Neşeli Kano Yarışı Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, uzak diyarlarda, dağların arasına gizlenmiş, masmavi gölün kenarına kurulmuş bir köy varmış. Bu köyde her şey renkli, her şey canlıymış. Sabahları kuşlar şarkılar söyler, çiçekler mis gibi kokular saçarmış. Ama köyde en çok beklenen gün, Büyük Kano Yarışı’nın yapıldığı günmüş! O gün gölün kenarı şenlik yerine döner, herkes neşeyle yarışmacıları desteklermiş.
Küçük Ali, bu köyde yaşayan maceraperest bir çocukmuş. Ali, her yıl kano yarışlarını izlerken içi içine sığmaz, “Ah, bir gün ben de yarışsam!” dermiş. Bu yıl ise beklediği o gün gelmiş çatmış. Çünkü babası ona minicik, kıpkırmızı bir kano yapmış! Ali, bu kanoya bayılmış ve her gün gölde antrenman yapmaya başlamış. Hatta bir gün, “Bu kano sanki uçuyor!” diye bağırmış. Ama Ali’nin en iyi arkadaşı Zeynep biraz üzgünmüş. Çünkü Zeynep’in kendi kanosu yokmuş ve bu yüzden yarışamayacağını düşünüyormuş.
Ali Zeynep’in hüzünlü yüzünü görmüş. Hemen yanına gidip, “Zeynep, neden bu kadar sessizsin? Yoksa canın sıkkın mı?” diye sormuş. Zeynep başını öne eğmiş, “Ali, ben yarışa katılamayacağım çünkü kanom yok,” demiş. Ali, Zeynep’in bu haline çok üzülmüş ama hemen aklına harika bir fikir gelmiş. “Zeynep, sen neden benim kanomda benimle birlikte yarışmıyorsun?” diye sormuş.
Zeynep şaşkınlıkla gözlerini kocaman açmış: “Gerçekten mi? Ama iki kişi bu küçücük kanoya nasıl sığacağız?” Ali ise gülümsemiş: “Merak etme, benim kanom sihirli gibi. Seninle rahat rahat sığarız. Ben kürek çekerim, sen de bizi yönlendirirsin. Hem birlikte çok daha eğlenceli olur!”
Zeynep bu teklife o kadar sevinmiş ki, neredeyse sevinçten havalara uçmuş. O andan itibaren, Ali ve Zeynep her gün gölde antrenman yapmaya başlamışlar. Zeynep, kanoyu doğru yöne çevirmek için nasıl dikkatli olması gerektiğini öğrenmiş. Ali de güçlü kollarıyla kürek çekerken Zeynep’in verdiği talimatlara uymaya çalışmış. Ama bu sırada birbirlerine şakalar yapmayı da unutmamışlar!
Mesela, Ali yorulduğunda, Zeynep ona güldür güldür su sıçratmış ve “Haydi Ali! Uyuma, yarışa hazırlanıyoruz!” diye bağırmış. Ali de gülerek Zeynep’e su sıçratmış. Antrenmanlar onlar için eğlenceye dönüşmüş.
Ve nihayet, yarış günü gelmiş! Gökyüzü pırıl pırıl, hava mis gibiymiş. Gölün kenarı rengarenk bayraklarla süslenmiş, insanlar neşe içinde şarkılar söyleyip yarışmacılara tezahüratlar yapıyormuş. Ali ve Zeynep de o günün heyecanıyla kalplerinin hızlı hızlı attığını hissetmişler.
Yarış başlamadan önce köyün bilge adamı Hüseyin Dede, yarışmacıların yanına gelmiş. “Evlatlarım, bu yarışta önemli olan sadece birinci olmak değil, birlikte eğlenmek ve güzel anılar biriktirmek. Hepiniz zaten kazandınız çünkü dostluk en büyük ödüldür,” demiş.
Hüseyin Dede’nin bu sözleri Ali ve Zeynep’in içini rahatlatmış. Artık onlar için önemli olan şey, sadece birinci olmak değil, birlikte bu deneyimi yaşamakmış. Yarış başladığında herkes var gücüyle kürek çekmeye başlamış, suyun üzerinde hızla ilerlemeye çalışmış. Ama Ali ve Zeynep acele etmiyormuş. Ali, “Zeynep, bak şuradaki kuş nasıl da komik komik uçuyor!” demiş. Zeynep ise gülerek, “Evet! Hadi biz de kuş gibi hızlanalım!” demiş ve ikisi de kahkahalar atarak kürek çekmeye başlamışlar.
Bir süre sonra, Ali’nin kolları yorulmuş. “Zeynep, benim kollarım artık pamuk gibi oldu. Sen biraz daha güçlü çekebilir misin?” demiş. Zeynep de kıkırdayarak, “Tabii ki! Hem de yıldırım gibi çekerim!” demiş ve var gücüyle küreklere asılmış. Kanoları birden hızlanmış, su sıçramış, Zeynep’in yüzü su damlalarıyla dolmuş ama hiç umursamamış. Ali, Zeynep’in bu çabasına hayran kalmış: “Vay canına, sen süper güçlüsün!” demiş. Zeynep de gururla gülümsemiş ve “Tabii ki! Biz birlikte her şeyi başarırız!” demiş.
Yarış devam ederken, Ali ve Zeynep diğer yarışmacılardan geri kalmış ama bu onların umurunda değilmiş. Çünkü onlar için en önemli şey, birlikte eğlenmekmiş. Doğanın tadını çıkararak, birbirlerine destek olarak, yarışın her anını keyifle geçirmişler. Zaman zaman Ali, Zeynep’e komik hikayeler anlatmış; Zeynep de ona gülmüş, gülmüş ve kahkahalarla suya düşecek gibi olmuş.
Yarışın sonunda herkes çok yorulmuş ama bir o kadar da mutluymuş. Ali ve Zeynep, diğer yarışmacıların arkasında kalmış olabilirler ama bu onların hiç umurunda değilmiş. Çünkü onlar için en büyük zafer, birlikte geçirdikleri harika vakitmiş. Yarış bittiğinde, Hüseyin Dede tekrar yanlarına gelmiş ve “Ali, Zeynep, siz gerçekten harika bir takımsınız! Birlikte çalışarak büyük bir şey başardınız,” demiş.
Ali ve Zeynep, Hüseyin Dede’nin sözlerini duyunca mutluluktan neredeyse uçar gibi olmuşlar. O günden sonra, sadece yarışlarda değil, her işte birbirlerine yardım etmeye karar vermişler. Çünkü anlamışlar ki, birlikte çalışmak ve birlikte eğlenmek, her şeyden daha güzelmiş.
Köydeki herkes, Ali ve Zeynep’in dostluğunu konuşur olmuş. Onların Neşeli Kano Yarışı masalı, köydeki tüm çocuklara örnek olmuş ve herkes, birlikte çalışmanın ve eğlenmenin ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş. Ve masal bu ya, Büyük Kano Yarışı, köydeki herkesin en sevdiği gün olarak yıllar boyu kutlanmaya devam etmiş. Ali ve Zeynep de her yıl bu yarışa katılarak, birbirlerine olan dostluklarını pekiştirmişler.
Neşeli Kano Yarışı Masalına benzeyen “Masallar” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.