Nasrettin Hoca ve Şeker Dağı Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar uzak diyarlarda, pamuk şeker rengindeki bir dağın eteklerinde, Şeker Diyarı adında bir ülke varmış. Bu ülkenin en ünlü ve sevimli karakteri ise Nasrettin Hoca’ymış. Nasrettin Hoca, kocaman bir gülümsemesi ve akıllı taktikleriyle herkesin sevgisini kazanan birisiymiş.
Şeker Diyarı, isminden de anlaşılacağı üzere, her türlü tatlı ve şekerin bolca bulunduğu bir cennet gibi bir yermiş. Fakat bir gün, Şeker Dağı’nın tepesindeki büyük ve parlak kristal, her gün olduğu gibi, dünyaya tatlı şeker yağdırmamaya başlamış. Bu durum, Şeker Diyarı halkını üzmüş ve endişelendirmiş.
Halk hemen, durumu çözmek için Nasrettin Hoca’ya başvurmuş. Nasrettin Hoca, genellikle esprili ve bilge kişiliğiyle bilinirmiş ama bu olay ciddi bir meseleymiş. “Merak etmeyin,” demiş halka, “Şeker Dağı’nın neden şeker yağdırmadığını öğrenmek için yola çıkacağım.”
Nasrettin Hoca yola çıkmış ve Şeker Dağı’na doğru ilerlemeye başlamış. Yolda birkaç zorlukla karşılaşmış ama sabırlı ve zeki olduğu için bu zorlukları aşmış. En sonunda, dağın zirvesine vardığında, büyük bir sürprizle karşılaşmış.
Şeker Dağı’nın tepesinde, küçük bir çocuğun oturduğunu görmüş. Küçük çocuk, hüzünlü bir yüzle dağa bakıyormuş. Nasrettin Hoca çocuğa yaklaşmış ve ne olduğunu sormuş.
Çocuk, “Benim adım Şakir,” demiş, “ve benim görevim, her gün Şeker Dağı’ndan dünyaya şeker yağdırmak. Ama son zamanlarda, içimdeki hüzün nedeniyle bunu yapamıyorum.”
Nasrettin Hoca şaşırmış ve çocuğun hikayesini dinlemeye başlamış. Şakir, önceki günlerde kaybettiği sevgili oyuncak ayısının özlemiyle doluymuş. Ayısını bulamadığı için içi burukmuş. Nasrettin Hoca, çocuğun üzüntüsünü anlamış ve ona yardım etmeye karar vermiş.
Nasrettin Hoca, Şakir’e sarılmış ve ona sevgi dolu bir şekilde konuşmuş. “Üzülme Şakir,” demiş, “her şeyin çözümü vardır. Sana kaybolan ayını bulman için yardım edeceğim.”
Şakir’in yüzünde bir tebessüm belirmiş ve Nasrettin Hoca ile birlikte dağın eteklerine kadar inmişler. Uzun bir arama sonunda, Şakir’in kayıp ayıcığını bulmuşlar. Şakir’in yüzünde mutluluk ve sevinçle dolu bir gülümseme belirmiş.
Şakir, kayıp ayısıyla tekrar buluştuğu için çok mutlu olmuş ve içindeki hüzün yerini sevince bırakmış. Bu mutlu an, Şeker Dağı’nın tepesinde büyük bir sevinçle kutlanmış. Ve o günden sonra, Şeker Dağı’ndan yeniden şeker yağmaya başlamış.
Nasrettin Hoca, Şakir’e ve Şeker Diyarı halkına yardım ettiği için büyük bir övgü almış. Herkes ona minnettarlıkla bakmış ve artık Şeker Diyarı’nda huzur içinde yaşamaya devam etmişler.
Bir başka gün, yine Şeker Diyarı’nda hayat neşeli ve tatlı bir şekilde akıp gidiyormuş. Nasrettin Hoca, sabah erkenden uyanmış ve her zamanki gibi halkla sohbet etmek için pazara doğru yola koyulmuş.
Pazara vardığında, halkın yine bir sıkıntı içinde olduğunu fark etmiş. İnsanlar, Şeker Diyarı’nın etrafındaki gökkuşağının kaybolduğunu ve bu yüzden tüm tatlıların tadının değiştiğini söylüyorlarmış. Gökkuşağı, Şeker Diyarı’na renk ve tat veren sihirli bir güçmüş.
Nasrettin Hoca, bu durumu çözmek için hemen harekete geçmeye karar vermiş. Halkına, “Merak etmeyin, gökkuşağının neden kaybolduğunu bulmak için yola çıkacağım,” demiş.
Nasrettin Hoca, yanına biraz su ve birkaç şekerleme almış ve gökkuşağının başladığı yere doğru yürümeye başlamış. Yolda ilerlerken, çeşitli engellerle karşılaşmış ama zekası ve cesaretiyle hepsini aşmayı başarmış.
Gökkuşağının başladığı yere vardığında, küçük bir periyle karşılaşmış. Peri, üzgün bir şekilde ağlıyormuş. Nasrettin Hoca, periye yaklaşarak, “Neden ağlıyorsun?” diye sormuş.
Peri, “Benim adım Perişan,” demiş. “Gökkuşağını korumak benim görevim ama sihirli değneğimi kaybettim. Değneğim olmadan gökkuşağını geri getiremiyorum.”
Nasrettin Hoca, perinin hikayesini dinledikten sonra, ona yardım etmeye karar vermiş. “Üzülme Perişan,” demiş, “kaybolan değneğini bulman için sana yardım edeceğim.”
Birlikte, sihirli değneği aramaya başlamışlar. Ormanın derinliklerine ilerlerken, bir yandan sohbet etmişler ve birbirlerine moral vermişler. En sonunda, büyük bir ağacın altında parıldayan bir şey görmüşler. Bu, Perişan’ın sihirli değneğiymiş!
Perişan, değneğini bulduğu için çok sevinmiş ve Nasrettin Hoca’ya teşekkür etmiş. “Şimdi gökkuşağını geri getirebilirim,” demiş ve değneğiyle sihirli bir hareket yapmış. Bir anda gökyüzünde rengarenk bir gökkuşağı belirmiş.
Şeker Diyarı halkı, gökkuşağının geri döndüğünü görünce büyük bir sevinç yaşamış. Tatlılar yine eski lezzetine kavuşmuş ve herkes mutluluk içinde şekerlemelerini yemeye başlamış.
Nasrettin Hoca, Perişan’a yardım ettiği için büyük bir mutluluk duymuş ve Şeker Diyarı’na geri dönmüş. Halk, Nasrettin Hoca’yı coşkuyla karşılamış ve ona minnettarlıklarını sunmuş.
Ve işte, Nasrettin Hoca ve Şeker Diyarı halkı, huzur ve mutluluk içinde yaşamaya devam etmişler. Gökkuşağı, Şeker Diyarı’na her zaman renk ve tat vermeye devam etmiş. Ve Nasrettin Hoca ve Şeker Dağı Masalı burada bitmiş.
Nasrettin Hoca ve Şeker Dağı Masalı gibi masallar okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.