Peyniri Çok Seven Fare Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar, peyniriyle ünlenmiş bir kasabada yaşayan bir fare varmış. Adı Çıtlakmış. Çıtlak, diğer farelerden farklı olarak peynire olan sevgisi nedeniyle tanınırmış. Her gün sokaklarda dolaşıp, evlerin arka bahçelerine girerek lezzetli peynirleri çalmaya çalışırmış.
Çıtlak’ın kurnazca düzenlediği bu hırsızlıklar kasaba halkının dikkatini çekmeye başlamış. İnsanlar, “Peyniri çok seven Fare” adını verdikleri bu hırsızın kim olduğunu öğrenmek için uğraşmaya başlamışlar. Çeşitli tuzaklar kurup, onu yakalamaya çalışsalar da Çıtlak, her seferinde akıllıca kaçmayı başarırmış.
Bir gün, kasabaya adını duyurmuş meşhur bir peynir yapımcısı gelmiş. Şöhretinin yanı sıra el yapımı peynirleri de büyük bir beğeni toplamış. Bu haber, Çıtlak’a hızla ulaşmış. Kurnaz fare, şüpheye düşmeden önce yeni peynirlerin tadına bakması gerektiğini düşünmüş. Ancak, güvenlik önlemlerinden dolayı peynir fabrikasına girmek hiç de kolay olmayacaktı.
Çıtlak, aklına derhal bir plan yapmış. Geceleyin sessizce fabrikaya girmeye karar vermiş. Yan taraftaki tuğla yığınını kullanarak, duvarı aşındırmasına yardımcı olabilecek küçük delikler açmış. Birkaç saat boyunca çalıştıktan sonra sonunda içeriye girmeyi başarmış.
Peynir fabrikasının içinde şaşkınlıkla etrafına bakındığında, muhteşem peynir tezgahını görmüş. Heyecanla tüm peynirleri toplamaya başlamış. Ancak, Çıtlak’ın dikkatsizliği onun kaderini belirlemiş.
Bir kapıyı açarken ses çıkaran fare, uyuyan bekçiyi uyandırmış. Bekçi hemen harekete geçmiş ve Çıtlak’ı yakalamaya çalışmış. Fare hızla kaçmak için her yerde deliklere doğru koşmuş, ancak hepsi sırayla kapanmış.
Sonunda Çıtlak, büyük bir tuzakta mahsur kalmış. Kafası karışık ve üzgün bir şekilde bekçinin yanında dururken, insanların ne kadar mücadele ettiğini ve nasıl kurnazca davrandığını fark etti. Onları anlamak zorunda olduğunu anladı.
Çıtlak, hayatının bir parçası olan peyniri sevmekle birlikte, bunu başkalarının zararına kullanmanın yanlış olduğunu anlamıştı. Artık kurnazlığını, adaletsizliği ve haksız kazancı desteklemek için değil, başkalarına yardım etmek ve güzellikleri paylaşmak için kullanacaktı.
Yardımsever Fare Masalı
Bir varmış bir yokmuş, Çıtlak adındaki küçük fare, büyük bir ders almış. Artık o, kasabanın en yardımsever faresi olmuş. Her gün kasabanın sokaklarında dolaşır, insanlara yardım eder, kaybolan eşyaları bulur ve herkese gülümsermiş.
Bir sabah, kasabanın güzel bahçelerinden birinde, Çıtlak küçük bir kız çocuğunu ağlarken bulmuş. Kız çocuğu, en sevdiği oyuncak ayısını kaybetmiş. Çıtlak hemen yardım etmek istemiş ve kız çocuğuna, “Merak etme, senin için ayını bulacağım,” demiş.
Çıtlak, tüm kasabayı dolaşmış, her köşeyi karış karış aramış. Sonunda, oyuncak ayıyı bir ağacın altında bulmuş. Ayıyı alıp, hızla kız çocuğunun yanına koşmuş. Kız çocuğu oyuncak ayısını görünce çok mutlu olmuş ve Çıtlak’a sarılmış.
O günden sonra, Çıtlak’ın adı tüm kasabada yayılmış. Artık herkes onu “Peyniri Çok Seven Yardımsever Fare” olarak tanımış. Çıtlak, peynirleri çalmak yerine, dostluk ve yardımseverlikle dolu bir hayat sürmeye başlamış.
Ve Çıtlak, her gece yıldızlara bakarak, “Herkesin mutluluğu için bir şeyler yapmak, peynirden daha tatlı,” diye fısıldarmış. Ve böylece, Çıtlak ve kasaba halkı uzun yıllar boyunca mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamışlar.
Yağmurlu Bir Gün Masalı
Bir varmış, bir yokmuş, peynir sevdalısı ve yardımsever Çıtlak, yine bir sabah erkenden uyanmış. Hava kapalı ve yağmurluymuş. Çıtlak, küçük yuvasından çıkar çıkmaz, sokakların su birikintileriyle dolduğunu görmüş. Ama bu yağmurlu gün bile onun moralini bozamamış.
Çıtlak, kasabanın ortasındaki büyük ağacın altına sığınmış. Orada beklerken, birdenbire yağmurun altında ıslanmış ve üşümüş küçük bir kuş görmüş. Kuş, minik kanatlarını çırpmaya çalışıyor ama uçacak kadar güçlü görünmüyormuş. Çıtlak hemen kuşun yanına gitmiş ve ona yardım etmeye karar vermiş.
“Korkma, küçük kuş,” demiş Çıtlak, “Seni kuru bir yere götüreceğim.”
Çıtlak, küçük kuşu dikkatlice sırtına almış ve onu yuvasına götürmüş. Yuvaya vardıklarında, kuşu yumuşacık bir peynir parçasının yanına bırakmış ve üstünü kuru bir yaprakla örtmüş. Kuş, Çıtlak’a minnetle bakmış ve yavaşça gözlerini kapamış.
Küçük kuş dinlenirken, Çıtlak kasabanın diğer sakinlerinin de yardıma ihtiyacı olup olmadığını görmek için dışarı çıkmış. Yağmur hala devam ediyormuş ve sokaklarda birkaç çocuk su birikintilerinde oynuyormuş. Ama bir çocuk, ıslanan kitaplarını korumak için mücadele ediyormuş. Çıtlak, çocuğun yanına gitmiş ve ona yardım etmeye karar vermiş.
“Merak etme, sana yardım edeceğim,” demiş Çıtlak.
Çıtlak, çocukla birlikte kitapları kuru bir yere taşımış. Çocuk, Çıtlak’a teşekkür etmiş ve ona gülümsemiş. Çıtlak, insanların mutluluğunun en değerli şey olduğunu bir kez daha anlamış.
O gün, yağmur dinene kadar Çıtlak birçok kişiye yardım etmiş. Küçük kuş da dinlenmiş ve kanatları kurumuş. Kuş, Çıtlak’a teşekkür etmek için cıvıldamış ve gökyüzüne doğru uçmuş.
Çıtlak, yuvasına geri döndüğünde yorgun ama mutluymuş. Küçük kuşun uçuşunu izlerken, “Her gün birine yardım etmek, gerçekten de peynirden daha tatlı,” diye mırıldanmış.
Ve böylece, Çıtlak her geçen gün daha fazla kişiyle dost olmuş, kasabanın en sevilen ve yardımsever sakini olarak tanınmış. Herkes, yağmurlu günlerde bile Çıtlak’ın yardımseverliğine güvenirmiş.
Çıtlak ve kasaba halkı, uzun yıllar boyunca mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamışlar. Gökkuşağı çıktığında, herkes Çıtlak’ı hatırlamış ve onun gibi yardımsever olmayı dilemiş.
Ve Peyniri Çok Seven Fare Masalımız burada bitmiş. Çıtlak ve kasaba halkının maceraları ise devam etmiş…
Peyniri Çok Seven Fare masalı gibi Çocuk masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla masal okumak için masal okuyoruz sayfamızı inceleyebilirsiniz.