Pandi ile Tini’nin Maceraları Masalı: Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların ortasında, herkesin dostça yaşadığı huzurlu bir köy varmış.
Bu köyde yaşayan Panda Pandi ve Tavşan Tini, birbirlerinden hiç ayrılmazlarmış. İkisi de maceraperest ve meraklı hayvanlarmış. Her sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte uyanır, ormanın derinliklerine doğru keşif yapmaya çıkarlarmış.
Bir sabah, Pandi ve Tini, köylerinin kuzeyinde hiç gitmedikleri bir bölgeye gitmeye karar vermişler. Bu bölge, köyün en yaşlı ve bilgili kaplumbağası olan Dede Kapi tarafından “Sır Ormanı” olarak adlandırılırmış. Dede Kapi, bu ormanın derinliklerinde çok eski zamanlardan kalma bir hazinenin saklı olduğunu söylermiş. Pandi ve Tini, bu hazineyi bulmayı kafalarına koymuşlar.
Ormanın derinliklerine doğru yol alırken, karşılarına kocaman bir dere çıkmış. Dereyi geçmek için bir köprü aramışlar ama bulamamışlar. Tini, “Pandi, biz bu dereden nasıl geçeceğiz?” diye sormuş. Pandi, “Merak etme Tini, ben seni sırtımda taşırım. Sen de beni yönlendirirsin,” demiş. Böylece Pandi, Tini’yi sırtına almış ve dikkatlice dereyi geçmişler.
Dereyi geçtikten sonra, ormanın daha da karanlık ve yoğun bir bölgesine gelmişler. Ağaçların dalları o kadar sıkmış ki, güneş ışıkları neredeyse hiç girmiyormuş. Pandi ve Tini, birbirlerinden ayrılmamak için el ele tutuşmuşlar. Bir süre ilerledikten sonra, karşılarına dev bir mağara çıkmış. Mağaranın girişinde eski bir yazıt varmış. Yazıtı okumaya çalışmışlar ama yazı çok eski olduğu için anlaşılmaz haldeymiş.
Tini, “Belki de hazine bu mağaranın içinde saklıdır,” demiş. Pandi de, “Haklı olabilirsin Tini. Hadi içeri girelim ve bakalım,” demiş. Mağaranın içine girer girmez, karanlık bir tünelden geçmek zorunda kalmışlar. Tünelin sonunda, göz kamaştırıcı bir ışık hüzmesi belirmiş. Bu ışığın kaynağına doğru ilerlediklerinde, karşılarına altın ve mücevherlerle dolu bir hazine sandığı çıkmış.
Pandi ve Tini, hazineyi buldukları için çok sevinmişler ama hazineye dokunmadan önce bir an durup düşünmüşler. Tini, “Bu hazineyi köye götürmeliyiz ama herkesin yararına kullanmalıyız. Sadece kendimiz için değil,” demiş. Pandi de, “Evet, Tini. Bu hazine köyümüzün ihtiyaçları için kullanılmalı. Böylece herkes mutlu olur,” demiş.
Hazineyi dikkatlice taşıyarak köye geri dönmüşler. Köy halkı, Pandi ve Tini’nin getirdiği hazineyi görünce çok sevinmiş. Hazine, köydeki tüm ihtiyaçları karşılamak için kullanılmış. Yeni evler yapılmış, yollar düzeltilmiş ve herkesin ihtiyacı olan şeyler alınmış. Köy halkı, Pandi ve Tini’ye minnettar kalmış.
Hazine macerasının ardından bir süre sonra, Pandi ve Tini, köy meydanında dolaşırken, gökyüzünde süzülen büyük bir balon fark etmişler. Bu balon, rengarenk desenlerle süslenmiş ve üzerinde “Gökyüzü Festivali” yazıyormuş. Pandi ve Tini, bu balonun peşine düşmüşler ve onu takip ederek köylerinin dışına çıkmışlar. Balon, ormanın üzerinde süzülürken birden alçalmaya başlamış ve geniş bir çimenliğe inmiş.
Balonun sahibi, güler yüzlü yaşlı bir baykuş olan Bay Baykuş, Pandi ve Tini’yi sıcak bir şekilde karşılamış. “Hoş geldiniz çocuklar! Bu yılki Gökyüzü Festivali’ne katılmak ister misiniz?” diye sormuş. Pandi ve Tini, bu teklife çok sevinmişler ve hemen kabul etmişler.
Bay Baykuş, onlara balonun nasıl uçurulacağını anlatmış ve hazırlıklarını yapmış. Pandi ve Tini, heyecanla balona binmişler. Bay Baykuş, “Balonumuzla gökyüzünde harika bir maceraya çıkacaksınız. Gördüğünüz her şeyi keşfedin ve geri döndüğünüzde bize anlatın,” demiş.
Balon yavaşça havalanmış ve Pandi ile Tini gökyüzüne doğru yükselmeye başlamışlar. Yükseklere çıktıkça ormanın ve köylerinin manzarası muhteşem görünüyormuş. Pandi, “Tini, bak ne kadar güzel bir manzara!” demiş. Tini de, “Evet, Pandi, bu gerçekten harika!” diye yanıtlamış.
Gökyüzünde süzülürken, bulutların arasında birçok ilginç şey görmüşler. Bir bulutun üstünde uyuyan koca bir ayı görmüşler. Ayı, kocaman horluyormuş ve her horladığında bulutlar hafifçe sallanıyormuş. Bir başka bulutun üzerinde ise dans eden küçük kelebekler varmış. Kelebekler, Pandi ve Tini’ye el sallamışlar ve balonlarının etrafında uçmuşlar.
Bir süre sonra, balon bir gökkuşağına doğru yaklaşmış. Pandi ve Tini, gökkuşağının renklerinin içinde kaybolmuşlar. Gökkuşağının içinde, parlak renkli kristaller ve küçük peri ışıkları varmış. Tini, “Pandi, bu gökkuşağı gerçekten büyülü bir yer,” demiş. Pandi de, “Evet, Tini, burası çok özel,” diye eklemiş.
Gökkuşağının sonunda, balon yavaşça alçalmaya başlamış ve yeryüzüne doğru geri dönmüşler. Pandi ve Tini, maceralarının sonunda köylerine geri dönmüşler. Bay Baykuş, onları tekrar karşılamış ve maceralarını dinlemiş. Pandi ve Tini, gördükleri her şeyi köy halkına anlatmışlar.
Köy halkı, Pandi ve Tini’nin anlattıklarını hayranlıkla dinlemiş ve gökyüzünde yaşadıkları bu büyülü macerayı çok beğenmişler. Pandi ve Tini, Pandi ile Tini’nin Maceraları Masalından sonra da birçok yeni keşif yapmışlar ama gökyüzündeki bu büyülü anıları hiç unutmamışlar.
Pandi ve Tini, her zaman olduğu gibi, dostlukları ve paylaşma duygularıyla köylerinde mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüşler.
Pandi ile Tini’nin Maceraları Masalına benzeyen “Çocuk masalları” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz. Masal dinlemek için ise youtube ve instagram hesaplarımızı ziyaret edebilirsiniz.