Gündüz ve Gece Masalı’na bir soru ile başlayalım: Gece mi daha güzel, yoksa Gündüz mü? Herkesin bir cevabı vardı. Ama acaba doğru cevap neydi?
…
Yıldızların gökyüzünde pırıl pırıl parladığı, güneşin ise cıvıl cıvıl ışıklarıyla dünyayı aydınlattığı büyülü bir diyarda Gündüz ve Gece Masalı başlarmış. Bu diyarda, biri altın gibi ışıldayan Gündüz, diğeri ise gümüş ışıklarıyla huzur veren Gece adında iki kardeş yaşarmış.
Gündüz, sabahın ilk ışıklarıyla gökyüzüne yükselir, bulutları pembe ve altın rengine boyar, çiçeklerin uyanmasını sağlarmış. O geldiğinde kuşlar neşeyle öter, çocuklar bahçelerde kahkahalarla oynarmış. Dünya onun sıcak ışığıyla canlanır, doğa hareketlenirmiş.

Gece ise yumuşacık adımlarla gelir, yıldızları usulca gökyüzüne serper, ayı ışıldatırmış. Sessizliğin içindeki en güzel ninnileri fısıldayarak tüm canlılara huzurlu bir uyku armağan edermiş. Ateş böcekleri karanlıkta ışıldar, baykuşlar geceyi selamlayan melodiler söyler, dünya dinginleşirmiş.
Gündüz, masmavi gökyüzünün ortasında sıcak, sarı ışığıyla görünür, kuşların neşeli şarkılar söylemesini sağlarmış. Çiçekler onun ışığında renk renk açar, çocuklar bahçelerde keyifle oyun oynarmış.
Gündüz derin derin nefes alır, “Işığımla dünyayı uyandırıyor, herkesi mutlu ediyorum,” diye düşünürmüş.
Gece ise sessiz ve yumuşak adımlarla gelirmiş. Karanlık gökyüzü üzerinde ay gümüşten bir lamba gibi parlar, yıldızlar inci gibi dizilirmiş. Hayvanlar dinlenir, insanlar mışıl mışıl uyurmuş.

Bu iki kardeş, gökyüzünü sırayla paylaşarak doğaya hayat verirmiş. Ama bir gün, Gündüz ve Gece Masalı hiç beklenmedik bir şekilde farklı bir yola sapmış…
Gece içini çekerek, “Ben gelince herkes uyuyor. Acaba beni sevmiyorlar mı?” diye üzülürmüş.
Bir gün, Gündüz ve Gece aynı anda gökyüzünde belirmiş. Güneş bir yanda, ay diğer yanda duruyormuş. Bu beklenmedik karşılaşma, kuşları bile şaşırtmış.
Gündüz, kendinden emin bir sesle seslenmiş:
- “Sen olmadan dünya çok daha güzel olurdu! Işıl ışıl aydınlıkla herkes daha mutlu olur.”
Gece, karanlık örtüsü altında kederle cevap vermiş:
- “Ben olmadan bitkiler ve hayvanlar nasıl dinlenirdi? Ay ve yıldızlar nasıl parıldardı?”
Onlar tartışa dursun, doğada işler karışmaya başlamış. Hep aydınlık kalan çiçekler solmaya yüz tutmuş, uyumayan hayvanlar yorgun düşmüş. Karanlık hep sürse çocuklar oyunlarını kaçırır, kuşlar ise yollarını bulamazmış.
Bu durumu gören küçük bir ateş böceği, fener gibi parlayan kuyruğuyla yanlarına uçmuş ve cıvıl cıvıl bir sesle demiş ki:
- “Gece olmazsa dinlenemeyiz, Gündüz olmazsa beslenemeyiz. Siz ikiniz de aynı gökyüzünün canlarısınız. Dünyamızın güzel kalması için ikinize de ihtiyacımız var.”
Gündüz ve Gece, ateş böceğinin parlak ışıltısına bakarak düşünmüşler. Sonunda anlamışlar ki birbirlerini üzecek yerde, el ele verip doğaya yardımcı olmalılarmış. Doğanın dengeye ihtiyacı olduğunu anlamışlar.

Böylece akşam olurken, Gündüz yavaşça çekilmiş ve gökyüzünü Gece’ye bırakmış. Ay pırıl pırıl parlamış, yıldızlar selam durmuş. Sabaha doğru da Gece, yumuşak bir öpücükle veda etmiş ve Gündüz’e yer açmış. Güneş sıcacık ışıklarıyla tekrar doğmuş, kuşların sesi cıvıldamış, çocukların kahkahası duyulmuş.
O günden sonra Gece ile Gündüz, gökyüzünde birdaha hiç kavga etmemiş. Her biri sırası geldiğinde yerini diğerine bırakır doğanın büyülü dengesini korumaya devam edermiş. Gündüz, ışıl ışıl parlarken çiçekler neşeyle açar, kelebekler neşeyle dans eder, çocuklar gülümsermiş. Gece ise geldiğinde, yıldızlar usulca gökyüzüne serilirler, hayvanlar huzurla uykuya dalar, rüzgar tatlı bir ninni fısıldamış.
Artık herkes anlamış ki farklılıklar, tıpkı Gece ile Gündüz gibi, bir arada olduğunda dünyayı daha güzel ve yaşanılır kılarmış. Eğer hep aydınlık olsaydı, hiç kimse gökyüzündeki yıldızların büyüsünü keşfedemezdi; eğer hep karanlık olsaydı, çiçekler açamaz, kuşlar şarkı söyleyemezdi.
Gökyüzünde sürdükleri bu büyülü dans, sadece zamanın değil, sevginin, paylaşmanın ve uyumun en güzel kanıtı olarak parlamaya devam etmiş. Masal bu ya, gören herkes bu dansı izleyip doğanın muhteşem dengesine hayran kalmış. Ve her sabah güneş doğarken, her gece ay ışıldarken, bu masalın hiç bitmediğini hatırlamışlar. 🌙✨🌞
Gündüz ve Gece Masalı’nı keyifle okuduğunuz için teşekkürler, bu tarz masallar ilginizi çekiyorsa ‘Bilge Kök ve Sırrı: Masal Oku‘ masalınıda beğenebilirsiniz. Keyifli okumalar diliyorum…
9 yorum
Pingback: Sihirli Şemsiye: Uyku Getiren Masallar
Çok iyi bir masal ellerinize sağlık
Teşekkürler, keyifli okumalar.
.çok güzel olmuş teşekkürler arkadaşlar
Biz teşekkür eder, keyifli okumalar dileriz Reşat bey.
Keyifle okudum çok teşekkürler
Teşekkürler 🙂
Pingback: Badem ve Çoban'ın Masalı - Masal Oku - Çocuk Masalları
Pingback: Badem Teyze ile Minik Arı - Uyku Masalları - Masal Oku