Sonsuza Kadar Arkadaş Masalı: Bir varmış bir yokmuş, rengârenk kelebekler ve rüzgârda dans eden çiçeklerle dolu bir bahçede Bruno adında küçük bir çocuk yaşarmış. Bruno oyuncaklarıyla oynamayı ve kelebeklerin peşinden koşmayı çok seviyormuş ama bazen üzülüyormuş çünkü oturup dinlemek onun için çok zormuş.
Bir gün Bruno oynarken çok özel bir kelebekle tanışmış. Bu kelebeğin her renkten kanadı varmış ve Bruno ile konuşabiliyormuş. Kelebek ona “Neden üzgünsün?” diye sormuş.
Bruno kelebeğe arkadaş edinme ve yerinde durma konusunda yaşadığı zorlukları anlatmış. Kelebek gülümseyerek şöyle demiş: “Bruno, her birimiz kendi tarzımızda özeliz. Senin enerjin ve neşen bu bahçeyi daha güzel bir yer haline getiriyor.”
Kelebek, Bruno’yu kendisiyle birlikte uçmaya davet etmiş ve bunu yaptıklarında Bruno dünyayı farklı bir şekilde duyabildiğini ve görebildiğini fark etmiş. Anın tadını çıkarmayı öğrenmiş ve kelebek ona enerjisini sadece kendisini değil, başkalarını da mutlu eden eğlenceli oyunlar yaratmak için kullanmayı öğretmiş.
Zamanla Bruno bahçedeki en popüler çocuk haline gelmiş. Herkes onunla oynamak ve ondan bir şeyler öğrenmek istiyormuş. Zaman zaman kendini biraz farklı hissetse de Bruno, şefkatli kalbinin ve dünyaya bakış açısının en büyük hazinesi olduğunu anlamış. Ve böylece Bruno en önemli şeyin hareketsiz kalmak değil, sevgisini ve neşesini başkalarıyla paylaşmak olduğunu öğrenmiş. Bahçe kahkahalar ve oyunlarla dolmuş ve Bruno, büyük kalbi ve parlak fikirleriyle herkes için sevgili bir arkadaş olmuş.
Bir gün, kelebek Bruno’ya “Bugün ne yapalım?” diye sormuş. Bruno heyecanla “Yeni bir yer keşfedelim!” demiş. Böylece, birlikte uçmaya başlamışlar ve bahçenin ötesine geçip, daha önce hiç gitmedikleri bir ormana doğru yönelmişler.
Ormanın içine girdiklerinde, her tarafın ağaçlar ve kuş sesleriyle dolu olduğunu görmüşler. Bruno’nun gözleri parlamış ve her şeyi dikkatle incelemeye başlamış. Bir süre sonra, yolun kenarında küçük bir kaplumbağa görmüşler. Kaplumbağa yavaşça yürüyormuş ve bir şey arıyormuş gibi görünüyormuş.
Bruno kaplumbağaya yaklaşıp “Merhaba, ne arıyorsun?” diye sormuş. Kaplumbağa gülümseyerek “Kaybolmuş gibi hissediyorum. Evimi bulamıyorum,” demiş.
Kelebek hemen bir plan yapmış ve Bruno’ya “Kaplumbağaya yardım edelim, belki birlikte evini bulabiliriz,” demiş. Bruno sevinçle kabul etmiş ve üçü birlikte kaplumbağanın evini aramaya başlamışlar.
Yolda ilerlerken, farklı hayvanlarla karşılaşmışlar. Bir sincap, yüksek ağaçların arasında fındık arıyormuş. Bir tavşan, çimenlerin arasında sıçrayarak oyun oynuyormuş. Herkesle tanışmışlar ve onlara kaplumbağanın evini bulmak için yardım etmelerini istemişler.
Sonunda, küçük bir dere kenarında, kaplumbağa evine benzer bir yer görmüş. Kaplumbağa mutlu bir şekilde “Burası benim evim!” demiş. Bruno ve kelebek kaplumbağanın mutluluğunu paylaşmışlar ve onu evine sağ salim ulaştırdıkları için gurur duymuşlar.
Kaplumbağa teşekkür ederek “Siz gerçekten harika arkadaşlarsınız,” demiş. Bruno ve kelebek birlikte gülümseyerek “Arkadaşlar birbirine yardım eder,” demişler.
Bu macera, Bruno’ya ve kelebek arkadaşına, arkadaşlık ve yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmış. Ve o günden sonra, ormanda yeni arkadaşlar edinmek ve onlara yardım etmek için daha fazla zaman geçirmeye karar vermişler.
Bir gün, Bruno ve kelebek, yine yeni bir maceraya atılmak için buluşmuşlar. Kelebek heyecanla “Bugün nereye gidelim?” diye sormuş. Bruno gözlerini parlatıp “Deniz kenarına gitmek istiyorum,” demiş. Böylece, birlikte uçmaya başlamışlar ve bahçenin ötesine geçip, denizin tuzlu kokusunu hissettikleri sahile doğru yönelmişler.
Deniz kenarına vardıklarında, kumların üzerinde yürüyen yengeçler ve uçan martılarla karşılaşmışlar. Bruno, denizin mavi sularına bakıp hayran kalmış. O sırada, sahilin kenarında bir şey görmüşler. Bu, küçük bir deniz yıldızıymış. Deniz yıldızı, bir kayanın üzerinde çaresizce duruyormuş.
Bruno, deniz yıldızına yaklaşıp “Merhaba, ne oldu?” diye sormuş. Deniz yıldızı üzgün bir şekilde “Gelgit beni buraya bıraktı ve denize geri dönemiyorum,” demiş.
Kelebek hemen bir plan yapmış ve Bruno’ya “Deniz yıldızını denize geri götürelim,” demiş. Bruno sevinçle kabul etmiş ve deniz yıldızını nazikçe kucaklayarak suya doğru yürümüş. Dalgalara ulaşınca, deniz yıldızını dikkatlice suya bırakmış. Deniz yıldızı suya değdiği anda canlanmış ve mutlu bir şekilde denizin derinliklerine doğru yüzmüş.
Deniz yıldızı geri dönüp teşekkür ederek “Siz gerçekten harika arkadaşlarsınız,” demiş. Bruno ve kelebek birlikte gülümseyerek “Arkadaşlar birbirine yardım eder,” demişler.
Deniz kenarında vakit geçirirken, Bruno ve kelebek başka ilginç şeyler de keşfetmişler. Bir kaplumbağa, yumurtalarını kumların altına saklıyormuş. Bir grup minik balık, suyun yüzeyinde oyun oynuyormuş. Bruno, tüm bu canlılarla tanışıp onların hikayelerini dinlemekten büyük keyif almış.
Gün sonunda, güneş batarken Bruno ve kelebek, birlikte uçup eve dönmüşler. Bruno, bu macerada yeni şeyler öğrenmiş ve yeni arkadaşlar edinmiş olmaktan çok mutluymuş. Kelebek ona “Bugün de harika bir gündü,” demiş. Bruno gülümseyerek “Evet, arkadaşlarla her gün harika,” diye cevap vermiş.
Ve böylece, Bruno ve kelebek, her gün yeni maceralarla dolu mutlu bir hayat sürmeye devam etmişler. Her yeni macera, onlara dostluğun ve yardımlaşmanın önemini bir kez daha hatırlatmış. Bahçeleri ve deniz kenarı, kahkahalar ve dostluklarla dolu bir yer olmuş. Ve Bruno, büyük kalbi ve parlak fikirleriyle, her zaman yeni bir macera ve yeni bir arkadaşlık için hazır olmuş.
Ve böylece, Bruno ve kelebek, sonsuza kadar arkadaş olarak yaşamışlar. Mutlu ve neşeli maceralarla dolu günler onları bekliyormuş. Ve Sonsuza Kadar Arkadaş Masalı devam etmiş.
Sonsuza Kadar Arkadaş masalı gibi 1 yaş masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.