Bir varmış, bi yokmuş. Bir zamanlar, evin köşesinde duran eski bir televizyon kumandası varmış. Bu kumanda, yıllardır televizyonun en yakın arkadaşıymış. Ancak, gün geçtikçe kumanda yorgun düşmüş ve düğmeleri eski parlaklığını yitirmiş.
Üzerindeki rakamlar biraz silinmiş, pili zayıflamış ve her düğmeye basıldığında ince bir “çıt” sesi çıkarır olmuş. Adı da bu yüzden “Çıt Kumanda” olarak anılırmış.
Bir gün, kumanda her zamanki yerinde otururken derin bir iç çekmiş ve kendi kendine mırıldanmış:
“Ah, keşke biraz dinlenebilsem. Hep aynı kanallar, hep aynı eller… Ne zaman bir maceraya çıkacağım?”
Bu sırada kumandayı kullanan çocuklar, Ege ve Zeynep, oyun oynarken onun ne dediğini duymuşlar. Ege şaşkınlıkla Zeynep’e dönüp sormuş:
“Zeynep, kumanda mı konuştu?”
Zeynep gülerek başını sallamış:
“Sanırım öyle. Belki biz de kumandaya yardım edebiliriz. O da dinlenmeyi hak ediyor!”
Ege ve Zeynep, kumandayı ellerine alıp, “Ne yapmak isterdin?” diye sormuşlar. Kumanda önce şaşırmış, çünkü insanlar onunla hiç konuşmazmış. Ama sonunda cesaretini toplayıp, dileğini paylaşmış:
“Biraz uyumak istiyorum. Düğmelerim yoruldu, pillerim tükendi. Ama bir yandan da televizyonu yalnız bırakmak istemiyorum.”
Zeynep düşünceli bir şekilde cevap vermiş:
“Tamam! Sana yardım edeceğiz. Hem dinlenebilmen için bir çözüm buluruz, hem de televizyon sıkılmaz!”
Çocuklar hemen harekete geçmişler. Eski oyuncak kutularını karıştırıp küçük düğmeler, renkli kablolar ve bir zil bulmuşlar. Bunları kullanarak basit bir kumanda sistemi yapmaya karar vermişler. Ege bir düğmeye basınca zil çalıyor, Zeynep başka bir düğmeye basınca televizyon kanalı değişiyormuş. Bu yeni düzenek, hem eğlenceli hem de işlevsel olmuş.
Kumanda, çocukların çabalarını izlerken mutluluktan ışıldamış. Onlara teşekkür etmiş ve rahatça bir köşeye kıvrılıp uykuya dalmış. Çocuklar da ona bir battaniye yapmayı unutmamışlar. Eski bir mendili üzerine örtüp, “İyi uykular, Çıt Kumanda!” demişler.
Çıt Kumanda, uykuya dalar dalmaz kendini fantastik bir dünyada bulmuş. Bu dünya, farklı türde kumandalarla doluymuş. Burada her kumandanın özel bir görevi varmış: bazıları müzik çalarken, bazıları lambaları yakıp söndürüyormuş.
Çıt Kumanda da kendi düğmeleriyle oynayıp dururken yeni yetenekler keşfetmiş. Artık sadece kanalları değiştirmekle kalmıyor, ışıkları yakıyor ve hatta dans eden figürler bile oluşturabiliyormuş!
Rüyasında diğer kumandalar ona hayranlıkla bakmışlar. İçlerinden biri, altın rengi bir kumanda, ona şöyle demiş:
“Sen çok özel bir kumandasan. İnsanların dilini anlamış ve onlarla konuşmayı başarmışsın. Bizim krallığımızda onur konuğumuz ol!”
Çıt Kumanda, bu güzel rüyanın tadını çıkarırken dışarıdan bir ses duymuş.
Uyandığında, çocuklar onun etrafında toplanmış. Zeynep, kumandayı nazikçe eline alıp gülümsemiş:
“Dinlenmen bitti mi? Televizyon seni özledi.” demiş.
Kumanda, kendini hiç bu kadar enerjik hissetmemiş. Yeni piller takılmış, düğmeleri temizlenmiş ve eski parlaklığına kavuşmuş.
“Teşekkür ederim!” demiş Çıt Kumanda. “Artık çok daha güçlüyüm ve görevime hazırım!”
Ege ve Zeynep, kumandayı yerine koymuşlar ve televizyonu açmışlar. Çıt Kumanda, artık her düğmesine basıldığında eskisinden çok daha keyifli hissetmiş. Ama içten içe şunu da biliyormuş: Onu dinleyen ve onunla ilgilenen bu iki çocuğun dostluğu, sahip olduğu en büyük zenginlikmiş.
Çıt Kumanda, çocukların desteğiyle hem dinlenmiş hem de eski günlerine dönmüş. Ege ve Zeynep de ona yardım etmenin mutluluğunu yaşamışlar. Böylece, kumanda ile çocuklar arasında sıcacık bir dostluk kurulmuş. Bu hikaye, çocukların küçük şeylere bile değer verdiğinde neler başarabileceklerini herkese göstermiş.
Ve böylece, Uykusu Gelen Kumanda masalı ile çocukların macerası unutulmaz bir anıya dönüşmüş.
Uykusu Gelen Kumanda Masalına benzeyen kısa masallar okumak için instagram sayfamızı takip edebilirsiniz.