Bir varmış, bir yokmuş… Güzel bir sonbahar günüymüş. Güneş gökyüzünde parlıyor, ama yazın sıcaklığı gitmiş, yerine serin bir rüzgar esiyormuş. Küçük Selin, annesiyle birlikte parkta yürüyüş yapıyormuş. Yerde bir sürü sarı, turuncu ve kırmızı yapraklar birikmiş, sanki bir yaprak denizi oluşmuş.
Selin, her adımında yapraklara basıyor, çıtır çıtır sesleri duyunca gülümsüyormuş. Ama aynı zamanda çok merak ediyormuş. “Anne, neden yapraklar sararıyor ve dökülüyor?” diye sormuş.
Annesi, Selin’e sevgiyle bakmış ve yavaşça eğilerek ona anlatmaya başlamış. “Bak tatlım,” demiş, “ağaçlar kış gelmeden önce yapraklarını döker. Böylece kışın soğuklarına hazırlanırlar. Yapraklar, ağaçların çok enerji harcadığı bir şeydir, bu yüzden kışın onları tutmak yerine dökerler. Bahar gelince yeniden yaprak çıkar.”
Selin, annesinin anlattıklarını duyunca yere eğilmiş ve sarı bir yaprağı eline almış. Yaprağı dikkatle incelemiş, incecik damarlarına parmaklarıyla dokunmuş. “Yani bu yaprak artık görevini tamamladı mı, anne?” diye sormuş.
Annesi gülümsemiş. “Evet, bu yaprak artık görevini tamamladı,” demiş. “Şimdi toprağa karışacak ve ağaçlar için yeni bir döngü başlayacak.”
Selin, yaprağı bırakıp tekrar yürümeye başlamış. Rüzgar esip saçlarını uçurdukça yüzünde bir gülümseme belirmiş. “Sonbahar çok güzelmiş!” diye bağırmış.
Bir süre sonra Selin, parkın içindeki büyük çam ağaçlarına doğru yürümüş. Orada yerde kozalaklar görmüş. Birini eline alıp incelemiş. “Anne, bu nedir?” diye sormuş.
Annesi yine yanına gelmiş ve “Bu bir çam kozalağı,” demiş. “Çam ağaçları, kışın da yapraklarını dökmeyen nadir ağaçlardandır. Bu kozalaklar onların tohumlarını saklar. Tohumlar olgunlaşınca kozalak açılır ve tohumlar yere düşer. Sonra da yeni çam ağaçları büyümeye başlar.”
Selin, kozalaktan çıkan küçük tohumları görünce çok şaşırmış. “Yani bu küçücük şey, kocaman bir ağaca dönüşecek!” diye haykırmış.
Annesi başını sallayarak gülümsemiş. “Evet, doğru,” demiş. “Ama bu çok uzun zaman alır. Her şey sabır ister.”
Selin, tohumu cebine koymuş. “Bir gün bu tohumu dikip büyümesini izlemek istiyorum,” demiş.
Yürümeye devam ederken Selin, bu sefer gökyüzünde süzülen kuşlara bakmış. “Anne, kuşlar nereye gidiyor? Neden hepsi uçuyor?” diye sormuş.
Annesi, gökyüzüne bakmış ve cevap vermiş: “Kuşlar, sonbaharda sıcak ülkelere göç ederler. Çünkü kış geldiğinde burada yemek bulmak zorlaşır ve hava soğur. İlkbahar geldiğinde tekrar geri dönerler.”
Selin, kuşları izleyerek gülümsedi. “Peki kuşlar neden burada kalmıyor?” diye sormuş.
Annesi bu soruya da hemen cevap vermiş: “Çünkü her canlı kışa farklı şekilde hazırlanır. Ağaçlar yapraklarını döker, kuşlar göç eder, bazı hayvanlar da yiyecek biriktirir.”
Yürüyüşün sonunda Selin ve annesi evlerine doğru dönmeye başlamışlar. Selin yol boyunca öğrendiği her şeyi düşünmüş. Yaprakların neden döküldüğünü, kuşların neden göç ettiğini anlamış. Sonbaharın bu değişikliklerini izlemek çok hoşuna gitmiş. “Anne,” demiş, “bence sonbahar harika bir mevsim! Her şey çok renkli ve heyecan verici.”
Annesi Selin’in merakına gülümsemiş ve başını okşamış. “Evet tatlım,” demiş, “her mevsimin kendine has bir güzelliği var. Sonbahar da renkleriyle, serinliğiyle ve doğanın hazırlıklarıyla çok özel.”
Selin, cebindeki küçük tohumu çıkarıp ona bakmış. “Bu küçük tohumun büyümesini izlemek için sabırsızlanıyorum,” demiş.
Annesi Selin’e sarılmış ve “Eğer sabırlı olursan, bir gün o tohum kocaman bir ağaca dönüşecek,” demiş.
Selin, bu masal dolu sonbahar gününde hem çok şey öğrenmiş hem de doğanın ne kadar büyülü olduğunu fark etmiş. Artık her sonbahar geldiğinde, yaprakların dökülüşünü, kuşların göç edişini ve rüzgarın serinliğini sabırsızlıkla bekleyecekmiş.
Ve bir gün, o tohumu toprağa dikmiş. Sabırla beklemiş, tıpkı annesinin söylediği gibi. Sonunda o küçük tohum, gölgesinde oyunlar oynayabileceği kocaman bir çam ağacına dönüşmüş.
İşte Selin’in sonbahar macerası masalı böyle bitmiş, ama doğaya olan sevgisi ve merakı hiç bitmemiş!
Selin’in Sonbahar Macerası Masalına benzeyen 1 yaş masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.