Mutlu Çocuklar Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar uzak diyarların en güzel köşesinde, sevgi dolu bir kasaba varmış. Bu kasaba, Masal Köyü olarak biliniyormuş çünkü burada yaşayan insanlar, adeta bir masalın içindeymiş gibi mutlulukla yaşarlarmış.
Masal Köyü’nün en sevimli varlıkları, çocuklarıymış. Her gün, güneş doğmadan önce uyanır, masum gülüşleriyle tüm kasabayı aydınlatırlarmış. Bir gün, bu neşeli çocuklardan biri olan Ayşe, diğerleri gibi bahçede oynamak yerine garip bir şekilde hüzünlüymüş.
Ayşe, gözlerini yıldızlara dikmiş, bir yandan da iç geçiriyormuş. Onun mutsuzluğunu gören diğer çocuklar hemen yanına koşmuş ve onu teselli etmeye çalışmışlar. “Ne oldu Ayşe, neden üzgünsün?” diye sormuşlar. Ayşe, başını hafifçe sallayarak, “Arkadaşlarım, bugün rüyamda bir peri gördüm. O bana, mutluluğun sadece masal kahramanlarına ait olduğunu söyledi. Bu yüzden kendimi kötü hissediyorum, çünkü bir masal kahramanı değilim.” demiş.
Diğer çocuklar, Ayşe’nin sözlerine şaşkın şaşkın bakmışlar. Sonra hepsi bir araya gelip düşünmüşler. En sonunda, parlak bir fikirle dönmüşler ve Ayşe’ye, “Eğer bir masal kahramanı olmak istiyorsan, bir maceraya atılmalısın!” demişler.
Ayşe’nin yüzünde bir gülümseme belirmiş. Arkadaşlarının teklifini kabul etmiş ve birlikte heyecan dolu bir macera için yola çıkmışlar. İlk durakları, masal kitaplarının içindeki büyülü Orman Krallığı’ymış.
Orman Krallığı’na vardıklarında, onları sıcak bir karşılama bekliyormuş. Ormanın derinliklerinde yaşayan dost canlısı hayvanlar, çocuklara yardım etmek için bir araya gelmişler. Birlikte, kaybolmuş bir prensesi bulmak için yola çıkmışlar.
Macera boyunca, çocuklar birçok engelle karşılaşmışlar. Tehlikeli varlıklarla savaşmışlar, büyülü gizemlerin içine dalmışlar ve zorlu bulmacaları çözmüşler. Ancak, her zorlukta birlikte çalışmışlar ve birbirlerine destek olmuşlar.
Sonunda, kaybolmuş prensesi bulmuşlar ve onu sarayına geri götürmüşler. Prens, çocukların cesaretine ve yardımseverliğine minnettar kalmış. Onlara büyük bir ziyafet vermiş ve onları masal kahramanları ilan etmiş.
Ayşe ve diğer çocuklar, bu maceranın sonunda geri döndüklerinde, Masal Köyü halkı tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmışlar. Artık onlar da birer masal kahramanıymışlar.
Bir gün, yeni bir macera için yine sabahın erken saatlerinde uyanmışlar. Ayşe, “Dün gece rüyamda bir deniz gördüm. Deniz kenarında bir hazine sandığı vardı ve biz onu bulmaya çalışıyorduk,” demiş. Arkadaşları bu fikre bayılmışlar ve hemen hazırlıklara başlamışlar. Yanlarına biraz yiyecek ve su alarak yola çıkmışlar.
Yol boyunca, şarkılar söyleyip oyunlar oynayarak deniz kıyısına varmışlar. Deniz, masmavi sularıyla göz kamaştırıyormuş. Ayşe, “Rüyamda gördüğüm hazineyi bulmak için bir ipucu aramalıyız,” demiş. Çocuklar, deniz kenarında yürümeye başlamışlar ve bir süre sonra, bir kayanın üzerinde parlayan küçük bir şişe bulmuşlar. Şişenin içinde bir harita varmış.
Haritayı dikkatle incelemişler ve üzerinde işaretli bir nokta görmüşler. Bu nokta, denizin ortasındaki küçük bir adayı gösteriyormuş. Çocuklar, bir kayık yapmaya karar vermişler. Ormanın kenarından topladıkları dallarla ve buldukları iplerle kayıklarını yapmışlar. Hep birlikte kayığa binip kürek çekmeye başlamışlar.
Denizin ortasına vardıklarında, haritanın gösterdiği adayı bulmuşlar. Ada, yemyeşil ağaçlarla ve rengarenk çiçeklerle doluymuş. Çocuklar, adada yürümeye başlamışlar ve sonunda büyük bir ağacın altında gömülü bir sandık bulmuşlar. Sandığı açtıklarında, içinin parıl parıl parlayan altınlar ve değerli taşlarla dolu olduğunu görmüşler.
Ayşe, “Bu hazine Masal Köyü’ne ait olmalı. Onu köyümüze götürüp paylaşmalıyız,” demiş. Çocuklar, sandığı kayığa yükleyip köylerine geri dönmüşler. Köy halkı, çocukların getirdiği hazineyi görünce çok sevinmiş. Herkes, çocukların cesaretini ve paylaşma sevgisini övmüş.
Bir sabah, Ayşe ve arkadaşları, köy meydanında toplandıklarında yaşlı bilge Dede onlara yaklaşmış ve “Çocuklar, uzaklardaki Gökkuşağı Şelalesi’nin sihirli sularını getirebilir misiniz?” diye sormuş.
Çocuklar, bilge Dede’nin bu isteğini seve seve kabul etmişler. Yola çıktıklarında, yol boyunca türlü zorluklarla karşılaşmışlar ama her seferinde birlikte çalışarak üstesinden gelmişler. Ormanlardan, dağlardan geçmişler ve sonunda Gökkuşağı Şelalesi’ne ulaşmışlar.
Şelalenin sihirli sularını şişelere doldurup köylerine geri dönmüşler. Bilge Dede, çocukları büyük bir sevgiyle karşılamış ve onlara teşekkür etmiş. Bu sihirli sular, köydeki herkese mutluluk ve sağlık getirmiş. Masal Köyü, Ayşe ve arkadaşlarının kahramanlıklarıyla daha da güzelleşmiş ve herkes mutlu yaşamış.
Ve Mutlu Çocuklar masalı burada sona ermiş, mutlu çocuklar her gün yeni bir maceraya atılmaya devam etmişler. Gökyüzünde yıldızlar parladıkça, onların da kalpleri sevgiyle parlamış. Mutlu Mesut yaşamışlar.
Mutlu Çocuklar Masalı gibi çocuk masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.