Uyku Perisi ve Efe Masalı: Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar çok uzaklarda, sıcacık bir köy varmış. Bu köyde yaşayan insanlar, geceleri rahatça uyuyabilmek için Uyku Perisi’ne güvenirlermiş. Uyku Perisi, her gece gelirmiş, sihirli bir dokunuşla herkesi tatlı bir uykuya daldırırmış.
Köydeki küçük çocuklardan biri olan Efe, Uyku Perisi’ni çok severmiş. Onun hakkında dinlediği masallar, Efe’nin hayal gücünü coştururmuş. Her gece yatağa girdiğinde, Uyku Perisi’nin gelip kendisini uyuttuğunu hayal edermiş.
Bir gün, köylerine uzak bir ormanda kaybolmuş bir kuzu bulmuşlar. Köy halkı kuzuyu alıp köye getirmiş, ama yavru kuzu uykusuzluktan çok yorgun düşmüş. Efe, bu durumu duyunca hemen harekete geçmiş. Uyku Perisi’ne olan inancıyla dolu olan Efe, kuzuyu uyutmak için bir plan yapmış.
O gece, Efe ormana doğru yola çıkmış. Yıldızlar parlıyormuş, ağaçlar hafif bir rüzgarla kımıldıyormuş. Efe, yıldızların ışığında ilerlerken içinde bir heyecan duymuş. Nihayetinde, derin ormana ulaşmış.
Ormanda yavaşça yürürken, bir ay ışığı parlamış. Efe gözlerini kısarak bakmış. O ışık, Uyku Perisi’nin varlığını simgeliyormuş. Efe’nin kalbi hızla atmaya başlamış. Kendisini cesaretlendirmiş ve yavaşça ilerlemiş.
Bir süre sonra, bir ağacın altında zarif bir şekilde duran minik bir peri görmüş. Uyku Perisi, beyaz elbiseleri ve kanatlarıyla ay ışığında parlıyormuş. Efe, onun yanına yaklaşmış ve titrek bir sesle konuşmuş:
“Merhaba, Uyku Perisi. Ben Efe. Sana bir ricam var. Köyümüzde kaybolmuş bir kuzu var ve uykusuzluktan çok yorgun. Onu uyutman için yardımına ihtiyacımız var.”
Uyku Perisi, Efe’nin samimi sözlerini dinlemiş ve gülümsemiş. Ardından, Efe’nin eline bir tüy vermiş.
“Bunu kuzuya hafifçe dokundur. Onun tatlı bir rüyaya dalmasını sağlayacak” demiş.
Efe, heyecanla teşekkür etmiş ve periyle vedalaşmış. Sonra, köye geri dönmüş ve bulduğu kuzuya tüyü hafifçe dokundurmuş. Kuzu, sihirli tüyün etkisiyle hemen huzur içinde uyumuş.
Ertesi gün, köy halkı Efe’yi ve kuzuyu kurtaran Uyku Perisi’ni göklere çıkarmış. Herkes Efe’ye minnettarlık duymuş ve ona teşekkür etmiş.
O günden sonra, Efe’nin macerası köyde bir masal gibi anlatılmış. Herkes Uyku Perisi’nin varlığına daha da güvenmiş ve Efe’nin cesaretinden ilham almış.
Bir başka gün, Efe yeni bir maceraya atılmak için sabırsızlanıyormuş. Sabahın erken saatlerinde, güneşin ilk ışıklarıyla uyanmış ve büyükannesi ile dedesinin yanına gitmiş. Onlar, Efe’ye ormanın derinliklerinde yaşayan Bilge Baykuş’tan bahsetmişler.
Bilge Baykuş, ormanın en eski ve en bilge canlısıymış. Her türlü soruya cevap verebilir, en karmaşık problemleri çözebilirmiş. Ancak Bilge Baykuş’a ulaşmak hiç de kolay değilmiş. Onun yaşadığı ağaç, ormanın en derin ve en karanlık kısmındaymış.
Efe, Bilge Baykuş’u görmek için kararlıymış. Hemen hazırlıklarını yapmış, yanına bir fener ve büyükannesinin yaptığı bir sandviç almış. Ormana doğru yola çıkmış.
Ormanda ilerlerken Efe, çeşitli hayvanlarla karşılaşmış. Kimi yolda uyuklayan tavşanlar, kimi ağaç dallarında şarkı söyleyen kuşlar. Her biri Efe’ye selam vermiş, ona iyi şanslar dilemişler. Efe, sonunda Bilge Baykuş’un yaşadığı büyük ağaca varmış.
Ağacın tepesine doğru bakarken, Efe derin bir nefes almış. “Bilge Baykuş! Ben Efe. Seninle konuşmak istiyorum!” diye seslenmiş.
Bir süre sonra, ağaçtan nazik bir ses duyulmuş. “Gel, genç Efe. Seni bekliyordum,” demiş Bilge Baykuş. Efe, ağacın içine girip merdivenleri tırmanmış ve Bilge Baykuş’un yuvasına ulaşmış.
Bilge Baykuş, büyük gözleriyle Efe’ye bakmış. “Söyle bakalım, Efe. Neden geldin?” diye sormuş.
Efe, büyükannesinin anlattığı bir hikayeyi hatırlamış. “Köyümüzde bir sorun var, Bilge Baykuş. Bahçelerimizdeki çiçekler bir türlü açmıyor. Ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz,” demiş.
Bilge Baykuş, derin bir düşünceye dalmış. Sonra kanatlarıyla bir kitabı açmış ve Efe’ye dönmüş. “Bu, Doğa Perisi’nin işidir. Doğa Perisi, çiçeklerin açmasını sağlar. Ancak uzun zamandır onu gören olmamış,” demiş.
Efe, merakla sormuş, “Peki, Doğa Perisi’ni nasıl bulabilirim?”
Bilge Baykuş, Efe’ye bir çiçek tohumu vermiş. “Bu tohum, Doğa Perisi’ni bulmana yardımcı olacak. Onu ormanın en güzel çiçeğinin yanında dik. Doğa Perisi, çiçeklerin kokusunu takip edip gelecektir,” demiş.
Efe, Bilge Baykuş’a teşekkür etmiş ve tohumu alıp ormandan geri dönmüş. Köyde, en güzel çiçeğin bulunduğu bahçeye gitmiş ve tohumu oraya dikmiş. Her gün sabırla beklemiş ve çiçeği sulamış.
Bir sabah, Efe bahçeye geldiğinde, o tohumdan rengarenk bir çiçek açmış. Çiçeğin kokusu, tüm köyü sarmış. Aniden, çiçeğin yanında zarif bir peri belirmiş. Bu, Doğa Perisi’ymiş.
Doğa Perisi, Efe’ye teşekkür etmiş. “Bu güzel çiçeği diktiğin için sana minnettarım. Şimdi bahçenizdeki tüm çiçekler açacak,” demiş ve sihirli değneğini sallamış.
O andan itibaren, köydeki tüm çiçekler rengarenk açmış ve köy yeniden güzelleşmiş. Köy halkı Efe’ye ve Bilge Baykuş’a minnettarlık duymuş. Herkes, Efe’nin macerasını hayranlıkla anlatmış.
Ve böylece, Efe’nin cesareti ve bilge dostlarının yardımıyla, köyde bir kez daha huzur ve güzellik hüküm sürmüş. Herkes mutlu bir şekilde yaşamış.
Sonra gökyüzü yıldızlarla dolmuş ve Uyku Perisi köydeki herkesin üzerine huzur dolu bir uyku serpmiş. Ve Uyku Perisi ve Efe masalı burada sona ermiş.
Uyku Perisi ve Efe Masalı gibi uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.