Rapunzel Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar, uzak bir diyarda, güzellikleri ve maceralarıyla ünlü bir krallık varmış. Bu krallıkta genç bir çift yaşarmış. Çift, yıllardır bir çocuk sahibi olmak istermiş ama bir türlü bu dilekleri gerçekleşmezmiş. Bir gün, Tanrı onların dualarını duymuş ve genç kadın hamile kalmış. Bu haber, çiftin mutluluktan havalara uçmasına neden olmuş.
Genç kadın hamileliği sırasında, penceresinden görünen komşu bahçedeki taze turplardan yemek istemiş. Ancak bu bahçe, kötü kalpli bir cadıya aitmiş ve kimse bahçeye izinsiz girmeye cesaret edemezmiş. Kadının isteği öyle kuvvetliymiş ki, kocası eşinin isteğini yerine getirmek için gizlice bahçeye girmiş ve biraz turp almış. Ertesi gün, kadın turpları yiyince daha fazlasını istemiş ve kocası tekrar bahçeye gitmiş. Ancak bu sefer cadı onu yakalamış.
Cadı, kocaya çok kızmış ama sonunda bir anlaşma yapmışlar. Koca, eşinin istediği kadar turp alabilecekmiş ama doğacak çocuklarını cadıya vermeleri şartıyla. Çaresiz koca, bu teklifi kabul etmiş.
Bebek doğduğunda, cadı hemen gelmiş ve bebeği almış. Bebek bir kızmış ve ona Rapunzel adını vermiş. Rapunzel, büyüdükçe güzelleşmiş ve uzun, altın rengi saçlarıyla dikkat çekermiş. Cadı, Rapunzel’in güzelliğini herkesten saklamak için onu yüksek bir kuleye kapatmış.
Kule, ne kapısı ne de merdiveni olan, yalnızca küçük bir penceresi bulunan bir yapıymış. Cadı, Rapunzel’i ziyaret etmek istediğinde, “Rapunzel, Rapunzel, uzat altın saçlarını,” dermiş ve Rapunzel saçlarını pencereden aşağı sarkıtırmış.
Yıllar geçmiş ve Rapunzel, kulenin tepesinde yalnız başına büyümüş. Bir gün, yakışıklı bir prens ormanda dolaşırken Rapunzel’in şarkı söylediğini duymuş. Sesin geldiği yere gitmiş ve yüksek kuleyi görmüş. Cadının söylediği sözleri duymuş ve Rapunzel’in saçlarını nasıl kullandığını görmüş.
Ertesi gün, cadı gittikten sonra, prens aynı sözleri söylemiş ve Rapunzel saçlarını sarkıtmış. Prens, Rapunzel’in yanına çıkmış ve onu görür görmez aşık olmuş. Rapunzel de prense güvenmiş ve ona yaşadığı yalnız hayatı anlatmış.
Prens, Rapunzel’i kurtaracağına söz vermiş ve her gün onu ziyarete gelmiş. Bir gün, cadı Rapunzel’in saçlarını sarkıttığında, Rapunzel prense kavuşma hayalini anlatmış. Cadı, Rapunzel’in prensle görüştüğünü öğrenince çok öfkelenmiş. Rapunzel’i cezalandırmak için saçlarını kesmiş ve onu ıssız bir çöle göndermiş. Kendisini de kılık değiştirerek kuleye saklanmış.
Prens, Rapunzel’i görmeye geldiğinde cadı onunla karşılaşmış. Cadı, prensi kuleden aşağı itmiş ve prens, aşağıdaki yumuşak yatağın üstüne düşmüş. Ancak Prens, Rapunzeli kurtaramadığı için çok ağlamış ve bu yüzden kör olmuş. Kör ve çaresiz olan prens, Rapunzel’i bulmak için ormanda dolaşmaya başlamış.
Aylarca, hatta yıllarca süren bu arayışın sonunda, bir gün çölde dolaşırken Rapunzel’in sesini duymuş. Sesin geldiği yere koşarak gitmiş ve Rapunzel’i bulmuş. Rapunzel, prensin bu halini görünce çok üzülmüş ve gözyaşları prensin gözlerine akmış. Bu gözyaşları, prensin gözlerini iyileştirmiş ve prens tekrar görmeye başlamış.
Prens ve Rapunzel, krallıklarına döndüklerinde halk tarafından büyük bir sevinçle karşılanmışlar. Krallığın dört bir yanında büyük kutlamalar yapılmış ve herkes bu mutlu çiftin dönüşünü kutlamış. Rapunzel, sarayda yaşamaya alışırken, prens de krallığın işlerini yürütmeye devam etmiş. Rapunzel, uzun yıllar kulenin tepesinde yalnız kaldığı için dış dünyayı keşfetmek için sabırsızlanıyormuş.
Rapunzel, sarayın bahçelerinde yürüyüş yapmayı, çiçeklerle ilgilenmeyi ve sarayın kütüphanesinde kitaplar okumayı çok severmiş. Prensle birlikte, krallığın fakir halkına yardım etmeye karar vermişler. Krallığın dört bir yanındaki fakir köylere yiyecek, giyecek ve ilaç yardımı yapmışlar. Halk, Rapunzel ve prensin bu iyiliklerinden dolayı çok mutlu olmuş ve onlara minnettar kalmış.
Bu arada, Rapunzel’in saçları yeniden uzamaya başlamış. Uzun, altın rengi saçları, eski güzelliğine kavuşmuş. Rapunzel, saçlarının güzelliğini yeniden kazanmış ve halk arasında saçlarının güzelliğiyle tanınmış. Prens, Rapunzel’in bu güzelliği ve iyiliği sayesinde ona daha da aşık olmuş.
Bir gün, Rapunzel ve prens, krallığın sınırlarına yakın bir köye gitmişler. Bu köyde yaşayan insanlar, uzun zamandır su sıkıntısı çekiyormuş. Rapunzel ve prens, köyün yakınlarında bir su kaynağı bulmuşlar ve köy halkına bu su kaynağını kullanmaları için yardım etmişler. Köy halkı, Rapunzel ve prensin bu yardımından dolayı çok sevinmiş ve onlara teşekkür etmiş.
Rapunzel ve prens, krallıklarına döndüklerinde, krallığın dört bir yanında adalet ve huzur sağlamak için çalışmışlar. Cadının yaptığı kötülüklerin izlerini silmek ve krallığı yeniden inşa etmek için büyük çaba sarf etmişler. Halk, Rapunzel ve prensin bu adaletli yönetiminden dolayı çok mutlu olmuş ve onlara güvenmiş.
Rapunzel ve prens, bir gün güzel bir kız çocukları olduğunu öğrenmişler. Küçük prenses, annesi Rapunzel gibi uzun ve altın rengi saçlara sahipmiş. Rapunzel, kızına da aynı sevgiyi ve iyiliği öğretmiş. Küçük prenses, krallığın en sevilen çocuklarından biri olmuş ve herkes onu çok sevmiş.
Ve Rapunzel Masalı burada bitmiş ancak Rapunzel ve prens, çocuklarıyla birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüşler. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Rapunzel Masalına benzeyen “Külkedisi Masalı (Sindirella)” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
[…] Başlıklı Kız Masalına benzeyen “Rapunzel Masalını” okumak için bağlantıya […]