş.
O sırada, denizin ortasından bir yunus çıkmış ve Mina’ya yaklaşarak ona bir görev vermiş. “Prenses Mina,” demiş yunus, “denizin derinliklerinde kaybolan inciyi bulmalısın. Bu inci, deniz halkının en değerli hazinesidir ve onu geri getirebilirsen, deniz krallığını büyük bir tehlikeden kurtarmış olursun.”
Mina, yunusun sözlerini dinlemiş ve hemen yola koyulmuş. Kırmızı Yastık’ın yardımıyla su altında nefes alabilmiş ve derinliklere doğru yol almış. Renkli balıklar, mercanlar ve deniz bitkileri arasında ilerlerken, sonunda büyük bir mağaraya ulaşmış.
Mağaranın içinde, kara bir deniz yılanı uyuyormuş ve inciyi başının altında saklıyormuş. Mina, sessizce yılanın yanına yaklaşmış ve incinin parıltısını fark etmiş. Ancak tam inciyi alacakken, yılan uyanmış ve Mina’ya doğru hırlamış.
Mina, sakin kalmış ve yastığına sarılmış. “Kırmızı Yastık, bana yardım et,” diye fısıldamış. Yastık, parlamış ve yılanın üzerine büyülü bir ışık saçmış. Yılan, ışığın etkisiyle sakinleşmiş ve Mina’nın inciyi almasına izin vermiş.
İnciyi alan Mina, yunusa geri dönmüş ve inciyi ona vermiş. Yunus, mutlulukla gülümsemiş ve Mina’ya teşekkür etmiş. “Senin cesaretin ve iyiliğin sayesinde, deniz krallığı kurtuldu,” demiş.
Mina, yastığın üzerine tekrar uzanmış ve kendini bir anda krallığında bulmuş. Uyanmış ve yaşadığı macerayı düşünmüş. Kırmızı Yastık, ona yine yardım etmiş ve ona cesaretini hatırlatmış.
Mina, bu maceradan sonra daha da güçlenmiş ve kalbinin saflığını korumanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış. Krallığında daha çok iyilik yapmış, daha çok insana yardım etmiş.
Ve böylece, Kırmızı Yastık ve Prenses Mina, yeni maceralara atılmaya devam etmiş. Onların hikayeleri, nesiller boyunca anlatılmış ve her zaman kalplerde yaşamış.
Kırmızı Yastık Masalı burada bitmiş, ama Kırmızı Yastık Krallığı’nın maceraları hiç sona ermemiş. Bir başka gün, başka bir macerada buluşmak üzere, hoşça kalın!
Kırmızı Yastık Masalı gibi en güzel masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.