Bir zamanlar küçük ve neşeli bir kasabada, gözleri pırıl pırıl olan Yağmur ile onun cesur ve güler yüzlü abisi Can yaşarmış. Bayram yaklaşıyormuş evler adeta bir şenlik alanına dönüşür Yağmur ve Can bayram neşesi her yeri sarmış.
Bayram Masalı..
Bir sabah anneleri Yağmur ve Can’a birbirinden güzel bayramlık elbiseler almış. Yağmur yeni elbisesini giydiğinde aynada kendine bakıp “Ben bayram prensesiyim!” diye neşeyle bağırmış.
Can ise yeni gömleğiyle sanki süper kahraman gibi hissedip, “Bayramın en yakışıklı abisi bende buradayım!” diyerek gülümsemiş.

Annesi mutfakta tam bir tatlı şöleni hazırlıyor bayram hazırlıklarını bitirmeye çalışıyormuş. Mis gibi vanilya ve tarçın kokan, taptaze pişen kurabiyeler, tepsi tepsi baklavalar ve şekerlemeler, mutfağı adeta bir şeker bahçesine çevirmiş.
Her köşeden “Nefis!” sesleri yükselirken, anne ve babanın yüzleri bayram coşkusuyla ışıldarmış.
Bayramdan önceki akşam, Yağmur ve Can aile büyüklerinin yanına gitmişler. Babaaneleri kucaklaşarak “Canım çocuklar, yarın bayram heyecanlı mısınız?” diye sormuş, büyük amca ise “Bayramda kalpler birleşir, paylaşmak en güzel bayramdır!” diyerek eski güzel hikayeler anlatmış.
O akşam, kahkahalar ve sıcak sohbetler eşliğinde bayramın gerçek anlamı anlatılmış.
Bayram Sabahı: Heyecan ve Neşe

Ertesi sabah, henüz güneşin ilk ışıkları bile doğmadan, bayram uykusundan uyanan Yağmur ile Can heyecandan yerinde duramazmış. Aileleri, özenle hazırladıkları kahvaltı masasında taze ekmek, peynir, zeytin ve daha nice lezzetleri özenle sıralamış. Bayram kahvaltısı sonunda hazır olmuş.
“Kahvaltı, bayramın en tatlı başlangıcıdır!” diye bağıran Yağmur, Can’ın omzuna nazikçe dokunmuş.
Kahvaltı sonrası, mahalledeki kapılar tek tek açılmış. Yağmur, “Bayramınız kutlu olsun!” diyerek kapı kapı dolaşmış; her evden renkli şekerler, gülen yüzler ve sıcak tebessümler almış.
Can, yaşlı komşulara selam verirken “Günaydın, bayram sevinci hep sizinle olsun!” diyerek herkesi neşelendirmiş. Mahallede, kucaklaşmalar, neşeli kahkahalar ve “Ne güzel bayram!” sesleri havada yankılanmış.
Gün boyunca büyükler ziyaret edilmiş harçlıklar toplanmış tatlılar yenilmiş. Yağmur, “harçlıklarını sayıp hangi oyuncaklardan alsam diye düşünürmüş, Can ise lunaparkta hangi oyuncalarla oynasam diye düşünüyormuş.
Gün batarken, yorgun ama çok mutlu bir şekilde evlerine dönen Yağmur ve Can, kalplerinde yeni, unutulmaz anılar biriktirmiş.
Her bayram, yaşadıkları bu güzel anılar tazelenir, kasabada sevgi, dostluk ve paylaşım rüzgarı estirilirmiş.
Oyunlar, danslar ve kahkahalar arasında, Yağmur ile Can bayramın sadece şeker, tatlı ve yeni elbiselerden ibaret olmadığını fark etmişler. O gün gördükleri her gülümseme, duydukları her “Bayramınız kutlu olsun!” sözü onların yüreğine dokunmuş. Büyüklerin ellerini öperken alınan dualar, komşularla paylaşılan tatlılar, birlikte edilen kahvaltılar… Hepsi bayramın gerçek anlamını anlatıyormuş.
Yağmur, abisine dönüp demiş ki:
“Can abi, bayram sadece harçlık toplamak ya da tatlı yemek değilmiş, bayram kalplerin birleştiği en özel zamanmış!”
Can’da gülümseyerek cevap vermiş:
“Evet Yağmur, bayram; kalpleri birleştirmek, kırgınlıkları unutturmak, paylaşmanın en güzel haliymiş.”

İşte o gün, Yağmur ile Can bayramın en büyük hediyesinin sevgi, saygı ve birlik olduğunu öğrenmişler. Ve bu anlamlı duygular, onların kalbinde her bayram yeniden yeşermiş.
Gökten üç elma düşmüş: Biri bu masalı yazanın, biri dinleyenin, biri de bayramın neşesini yaşayanların!
Ve böylece, Yağmur ile Can’ın bayram masalı, her yıl tekrarlanan, sevgi dolu ve rengarenk anılarla süslenen unutulmaz bir masal olarak sonsuza dek yaşamış.
Bayramınız Kutlu Olsun, Sevgili Çocuklar!
Yorum yapılmamış
Kardeşime bayramdan önce okudum yatmadan önce çok güzeldi çok beğendik