Minik Tavşan ile Tatlı Civciv Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, yeşilliklerle dolu bir ormanda Minik Tavşan ile Tatlı Civciv yaşarmış. Bu iki sevimli arkadaş, her gün ormanın içinde keşifler yapar, yeni yerler keşfeder ve birbirinden eğlenceli oyunlar oynarlarmış.
Minik Tavşan, beyaz ve yumuşacık tüyleriyle oldukça hızlıymış. Ormanın içinde hoplaya zıplaya dolaşır, her yere anında ulaşırmış. Tatlı Civciv ise sarı ve tüylüymüş, minicik gagasıyla sürekli bir şeyler kıpır kıpır konuşurmuş. Civciv, uçmak için kanatlarını çırpmayı öğrenmeye çalışıyormuş ama henüz başarılı olamıyormuş. Yine de arkadaşının yanında olduğu sürece her şeyin üstesinden gelebileceğine inanıyormuş.
Bir gün, Minik Tavşan ve Tatlı Civciv ormanda yeni bir oyun oynamaya karar vermişler. Tavşan, Civciv’e dönüp, “Bugün yeni bir yer keşfedelim mi, Civciv?” demiş. Civciv heyecanla cevap vermiş: “Harika olur, Tavşan! Hadi hemen başlayalım!”
İki arkadaş yola koyulmuş. Yolda büyük ağaçlarla karşılaşmışlar, rengarenk çiçekler görmüşler ve hatta küçük bir dere kenarında su içen geyikleri izlemişler. Ormanda ilerledikçe, Tavşan ve Civciv birbirlerine en sevdikleri hikayeleri anlatmışlar, tatlı şarkılar söylemişler. Aralarındaki dostluk her geçen dakika daha da güçlenmiş.
Ormanın derinliklerinde, hiç bilmedikleri bir yere ulaşmışlar. Burada büyük bir mağara varmış. Tavşan, Civciv’e dönerek, “Ne dersin, Civciv? Bu mağarayı keşfedelim mi?” demiş. Civciv biraz korkmuş ama Tavşan’ın yanında olduğunu bilmek onu cesaretlendirmiş. “Tabii ki, Tavşan. Seninle her yeri keşfetmek isterim,” demiş.
İki arkadaş mağaraya girmişler. İçerisi loşmuş ama Minik Tavşan’ın keskin gözleri sayesinde yollarını bulmuşlar. Bir süre ilerledikten sonra, mağaranın içinde parlayan bir ışık görmüşler. Işığa doğru ilerledikçe, ormanın küçük peri dostlarıyla karşılaşmışlar. Bu periler, Minik Tavşan ve Tatlı Civciv’in dostluğunu duymuşlar ve onlara sürpriz hazırlamak istemişler.
Peri Kraliçesi, Minik Tavşan ve Tatlı Civciv’e yaklaşmış ve demiş ki: “Sevgili arkadaşlar, ormanda gösterdiğiniz sevgi ve dostluk için size bir ödül vermek istiyoruz. Bu ışık, dilek ışığıdır. İkiniz bir dilek tutun ve bu ışığa dokunun. Dileğiniz gerçek olacak.”
Minik Tavşan ve Tatlı Civciv heyecanla birbirlerine bakmışlar. Tavşan, “Benim dileğim, Civciv’in kanatlarıyla uçabilmesi,” demiş. Civciv ise, “Benim dileğim de Tavşan’ın daha da hızlı olabilmesi,” demiş. İkisi birlikte ışığa dokunmuşlar ve dileklerini dilemişler.
Bir anda, Civciv’in kanatları parlamaya başlamış ve Civciv havalanmış! Uçabildiğine inanamamış ama çok mutlu olmuş. Tavşan ise daha da hızlanmış, adeta rüzgar gibi ormanın içinde koşturuyormuş. İkisi de birbirlerine sarılıp sevinç içinde bağırmışlar: “Dostluğumuz her şeyden güçlü!”
Böylece Minik Tavşan ve Tatlı Civciv, ormanın en hızlı ve en cesur ikilisi olmuşlar. Her gün birlikte yeni maceralara atılmışlar, dostluklarının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamışlar.
Bir sabah Minik Tavşan, ormandaki yuvasından çıkmış ve Tatlı Civciv’i görmek için sabırsızlanıyormuş. Tatlı Civciv’in yanına vardığında Civciv heyecanla “Tavşan, bugün göletteki nilüfer çiçeklerini görmeye gidelim mi?” demiş. Tavşan, “Harika bir fikir! Hadi hemen gidelim,” demiş.
İki arkadaş gölete doğru yola koyulmuş. Yolda, tatlı bir rüzgar yüzlerini okşarken, kuşların cıvıltıları eşliğinde şarkılar söylemişler. Gölete vardıklarında, suyun üstünde yüzen büyük ve güzel nilüfer çiçeklerini görmüşler. Civciv, “Ne kadar da güzeller, değil mi Tavşan?” demiş.
Tam o sırada, göletin kenarında yardım isteyen bir ses duymuşlar. Küçük bir kurbağa, nilüfer yapraklarının arasında sıkışmış kalmış ve çıkamıyormuş. Tavşan ve Civciv hemen kurbağanın yanına gitmişler. Tavşan, “Merak etme küçük kurbağa, biz seni kurtaracağız,” demiş.
Tatlı Civciv, uçmayı öğrendiği için kurbağaya daha yakın olan nilüfer yaprağına uçmuş. Kanatlarıyla yaprağı biraz kaldırarak kurbağanın altından çıkmasına yardımcı olmuş. Kurbağa, Civciv’in yardımıyla yaprağın altından kurtulmuş ve suya atlamış. Tavşan, “Aferin Civciv, harika iş çıkardın,” demiş.
Küçük kurbağa, “Çok teşekkür ederim dostlar. Eğer siz olmasaydınız burada sıkışıp kalacaktım. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum,” demiş. Tavşan ve Civciv, “Dostluk böyle bir şey, birbirimize yardım etmekten mutlu oluruz,” demişler.
Kurbağa, onlara minnettarlığını göstermek için göletin en güzel nilüfer çiçeğini koparıp hediye etmiş. Tavşan ve Civciv, kurbağanın bu nazik jestine çok sevinmişler. “Bu çiçeği hatıra olarak saklayacağız,” demişler.
Günün sonunda, gölete yansıyan güneşin batışını izlerken Tavşan ve Civciv, “Dostluğumuz sayesinde ne güzel bir gün geçirdik,” diye düşünmüşler. Göletin kenarında oturup yıldızlar çıkana kadar sohbet etmişler. O gece, Minik Tavşan ve Tatlı Civciv dostluğun en büyük hazine olduğunu bir kez daha anlamışlar.
Gökten üç elma düşmüş; biri masalı yazanın, biri masalı anlatanın, diğeri de masalı dinleyenin başına. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Minik Tavşan ile Tatlı Civciv masalımız burada bitmiş, ama Minik Tavşan ile Tatlı Civciv’in dostluğu sonsuza dek sürmüş. Ve onlar, her zaman birlikte olmanın ne kadar güzel olduğunu hatırlamışlar.
Minik Tavşan ile Tatlı Civciv Masalına benzeyen “Melek ve Can’ın Dostluk Macerası Masalını” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
1 Yorum
Pingback: Sincap ile Kunduz Masalı - Masal Oku