Külkedisi Masalı: Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarlarda büyük ve güzel bir krallık varmış. Bu krallıkta Külkedisi adında, iyi kalpli ve güzel bir kız yaşarmış. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, babasıyla birlikte yaşamış. Babası, Külkedisi’ne hem anne hem de baba olmaya çalışmış ve ona büyük bir sevgi ve şefkatle bakmış.
Ancak bir gün, babası hastalanmış ve vefat etmiş. Külkedisi yalnız kalmış ve üvey annesi ile iki üvey kız kardeşiyle yaşamak zorunda kalmış. Üvey annesi ve kız kardeşleri ona hiç iyi davranmazmış, sürekli ev işlerini yaptırırlarmış.
Külkedisi sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar çalışırmış, ama yine de gülümsemeyi ve umut etmeyi hiç bırakmazmış. O, kalbindeki iyilik ve güzellik sayesinde her türlü zorluğa karşı dayanıklıymış.
Bir gün, krallığın prensi, tüm genç kızların davetli olduğu büyük bir balo düzenleyeceğini ilan etmiş. Üvey annesi ve kız kardeşleri baloya gitmek için büyük bir heyecanla hazırlıklara başlamışlar.
Külkedisi de baloya gitmek istemiş ama üvey annesi ona izin vermemiş. “Sen bir hizmetçisin, baloda ne işin var?” diyerek onu azarlamışlar ve ona daha fazla iş yüklemişler.
Külkedisi çok üzülmüş ve bahçeye çıkarak ağlamaya başlamış. Tam o sırada, sihirli bir ışık belirmiş ve bir peri ortaya çıkmış. Peri, Külkedisi’nin gözyaşlarını silmiş ve ona yardım edeceğini söylemiş. “Senin gibi güzel kalpli bir kızın baloya gitmesi gerekiyor,” demiş peri.
Peri, sihirli asasını sallayarak Külkedisi’ne muhteşem bir elbise, camdan ayakkabılar ve altın bir saç tokası vermiş. Balkabağını sihirli bir arabaya, fareleri atlara ve köpeği arabacıya dönüştürmüş. “Gece yarısı sihir bozulacak, bu yüzden gece yarısından önce eve dönmelisin,” demiş peri.
Külkedisi, peri annesine teşekkür ederek baloya gitmek üzere yola çıkmış. Saraya vardığında herkes onun güzelliğine hayran kalmış. Prens, Külkedisi’ni gördüğünde onunla dans etmek istemiş ve bütün gece beraber dans etmişler. Prens, Külkedisi’nin zarafeti ve nezaketi karşısında büyülenmiş.
Gece yarısı yaklaşırken Külkedisi hemen saraydan ayrılmış. Koşarken bir ayakkabısını düşürmüş ama durup alamamış.
Prens, Külkedisi’nin kim olduğunu öğrenmek için krallıkta onu aramaya başlamış. Düşen ayakkabıyı tüm genç kızlara denetmiş ama kimsenin ayağına uymamış. Sonunda Külkedisi’nin evine gelmiş. Üvey annesi ve kız kardeşleri ayakkabıyı denemiş ama onlara da uymamış.
Prens, Külkedisi’ni fark edince ona da ayakkabıyı denemesini istemiş. Ayakkabı tam Külkedisi’nin ayağına göreymiş. Prens, Külkedisi’nin baloda dans ettiği güzel kız olduğunu anlamış ve ona evlenme teklif etmiş. Külkedisi, prense evet demiş ve büyük bir düğünle evlenmişler.
Külkedisi ve prens, evlendikten sonra büyük bir şatoda mutlu bir yaşam sürmüşler. Üvey anne ve kız kardeşleri de Külkedisi’nden özür dilemişler ve Külkedisi onları affetmiş. Onlarla barış içinde yaşamaya devam etmişler. Külkedisi, prensle birlikte krallıklarına adil ve sevgi dolu bir şekilde hükmetmişler ve halkın sevgisini kazanmışlar.
Külkedisi ve prens, bir gün krallıklarındaki fakir halka yardım etmeye karar vermişler. Şatolarının kapılarını açmışlar ve ihtiyacı olan herkese yiyecek ve giyecek dağıtmışlar. Külkedisi, çocuklara hikayeler anlatır ve onlarla oyunlar oynarmış. Halk, Külkedisi ve prensin bu iyiliklerinden dolayı çok mutluymuş ve onlara minnettar kalmış.
Bu arada, Külkedisi’nin üvey anne ve kız kardeşleri de değişmişler. Onlar da Külkedisi’nin affediciliği ve sevgisi sayesinde iyi insanlar olmuşlar. Külkedisi’nin yardımıyla, kendi yollarını bulmuşlar ve hayata tutunmuşlar. Üvey annesi, artık Külkedisi’ne kötü davranmıyor, aksine ona saygı gösteriyor ve sevgiyle yaklaşıyormuş.
Bir gün, Külkedisi ve prensin bir kız çocukları olmuş. Küçük prenses, annesi Külkedisi gibi güzel ve iyi kalpliymiş. Külkedisi, kızına da aynı sevgiyi ve iyiliği öğretmiş. Küçük prenses, krallığın en sevilen çocuklarından biri olmuş ve herkes onu çok sevmiş.
Küçük prenses, zamanla büyümüş ve annesi Külkedisi’nin izinden giderek, aynı iyilik ve sevgi dolu kalple büyümüş. Külkedisi, küçük prensesin eğitimine büyük önem vermiş. Ona sevgi, saygı ve adaletin ne kadar önemli olduğunu öğretmiş.
Küçük prenses, bahçelerde oynar, çiçeklerle ilgilenir ve hayvanlarla vakit geçirirmiş. Annesi gibi, o da insanlara yardım etmeyi severmiş. Krallıkta düzenlenen şenliklerde çocuklarla oynar, onlara hikayeler anlatırmış. Herkes, küçük prensesin bu nezaket ve iyilik dolu tavırlarından dolayı onu çok severmiş.
Bir gün küçük prenses, annesi Külkedisi ile birlikte krallığın fakir mahallerine giderek, ihtiyacı olan insanlara yardım etmeye başlamış. Bu, küçük prensesin büyüdükçe daha da sorumluluk sahibi bir birey olmasına yardımcı olmuş. Prenses, insanlara yardım etmenin ve onları mutlu etmenin ne kadar önemli olduğunu anlamış.
Zamanla, küçük prenses büyüyüp genç bir kız olduğunda, annesi ve babası gibi, krallığa adil ve sevgi dolu bir şekilde hükmetmeye başlamış. Halk, genç prensesin annesi gibi iyi kalpli ve adil bir lider olduğunu görmüş ve ona büyük bir sevgi ve saygı duymuş.
Külkedisi Masalı burada bitmiş ama Külkedisi ve prens, çocuklarıyla birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüşler. Külkedisi, kızının büyüdüğünü ve kendi yolunda ilerlediğini görmekten çok mutluymuş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Külkedisi Masalı (Sindirella) masalına benzeyen “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Masalını” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
[…] Masalına benzeyen “Külkedisi Masalı (Sindirella)” okumak için bağlantıya […]
[…] Güzel Masalına benzeyen “Külkedisi Masalımızı” okumak için bağlantıya […]