Minik Tavşan Cino Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar yeşil çimenlerin, rengarenk çiçeklerin ve yemyeşil ağaçların olduğu bir ormanda Minik Tavşan Cino yaşarmış. Cino, diğer tavşanlardan farklıymış; beyaz tüylü, minik kulaklı ve kocaman gözleri olan sevimli bir tavşanmış. Onun en büyük hayali, macera dolu dünyayı keşfetmekmiş.
Bir gün, Cino annesiyle birlikte ormanda dolaşırken, ilginç bir ses duymuş. Ses, onun içindeki merak duygusunu uyandırmış. Cino, sesin geldiği yöne doğru hızla koşmaya başlamış. Ne olduğunu görmek için yemyeşil yapraklar arasından sıyrılıp ilerlemiş. Ormanın derinliklerine doğru gittiğinde, karşısına büyülü bir gölet çıkmış.
Gölette yüzen masalsı güzellikte bir ördek yavrusu varmış. Ördek yavrusu, Minik Tavşan Cino’yu görünce sevinçle çırpınıp, “Merhaba, ben Pıtırcık. Sen kimsin?” demiş.
Cino, heyecanla cevap vermiş: “Merhaba, ben Minik Tavşan Cino. Seni burada ilk defa gördüm. Nereden geliyorsun?”
Pıtırcık, Cino’ya yaşadığı maceralı dünyadan bahsetmeye başlamış. Ona, büyülü göletin derinliklerinde masal diyarının yer aldığını anlatmış. “Ancak bu diyara ulaşmanın gizemli bir yolunu bilmen gerekiyor” demiş.
Cino çok heyecanlanmış ve Pıtırcık’a nasıl oraya gidebileceğini sormuş. Pıtırcık, “Birlikte gördüğümüz minik mavi kelebekleri takip edeceğiz. Onlar bizi doğru yola götürecek.” demiş.
İkisi birlikte uzun bir yolculuğa çıkmış. Yemyeşil ormanın içinden geçerken, minik mavi kelebekler onlara öncülük etmiş. Ve sonunda, masal diyarının girişine ulaşmışlar.
Masal diyarı, büyülü bir yermiş. İnsanlar, hayvanlar ve fantastik yaratıklar bir arada yaşıyormuş. Her köşede bir sürpriz varmış. Rengarenk çiçeklerle birlikte, peri tozunun uçuştuğu havalarda dans eden peri kızları görmek mümkünmüş.
Cino ve Pıtırcık, masal diyarında arkadaş edinmişler ve birçok macera yaşamışlar. Bir gün masal diyarında gezerken, ormanda kaybolmuş küçük bir tavşanla karşılaşmışlar. Tavşan, adı Şapkacık olan bir sihirbazın yanlışlıkla küçülttüğü bir prensesmiş.
Cino ve Pıtırcık, Şapkacık’ın büyülü şapkasını ele geçirerek prensesi geri normal boyutuna getirmek için bir plan yapmışlar. Minik tavşanın hızlı zekası ve ördek yavrusunun cesaretiyle, Şapkacık’ın labirentlerle dolu kalesine gizlice sızmışlar.
Kalede birçok tehlike varmış ancak Cino ve Pıtırcık birlikte çalışarak önlerine gelen her engeli kolaylıkla aşmışlar. Sonunda, Şapkacık’ın odasına ulaşmışlar ve büyülü şapkasını ele geçirmişler. Prensese dokundukları anda, büyülü bir ışık yayılıp onu normal büyüklüğüne döndürmüş. Prenses, Cino ve Pıtırcık’a teşekkür etmiş. Onlar da prensesin kurtarılmasına yardım ettikleri için çok mutlu olmuşlar. Masal diyarındaki herkes, Cino ve Pıtırcık’ın cesaretini ve dostluğunu övgüyle anlatmaya başlamış.
Cino ve Pıtırcık, bu güzel maceralarının sonunda masal diyarından ayrılmak zorunda olduklarını biliyorlarmış. Ancak, yeni dostlarıyla vedalaşırken kalplerinde unutulmaz anılar bırakan bu yerden ayrılmak onları üzmüş.
Minik Tavşan Cino ve Pıtırcık’ın yollarını ayrılacakları zaman gelmiş. İkisi de gözlerinin içine bakarak birbirlerine “Sen benim en iyi dostumsun” demiş. Bu sözler gerçekten kalplerinden gelen, sonsuz bir dostluğun ifadesiymiş.
Bir başka güzel günde, Minik Tavşan Cino güneşli bir sabaha uyanmış. O gün, Pıtırcık ile buluşup yeni bir maceraya atılmak istiyormuş. Hemen göletin yolunu tutmuş ve Pıtırcık’ı beklemeye başlamış. Çok geçmeden, Pıtırcık neşeyle yüzerken Cino’yu görmüş ve yanına gelmiş.
“Bugün ne yapalım?” diye sormuş Pıtırcık. Cino, “Yeni bir macera yaşayalım. Ormanın derinliklerinde ne var merak ediyorum” demiş. Pıtırcık da bu fikri çok sevmiş ve birlikte ormanın içlerine doğru yolculuğa çıkmışlar.
Ormanda ilerlerken, karşılarına büyük ve görkemli bir ağaç çıkmış. Ağacın dallarında rengarenk kuşlar ötüyormuş. Kuşlardan biri, adı Lila olan parlak tüyleriyle dikkat çeken bir papağanmış. Cino ve Pıtırcık’ı görünce, “Merhaba küçük dostlar! Ben Lila. Burada ne arıyorsunuz?” diye sormuş.
Cino heyecanla, “Merhaba Lila! Biz yeni maceralar keşfetmek istiyoruz. Ormanda ilginç bir yer biliyor musun?” demiş. Lila, gülümseyerek, “Evet, biliyorum. Bu ormanda büyülü bir mağara var. İçinde gizemli kristaller bulunur. Eğer o mağarayı bulursanız, kristallerin ışığıyla dilekleriniz gerçekleşebilir” demiş.
Cino ve Pıtırcık bu duyduklarına çok sevinmiş. Lila, onlara mağaranın yerini tarif etmiş ve iyi şanslar dilemiş. İki arkadaş, mağarayı bulmak için yola koyulmuşlar. Ormanın derinliklerinde ilerlerken, karşılarına zorlu engeller çıkmış. Yüksek çalıları aşmışlar, derin dereleri geçmişler ve sonunda mağaranın girişine ulaşmışlar.
Mağaranın içi karanlık ve serinmiş. Ancak, içeri girdiklerinde kristallerin parıltısı mağarayı aydınlatmış. Her kristal, gökkuşağının renklerinde ışıldıyormuş. Cino ve Pıtırcık, büyülenmiş gibi kristallere bakmışlar. Pıtırcık, “Bir dilek tutmalıyız!” demiş.
Cino, “Ben tüm orman hayvanlarının hep mutlu olmasını diliyorum” demiş. Pıtırcık ise, “Ben de her zaman Cino ile maceralar yaşamayı diliyorum” demiş. Kristaller, dileklerini duymuş gibi daha da parlak ışıldamış.
Mağaradan çıkarken, kalplerinde mutluluk ve umut doluymuş. Geri dönerken, yol boyunca karşılaştıkları hayvanlar onlara gülümsemiş. Dileklerinin gerçekleştiğini hissetmişler.
Cino ve Pıtırcık, ormanın güzel kokularıyla dolu yolunda geri dönerken, yeni maceralar için birbirlerine söz vermişler. Her gün yeni bir şeyler keşfetmek ve dostluklarını pekiştirmek için daha fazla maceraya atılmaya karar vermişler.
Ve böylece, Minik Tavşan Cino ve Ördek Yavrusu Pıtırcık, ormanın en cesur ve en meraklı iki dostu olarak her gün yeni maceralar yaşamaya devam etmişler.
Onların hikayeleri, ormanda yaşayan diğer hayvanlar arasında dilden dile anlatılmış. Ormanın her köşesinde Cino ve Pıtırcık’ın cesaretini ve dostluğunu anlatan masallar duyulmuş. Ve Minik Tavşan Cino masalı burada bitmiş.
Minik Tavşan Cino masalı gibi uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.