Yıldızlı Yolculuk: Masal Oku
Bir varmış, bir yokmuş… Yemyeşil tepelerin sarıp sarmaladığı, kuş cıvıltılarının yankılandığı, rüzgârın nazikçe ağaç yapraklarını okşadığı küçük bir kasaba varmış. Bu kasabanın dar sokaklarında, çiçeklerle süslü bahçelerinde ve taş döşeli yollarında her gün yeni bir macera yaşanırmış. İşte burada, birbirinden hiç ayrılmayan iki arkadaş yaşarmış: Aras ve Defne.
Aras, gözlerinde hep bir ışık olan, düş kurmayı her şeyden çok seven bir çocukmuş. Bazen bulutları izleyip pilot olduğunu hayal eder, bazen geceleri yıldızları seyrederken bir roket yapıp uzaya gitmeyi düşünürmüş. Kimi zaman ise devasa bir kütüphane dolusu kitabın içinde, kalemini eline almış, yeni dünyalar yaratmanın hayalini kurarmış. Gözlerini kapattığında, her şeyin mümkün olabileceğine inanırmış. Hayalleri onun yolunu aydınlatan yıldızlar gibiymiş.
Defne ise bambaşka bir çocukmuş. Onun için hayat olduğu gibi yaşanmalıymış. Sabah uyanıp güneşi görmek, sokakta oyun oynamak, rüzgârın yüzüne dokunuşunu hissetmek yeterliymiş. Geleceği düşünmek ona garip gelirmiş. “Nasılsa bugün güzel, yarın bana ne getirse kabulüm,” dermiş. O, hayatın kendiliğinden akıp gideceğine inanır, hayallerin nereye götüreceğini bilemediği için düşünmeyi bile istemezmiş.
İki arkadaşın farklı dünyaları olmasına rağmen, birlikte vakit geçirmekten büyük keyif alırlarmış. Aras hayallerini anlatırken gözleri parıldar, Defne ise onu dinlerken bazen gülümser, bazen de başını iki yana sallayarak “Bu kadar düşünmeye ne gerek var?” diye sorarmış. Ama bir gün, hayat onlara hayal kurmanın ve bir yol belirlemenin önemini gösterecekmiş…

Bir gün kasabanın yakınındaki ormanda dolaşırken, yaşlı bir kaplumbağa ile karşılaşmışlar. Kaplumbağa onlara “Bu ormanın derinliklerinde, yıldız gibi parlayan bir çiçek var. Onu bulan kişi, istediği hayalini gerçeğe dönüştürebilir,” demiş. Aras’ın gözleri parlamış. “Bu çiçeği bulmalıyız!” diye heyecanla atılmış. Defne ise omuz silkmiş. “Ne gerek var ki, nasılsa her şey kendiliğinden olur,” diye karşılık vermiş.
Yola çıktıklarında Aras, eline bir harita çizmiş, çiçeği bulmak için plan yapmış. Ağaçların arasından geçerken, hangi patikadan döneceğini, dereden nasıl atlayacaklarını dikkatlice hesaplamış. Defne hiç plan yapmadığı gibi etrafla pek ilgilenmiyormuş. Sonunda iki arkadaş, sarmaşıkların arasındaki dar patikaya gelmişler. Aras patikaya nereden gireceğini, hangi yöne gideceğini bildiği için yolu rahatlıkla bulmuş. Ama Defne, nereye gideceğini kestiremediği için kaybolmuş.

Aras, yolunu bulup çiçeğin olduğu açıklığa ulaşmış. Pırıl pırıl parlayan o güzel yıldız çiçeğini görünce kalbi heyecanla dolmuş. Bir yandan da Defne’yi merak ettiği için yüksek sesle seslenmiş. Bir süre sonra Defne, endişeli bakışlarla ortaya çıkmış. “Kayboldum,” demiş üzgün bir sesle. Aras, arkadaşına gülümseyerek “Gel, birlikte bakalım,” demiş ve yıldız çiçeğine el uzatmışlar.
Yaşlı kaplumbağa birden ortaya çıkmış ve gülümseyerek onlara bakmış: “Hayaller, bir meşale gibi önünüzü aydınlatır. Nereye gideceğinizi bilir, yolunuzu şaşırmazsınız. Hayalleriniz olsun, büyüdükçe onlara ulaşmayı hedefleyin!”
O gün Defne, hayal kurmanın insanı nasıl heyecanlandırdığını ve yol gösterdiğini anlamış. Aras ise hayallerinin peşinden gitmenin ne kadar değerli olduğunu tekrar görmüş. İkisi de yıldız çiçeğinden fısıldayan dilekleri duymuş: “Unutmayın, hayalleriniz daima ışığınız olsun!”

Gökten üç elma düşmüş; biri hayal kuranların başına, biri hayalini gerçekleştirmek isteyenlerin başına, biri de bütün çocukların mutluluğuna…
‘Yıldızlı Yolculuk: Masal Oku’ masalını sevdiyseniz diğer masallarımıza da buradan ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar.
2 yorum
Masal is very good. Thank u <3
Thank you.