Bir varmış bir yokmuş, denizlerin derinliklerinde, insan gözünün asla göremeyeceği bir yerde yaşayan bir su perisi varmış. Bu su perisinin adı Maviymiş, ve kendisi suyun en güzel renklerine sahip olan perilerden biriymiş.
İnci gibi parıldayan saçları ve deniz kabuğu kadar yumuşak kanatlarıyla, denizin derinliklerinde özgürce dolaşırmış. Mavi’nin görevi, denizleri ve içindeki tüm canlıları korumakmış. O, suyun duruluğunu, dalgaların dansını ve deniz altı dünyasının huzurunu sağlamak için çabalarmış.
Bir gün, Mavi deniz kenarında oturan bir çocuk fark etmiş. Bu çocuk, elinde bir şişe tutuyormuş ve denize bir şeyler atıyormuş. Mavi merakla çocuğa yaklaşmış ve onun denize plastik şişe, kağıt parçaları gibi çöpler attığını görmüş. Su perisi bu duruma çok üzülmüş çünkü insanların denizi nasıl kirlettiklerini yakından görmek onu derinden etkilemiş.
Mavi, hemen harekete geçmeye karar vermiş. Çocuğun yanına usulca yaklaşıp, ona denizin ruhunu göstermek istemiş. Bir an için kanatlarını açmış ve etrafına mavi bir ışık saçmış. Çocuk birden etrafının aydınlandığını fark etmiş ve gözlerini kocaman açmış. Karşısında duran su perisine inanamazmış. “Sen kimsin?” diye sormuş şaşkınlıkla.
“Ben Mavi, denizlerin perisiyim,” demiş Mavi yumuşak bir sesle. “Sen denizi kirlettiğinde sadece onu değil, içinde yaşayan tüm canlıları da tehlikeye atıyorsun. Denizin derinliklerinde neler olduğunu hiç merak ettin mi?”
Çocuk, biraz utanarak başını öne eğmiş. “Ben… ben sadece bir şişe attım. Ne kadar zarar verebilir ki?” demiş.
Mavi, çocuğu elinden tutmuş ve onu sihirli kanatlarıyla sarıp denizin derinliklerine götürmüş. Çocuk birden kendini suyun altında nefes alabiliyor halde bulmuş. Mavi, onu rengarenk balıklarla, mercan resifleriyle dolu olan bir bölgeye getirmiş. Her şey o kadar büyüleyiciymiş ki çocuk gözlerini kırpmadan etrafına bakıyormuş.
“Bak,” demiş Mavi, “Burada her canlının bir yeri var. Bu balıklar, mercanlar, deniz yıldızları ve daha niceleri bu temiz sulara ihtiyaç duyar. Eğer deniz kirlenirse, bu güzellikler yok olabilir. Plastik şişeler ve çöpler onların evlerini mahveder.”
Çocuk, bu güzellikleri izlerken yaptığı hatanın ne kadar büyük olduğunu anlamış. “Özür dilerim Mavi,” demiş içtenlikle. “Bir daha asla denize çöp atmayacağım.”
Mavi, çocuğun pişmanlığını görünce yüzünde bir gülümseme belirmiş. “Özür dilemek önemli ama asıl olan bundan sonra ne yapacağın,” demiş. “Denizi korumanı istiyorum. Sen ve arkadaşların bu güzelliği koruyabilirseniz, gelecek nesiller de bu muhteşem deniz dünyasını görebilir.”
Mavi, çocuğu tekrar kıyıya çıkarmış ve ona veda ederken bir deniz kabuğu vermiş. “Bu deniz kabuğunu sakla,” demiş Mavi. “Ne zaman denizi koruman gerektiğini hatırlatmak istersen, ona bak. Belki sen de bir gün denizin koruyucularından biri olursun.”
Çocuk, deniz kabuğunu ellerinde sımsıkı tutmuş ve gözlerinde bir parıltı ile Mavi’ye teşekkür etmiş. “Söz veriyorum, denizi koruyacağım,” demiş. Mavi ise hafifçe başını sallayıp, dalgaların arasına karışarak gözden kaybolmuş.
O günden sonra çocuk, arkadaşlarına ve ailesine denizin ne kadar önemli olduğunu anlatmış. Sahilde çöpler gördüğünde hemen toplamış, herkesi denizi temiz tutmaya davet etmiş. Mavi’nin öğrettiği bu ders, çocuğun kalbinde sonsuza dek kalmış.
Ve Su Perisi Masalı burada bitmiş ancak Mavi, denizin derinliklerinde huzurla yüzmeye devam etmiş. Çünkü artık, çocuklar denizleri korumaya başlamış ve suyun sesi, eskisi gibi berrak kalmış.
Su Perisi Masalına benzeyen masallar okumak için instagram adresimizi ziyaret edebilirsiniz.