Kurbağa ile Balık Masalı: Çocuklara Masallar, Masal
(İyilik ve farkındalık üzerine bir masal)
Bir varmış, bir yokmuş…
Yemyeşil bir ormanın kenarında küçük, berrak bir gölet varmış. Bu gölette bir kurbağa yaşarmış. Gölün hemen yanı başlangıcında ise bir dere kıvrıla kıvrıla uzanır, içinde türlü balıklar yüzermiş. Bu balıklardan biri de minik, parlak pullarıyla tanınan Meraklı adında bir balıkmış.
Kurbağa İle Balık Masalı : Balık ve Kurbağa Sohbet Ediyor…
Kurbağa ile Meraklı her sabah güneşin doğuşuyla beraber birbirlerini selamlarmış.
— İyi sabahlar Meraklı!
— Günaydın Kurbağa kardeş!
Her gün aynı kayanın üstünde ve suyun hemen kenarında buluşur, uzun uzun konuşurlarmış. Sabah güneş ışınları göletin yüzeyinde dans ederken, kurbağa karnını ısıtır, Meraklı balık ise suyun hemen altından neşeyle yüzerek dostuna selam verirmiş.
— Bugün de ne güzel bir gün, değil mi? — dermiş Kurbağa.
— Evet! Su ılık, yosunlar taptaze… — diye cevap verirmiş Meraklı.
Kimi zaman rüzgârdan, kimi zaman bulutlardan, kimi zaman de geceleri gökyüzünde parlayan yıldızlardan konuşurlarmış. Konuları hiç bitmezmiş; nehirdeki çakıl taşlarından, suya düşen yapraklara, hatta insanoğlunun ilginç davranışlarına kadar…

fakat bir sabah konuşmaları alışılmış neşesinden uzakmış. Hava bulutluymuş, göletin yüzeyi dalgalı… Kurbağa gözlerini yere dikmiş, uzun bir “vırrrak” ile içini çekmiş:
— Bazı insanoğlu var ki… Gölete gelip suya giriyorlar ama bizleri hiç fark etmiyorlar. Düşünsene Meraklı, geçen gün biri tam üstüme bastı! İki parmağım hâlâ acıyor. O kadar da sesli bağırdım, “Vırak vırak!” diye… ama ne duyan var ne gören…
Kayanın altındaki yosunların arasından çıkan Meraklı da derin bir nefes almış:
— Ah, bizde durum daha da kötü Kurbağa kardeş. Suyun içine parlak, güzel şeyler atıyorlar. Baloncuklu, rengârenk… İlk bakışta oyuncak şeklinde geliyor. Ama meğer olta denen bir şeymiş. Ucunda kanca var, yakalıyorlar bizi. Aç olan arkadaşlar sanıyor ki bu bir armağan, bir sürpriz… ama bir bakmışsın, gökyüzündeyiz! Suyun dışında nefes alamıyoruz… Gözlerimiz kuruyor, kalbimiz çarpıyor.
Kurbağa korkuyla sormuş:
— Peki sonra ne oluyor?
— Bazıları bizi yeniden suya atıyor, çoğu zaman da çok geç oluyor. Bazıları ise götürüyor, bir daha dönmüyoruz.
İkisi de bir süre sessiz kalmış. Yalnız suyun hafif şıpırtısı, yaprakların hışırdayan sesi duyulmuş. Kurbağa gözlerini gökyüzüne kaldırmış:
— Neden bizi görmüyorlar? Hepimiz de bu dünyada yaşıyoruz. Biz de hissediyoruz… Acıyı, korkuyu, sevinci…
Meraklı başını yukarı kaldırmış, kayanın üzerine doğru yaklaşmış:
— Ama biliyor musun Kurbağa kardeş, bazen iyi insanoğlu da geliyor. Bir çocuk geçen gün suya elini soktu, yalnız oynamak için… “Canını yakmayayım,” dedi annesine. “sadece arkadaş olmak isterim,” dedi. Kalbim kıpır kıpır oldu o anda.
Kurbağa hafifçe gülümsemiş:
— Demek hâlâ ümit var…
— Elbet var, diye eklemiş Meraklı. Bir ihtimal hepimiz konuşmayı sürdürdükçe, bizim sesimizi bir gün onlar da duyar…
Kurbağa İle Balık İnsanlara Kendilerini Anlatıyorlar…
Kurbağa ile Meraklı o sabah uzun uzun düşünmüşler. Belki de insanoğluın bizi fark etmesi için biz de bir şeyler yapmalıyız, demişler kendi kendilerine.
Ertesi gün, sabah güneşi yine göletin üzerine doğarken küçük bir çocuk çıkagelmiş. Adı Defne’ymiş. Annesiyle beraber pikniğe gelmişler. Defne göletin kenarına oturmuş, ayaklarını suya sokmuş. Gülümseyerek suya bakmış:
— Acaba içinde balık var mı? Kurbağa sesi de duydum az önce…
Kurbağa hemen kayanın üstüne zıplamış, Defne’nin gözlerine bakarak yüksek sesle vıraklamış:
— Vırak! Buradayım küçük insan!
Defne şaşkınlıkla gülümsemiş:
— Aaa! Gerçekten bir kurbağa! Merhaba tatlı kurbağa…
Kurbağa biraz çekinerek konuşmaya devam etmiş:
— Lütfen dikkatli ol. Hepimiz çok küçüğüz. Bazen insanlar oyun oynarken bile fark etmeden bize zarar veriyor.

Tam o anda Meraklı suyun yüzeyine çıkmış, pırıl pırıl pullarıyla parlamış:
— Ve lütfen… Olta atmayın. Biz oyun oynamıyoruz. Yaşamaya çalışıyoruz.
Defne bir an duraksamış. Sonra ciddiyetle başını sallamış:
— Söz veriyorum! Sizin gibi küçük dostlara zarar vermeyeceğim. Hatta öteki çocuklara da anlatacağım.
Annesinin yanına koşmuş, heyecanla anlatmaya başlamış:
— Anne! Gölette kurbağa ve balıkla konuştum! Onlar da bizim gibi yaşıyor, hissediyor. Bizler onlara zarar veriyormuşuz fark etmeden!
Annesi başta biraz şaşırmış fakat kızının coşkusunu görünce gülümsemiş:
— O zaman bundan sonra daha dikkatli olalım. Onların da bir yuvası olduğunu unutmayalım.
Defne ve annesi göletin kenarına minik bir tabela yapmışlar. Üzerine büyük harflerle yazmışlar:
“BU SUDA YAŞAYAN DOSTLARIMIZ VAR. LÜTFEN DİKKATLİ OLALIM.”

Zamanla gölete gelen diğer insanlar da bu tabelayı okumuş. Çocuklar suya taş atmak yerine yüzeyde yüzen kurbağaları izlemeye başlamış. Oltalar azalmış, piknikçiler artık çöplerini toplamayı ihmal etmemiş.
Kurbağa ile Meraklı Balık, kayanın üzerinde her sabah gene buluşmuşlar fakat artık daha umutluymuşlar. Çünkü bir çocuk, minik bir sevgiyle büyük bir değişim başlatmış…
Ve işte böyle…
Bir göletin sesi, bir balığın nefesi ve bir kurbağanın “vırak”ı yardımıyla insanlar doğaya yeniden kulak vermeye başlamış.
Masal da burada değil, her yeni çocuğun kalbinde devam etmiş…
Instagram Hesabımızı takip ederek bize destek olabilirsiniz.