Paylaşmayı Öğrenme Masalı: Bir varmış, bir yokmuş, bir zamanlar okula başlayacağı için çok heyecanlı olan Pepe adında bir fare varmış. Pepe’nin sınıfındaki ilk günüymüş ve sınıf arkadaşlarıyla tanışıp birçok yeni şey öğrenmeye hevesliymiş.
Ancak okula vardığında hoşlanmadığı bir şey fark etmiş: diğer farelerle malzemeleri ve oyuncakları paylaşmak zorundaymış. Pepe paylaşmak istemiyormuş, tüm oyuncakların sadece kendisi için olduğunu ve diğer fareler onlara dokunursa kırılacaklarını düşünüyormuş.
Bu yüzden ne zaman bir sınıf arkadaşı yanına gelse, Pepe uzaklaşıyor ve tüm oyuncakları kendine saklıyormuş. Diğer fareler üzgünmüş çünkü Pepe ile oynamak istiyorlarmış ama Pepe onlara bir oyuncak bile vermiyormuş.
Bir gün öğretmeni neler olduğunu fark etmiş ve Pepe ile konuşmaya karar vermiş. Ona okuldaki tüm oyuncakların tüm farelere ait olduğunu ve paylaşmayı ve birlikte oynamayı öğrenmenin önemli olduğunu açıklamış. Pepe, öğretmeninin sözlerini düşünmüş ve sınıf arkadaşlarına bir şans vermeye karar vermiş.
O gün Pepe oyuncaklarını diğer farelerle paylaşmış ve bir takım olarak oynamanın ne kadar eğlenceli olduğunu keşfetmiş. Paylaşmanın sandığı kadar kötü olmadığını ve birlikte oynamanın çok daha eğlenceli olduğunu fark etmiş. O günden sonra Pepe sınıftaki en popüler fare olmuş ve herkes onunla arkadaş olmak istemiş.
Ve böylece arkadaşımız Pepe harika bir ders almış: sınıftaki oyuncakların tüm farelere ait olduğunu ve en iyi şeyin paylaşmak ve birlikte oynamak olduğunu. Ve o andan itibaren, Pepe ve sınıf arkadaşları okuldaki en mutlu fareler olmuşlar.
Bir gün öğretmenleri sınıfa heyecan verici bir haber getirmiş: “Yarın ormana bir gezi yapacağız!” demiş. Pepe ve arkadaşları çok heyecanlanmışlar. Pepe özellikle ormanda yeni şeyler keşfetmeyi dört gözle bekliyormuş.
Ertesi sabah, tüm fareler sırt çantalarını hazırlayıp okula gelmişler. Öğretmenleri, “Hazırsanız, yola çıkalım!” demiş ve fareler neşeyle yola koyulmuşlar.
Ormana vardıklarında öğretmen, “Çocuklar, bugün doğayı keşfedeceğiz ve birçok ilginç şey öğreneceğiz. Ama unutmayın, her zaman birlikte kalmalı ve birbirimize yardımcı olmalıyız,” demiş.
Pepe ve arkadaşları ormanda dolaşırken birçok güzel bitki ve hayvan görmüşler. Birden Pepe, yere düşmüş küçük bir kuş görmüş. Kuşun kanadı incinmiş ve uçamıyormuş. Pepe kuşa yardım etmek istemiş ama nasıl yapacağını bilememiş.
Tam o sırada Pepe’nin en iyi arkadaşlarından biri olan Lila yanına gelmiş ve “Pepe, kuşu veterinere götürelim,” demiş. Pepe önce tereddüt etmiş ama sonra Lila’nın fikrini mantıklı bulmuş.
Pepe ve Lila, küçük kuşu dikkatlice taşıyarak öğretmenlerinin yanına gitmişler. Öğretmenleri, “Aferin çocuklar, birlikte hareket ederek doğru olanı yaptınız. Şimdi hep birlikte kuşu veterinere götürelim,” demiş.
Veteriner, kuşun kanadını tedavi etmiş ve kuşun kısa sürede iyileşeceğini söylemiş. Pepe ve Lila çok mutlu olmuşlar. Pepe, arkadaşının fikrini dinleyerek doğru bir şey yaptığını ve birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış.
O gün ormanda keşfe devam etmişler ve birçok yeni şey öğrenmişler. Pepe, Lila ve diğer arkadaşları hep birlikte çalışarak her zorluğun üstesinden gelmişler ve ormanda harika bir gün geçirmişler.
Bir gün öğretmenleri sınıfa kocaman bir kitap getirmiş. Kitabın kapağında “Sihirli Kitap” yazıyormuş. Pepe ve arkadaşları çok meraklanmışlar. Öğretmen, “Bu kitapla harika bir macera yaşayacağız,” demiş.
Öğretmen kitabı açmış ve sayfaları çevirdikçe sınıfın içi ışıkla dolmuş. Birden bire tüm fareler kendilerini ormanın derinliklerinde bulmuşlar. Bu orman sihirliymiş ve her köşesinde farklı bir macera saklıyormuş.
Pepe ve arkadaşları birlikte ilerlerken karşılarına dev bir mantar çıkmış. Mantarın üstünde sevimli bir peri oturuyormuş. Peri, “Hoş geldiniz küçük fareler. Eğer sihirli kitabı bulmak istiyorsanız, önce üç görev tamamlamalısınız,” demiş.
İlk görev, gizli hazineyi bulmakmış. Pepe ve arkadaşları etrafa bakınmışlar ve bir ağacın altında parlayan bir kutu görmüşler. Kutuyu açtıklarında içinde rengarenk taşlar bulmuşlar. Peri, “Tebrikler, ilk görevi tamamladınız,” demiş.
İkinci görev, sihirli suyu bulmakmış. Fareler bir dereye doğru yürümüşler ve suyun üzerinde yüzen küçük bir şişe görmüşler. Lila, şişeyi almış ve periye getirmiş. Peri, “Harikasınız, ikinci görevi de başardınız,” demiş.
Üçüncü ve son görev ise dostluk çiçeğini bulmakmış. Fareler etrafa bakınmışlar ve bir çiçek bahçesi görmüşler. Bahçenin ortasında parlak bir çiçek açmış duruyormuş. Pepe, çiçeği nazikçe koparmış ve periye getirmiş. Peri, “Mükemmel, son görevi de tamamladınız. Artık sihirli kitabın sırrını öğrenmeye hazırsınız,” demiş.
Peri, sihirli kitabı açmış ve içinden küçük bir anahtar çıkmış. Anahtar, kitabın kilidini açıyormuş. Pepe, anahtarı kullanarak kitabı açmış ve içinden altın sarısı bir ışık çıkmış. Kitap, farelere dostluğun, yardımlaşmanın ve birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu anlatan hikayelerle doluymuş.
Pepe ve arkadaşları, sihirli kitabın içindeki hikayeleri okudukça, dostluklarının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anlamışlar. Kitabı kapattıklarında, sınıflarına geri dönmüşler ve öğretmenleri, “Bu sihirli kitabı her zaman hatırlayın ve öğrendiklerinizi unutmayın,” demiş.
Ve böylece, Pepe ve arkadaşları sihirli bir macera yaşamış ve dostluğun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha öğrenmişler. Mutlu ve huzurlu bir şekilde evlerine dönmüşler ve o günden sonra hep birlikte daha güçlü olmuşlar.
Ve Paylaşmayı Öğrenme Masalı burada sona ermiş.
Paylaşmayı öğrenme masalı gibi 1 yaş masalları okumak için kategorimizi ziyaret edebilirsiniz 🙂