Sihirli Ayna ve Zeynep Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yeşil vadilerin arasında, küçük ve şirin bir köy varmış. Bu köyde herkesin çok sevdiği, gözlerinin içi parlayan, neşeli bir kız çocuğu yaşarmış. Adı Zeynep’miş. Zeynep, köyün en meraklı ve cesur çocuklarından biriymiş.
Zeynep her sabah, güneş doğar doğmaz uyanır, büyükannesinin özenle hazırladığı kahvaltısını yaptıktan sonra hemen dışarı çıkarmış. Bahçedeki çiçeklerle konuşur, kuşlarla şarkı söyler, ormandaki hayvanlarla oyunlar oynarmış.
Zeynep’in en sevdiği şeylerden biri doğayı keşfetmekmiş. Ormanın derinliklerine inmek, nehir boyunca yürüyüşler yapmak, ağaçların arasında gizlenmiş küçük mucizeleri bulmak onun için büyük bir maceraymış. Zeynep’in arkadaşları, onun cesaretine hayran kalırlarmış, çünkü Zeynep hiçbir şeyden korkmazmış. Herkes onun bu merakına bazen şaşırır bazen de ona takılırmış. Ama Zeynep, keşfetmeyi çok severmiş ve her gün yeni bir şey öğrenmek onun en büyük mutluluğuymuş.
Zeynep’in hayal gücü de çok genişmiş. Her akşam, yatağına uzandığında, gözlerini kapatır ve hayalinde bambaşka dünyalara yolculuk edermiş. Kimi zaman denizlerde bir korsan olurmuş, kimi zaman dağlarda bir kaşif. Ama en çok, büyülü ormanlarda kaybolan bir kahraman olmayı severmiş. Bu yüzden, bir gün ormanda büyülü bir şeyle karşılaşabileceğine hep inanırmış.
Ve bir sabah, Zeynep tam da böyle bir maceraya atılmak için uyanmış. Köyün hemen dışında, ormanın derinliklerinde kimsenin gitmeye cesaret edemediği bir yere gitmeye karar vermiş. İşte bu karar, Zeynep’in hayatını sonsuza dek değiştirecek bir maceranın başlangıcı olmuş.
Zeynep, ormanın kalbinde, eski bir kulübe olduğunu duymuş. Köydeki yaşlılar bu kulübenin büyülü olduğunu, içinde sihirli şeyler bulunduğunu söylerlermiş. Ancak kimse bu kulübeye gitmeye cesaret edemezmiş.
Zeynep’in merakı onu ormana doğru sürüklemiş. Yüksek ağaçların arasında yürürken, kalbi hızlı hızlı atıyormuş ama korkmaktan çok heyecanlıymış. Nihayet, eski ve yosunlarla kaplı bir kapıya ulaşmış. Kapıyı yavaşça itmiş ve içeri girmiş.
Kulübenin içi, dışından çok daha büyülüymüş. İçeride, tozlu raflarda eski kitaplar, parlayan kristaller ve çeşit çeşit eşyalar varmış. Ancak Zeynep’in dikkatini çeken şey, odanın tam ortasında duran eski, büyük bir aynaymış. Ayna, sanki kendi ışığını yayarak parlıyormuş. Zeynep, aynaya yaklaşıp dikkatlice bakmış. Aynanın çerçevesi altın işlemelerle süslenmiş ve üst kısmında küçük bir yazı kazınmış: “Sihirli Ayna.”
Zeynep, aynaya dokunduğunda, aynanın yüzeyinde dalgalanmalar oluşmuş ve aniden aynanın içinde bir ışık belirivermiş. Işık, yavaş yavaş şekil alarak Zeynep’in karşısına bir figür çıkarmış. Bu figür, uzun beyaz saçları ve yumuşak bakışlarıyla bir periymiş. Peri, Zeynep’e gülümseyerek “Merhaba, küçük Zeynep,” demiş. “Ben Ayna Perisi’yim. Bu sihirli aynayı bulduğun için çok şanslısın. Çünkü bu ayna, senin en derin arzularını gerçekleştirebilir.”
Zeynep, heyecanla periye sormuş, “Gerçekten mi? Ne istersem gerçekleştirebilir mi?” Peri, hafif bir baş hareketiyle onaylamış ve “Evet, ama sadece kalbinin temiz olduğu sürece,” demiş.
Zeynep, aynanın önünde durup düşünmüş. Ne isteyebilirmiş? Önce, güzel bir elbise istemiş. Ayna birdenbire parlamış ve Zeynep’in üstünde parlak bir elbise belirmiş. Sonra, sevdiği oyuncaklardan birini istemiş ve ayna, oyuncak ayısını ona getirmiş. Zeynep çok mutluymuş ama içinde bir eksiklik hissetmiş. Oyuncaklar ve elbiseler güzelmiş ama sanki aradığı mutluluk bu değilmiş.
Bir süre sonra, Zeynep’in aklına köydeki yalnız çocuklar gelmiş. Onlar da mutlu olmalıymış, diye düşünmüş. Ayna Perisi’ne dönüp, “Köydeki tüm çocuklar için mutluluk istiyorum,” demiş. Ayna bir kez daha parlamış ve bu kez köydeki her evden kahkahalar yükselmiş. Zeynep, köydeki çocukların mutlu olduğunu bilmekten dolayı büyük bir sevinç duymuş.
Ancak Zeynep’in macerası burada bitmemiş. Ayna Perisi, ona bir görev vermiş. “Zeynep,” demiş peri, “Bu ayna sana büyük güçler sunuyor ama unutma, gerçek mutluluk paylaşmaktan gelir. Sana bu aynayı emanet ediyorum ama sen de bu aynayı ihtiyacı olanlarla paylaşacaksın.”
Zeynep, bu sözü vermiş ve köyüne geri dönmüş. Günler boyunca, sihirli aynayı köydeki çocuklarla paylaşmış. Her çocuk aynadan dilekler dilemiş ama Zeynep onlara mutluluğun sadece dileklerde değil, dostlukta ve paylaşımlarda olduğunu öğretmiş.
Zamanla, Zeynep büyümüş ve köyde herkesin sevdiği, saydığı biri olmuş. Sihirli ayna, Zeynep’in sayesinde köydeki herkesin mutluluğuna katkı sağlamış. Ancak Zeynep, en büyük mutluluğun kendisinin, ailesinin ve köyünün sağlıklı ve mutlu olması olduğunu anlamış.
Bir gün, ayna parlaklığını kaybetmiş ve eski haline dönmüş. Zeynep, aynanın görevini tamamladığını anlamış. Ayna artık sadece bir hatıra olmuş ama Zeynep ve köy halkı, o aynanın öğrettiklerini asla unutmamış.
Zeynep, Sihirli Ayna ve Zeynep masalı sayesinde öğrendiği en önemli şeyi her zaman kalbinde taşımış: Gerçek mutluluk, başkalarıyla paylaşılan ve kalpten gelen mutluluktur.
Sihirli Ayna ve Zeynep Masalına benzeyen “Uyku masalları” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.