Keloğlan ve Sihirli Kaplumbağa Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde Keloğlan adında sevimli, akıllı ve bir o kadar da cesur bir delikanlı yaşarmış.
Keloğlan, annesiyle beraber küçük bir köyde mütevazı bir evde yaşarmış. Fakir ama mutlu bir hayatları varmış. Keloğlan’ın en büyük hayali, bir gün köyünü daha iyi bir yer haline getirmekmiş.
Bir gün, Keloğlan köyün yakınındaki ormanda odun toplarken, garip bir ses duymuş. Ses, “Yardım edin! Yardım edin!” diye yankılanmış. Keloğlan, sesi takip edip bir ağacın altında küçük bir kaplumbağa bulmuş.
Kaplumbağa, ormanda yiyecek ararken bir asmanın yoğun dalları arasında kaybolmuş. Küçük ayakları ve sert kabuğuyla dalların arasından geçmeye çalışırken, bir anda dengesini kaybedip sıkışmış.
Dallardan bir tanesi, kaplumbağanın bacaklarına ve kabuğunun kenarına dolanmış. Ne kadar çabalasa da, bir türlü kurtulamamış. Dallar onu daha da sıkı bir şekilde sarmış ve hareket etmesini engellemiş.
Keloğlan, kaplumbağayı bu zor durumda görünce hemen yardım etmeye karar vermiş. Yanına yaklaşıp, “Merak etme, seni bu durumdan kurtaracağım,” demiş. Önce dalların nasıl dolandığını dikkatlice incelemiş. Kaplumbağa korkmuş ve üzgün bir şekilde Keloğlan’a bakıyormuş.
Keloğlan, kollarını sıvamış ve işe koyulmuş. Dalların birbirine dolanmış halini çözüp kaplumbağayı serbest bırakmak için sabırlı ve dikkatli olması gerektiğini biliyormuş. Önce kaplumbağanın bacaklarına dolanmış olan dalları çözmeye başlamış.
Ellerini yavaşça hareket ettirerek dalları açmış ve kaplumbağanın bacaklarını serbest bırakmış. Sonra, kaplumbağanın kabuğuna dolanmış olan dallara geçmiş. Bir yandan kaplumbağayı sakinleştiriyor, bir yandan da dalları dikkatlice çözüyor, koparıyor ve açıyormuş.
Keloğlan, dalları çözerken ara ara kaplumbağaya gülümseyip cesaret verici sözler söylüyormuş. “Az kaldı, küçük dostum. Seni buradan çıkaracağım,” demiş. Kaplumbağa, Keloğlan’ın sabırlı ve nazik yaklaşımı sayesinde sakinleşmiş ve umutlanmış.
Uzun bir uğraşın sonunda, Keloğlan son dalı da çözmeyi başarmış. Kaplumbağa nihayet özgürlüğüne kavuşmuş. Keloğlan, kaplumbağayı yerden kaldırıp nazikçe onun kabuğunu temizlemiş. “Artık özgürsün, küçük dostum,” demiş.
Kaplumbağa, Keloğlan’a minnettar bir şekilde bakmış. “Teşekkür ederim, Keloğlan,” demiş. “Ben sihirli bir kaplumbağayım ve senin bu iyiliğini karşılıksız bırakmayacağım. Sana üç dilek hakkı veriyorum. Ne istersen dile, gerçekleştireceğim.”
Keloğlan önce şaşırmış ama sonra aklına bir dilek gelmiş. İlk dileği, “Köyümüzde herkesin karnı doysun, kimse aç kalmasın,” olmuş. Kaplumbağa, sihirli bir şekilde kabuğundan bir parça parlamış ve “Dileğin gerçekleşmiştir, Keloğlan,” demiş.
Keloğlan eve döndüğünde, köy meydanında büyük bir ziyafet verildiğini görmüş. Herkesin yüzü gülüyor, herkes mutluymuş. Annesi, “Keloğlan, bu mucize senin sayende mi oldu?” diye sormuş.
Keloğlan, gülümseyerek başını sallamış ama kimseye kaplumbağadan bahsetmemiş. O gece, Keloğlan’ın rüyasında köyün yaşlıları ona teşekkür edip onun ne kadar büyük bir iyilik yaptığını söylemişler.
Ertesi gün, Keloğlan yeniden ormana gitmiş. Kaplumbağa onu bekliyormuş. “İkinci dileğin ne olacak, Keloğlan?” demiş. Keloğlan bu sefer, “Köyümüzün yolları düzeltilsin, herkes rahatça yürüyüp gidebilsin,” demiş. Kaplumbağa yine parlamış ve dileği gerçekleştirmiş.
Köydeki yollar düzelmiş, herkes rahatça yürüyor, işlerine gidip geliyormuş. İnsanlar köye gelip, Keloğlan’la tanışmak ve onunla sohbet etmek istiyormuş. Keloğlan, herkese yardım etmeyi ve köyünü daha güzel hale getirmeyi sürdürmüş. Keloğlan’ın ünü köyün dışına yayılmış. Herkes onun ne kadar iyi bir kalbe sahip olduğunu konuşuyormuş.
Keloğlan, son dileği için çok düşünmüş. Ne dileyebileceği konusunda kararsız kalmış. Bir gün, köyün yakınındaki ormanda dolaşırken kaplumbağa yeniden karşısına çıkmış. “Son dileğin için hazır mısın, Keloğlan?” diye sormuş.
Keloğlan, “Köyümüzü kötü insanlardan ve tehlikelerden koruyacak bir savunma sistemi istiyorum,” demiş. Kaplumbağa bu dileği de gerçekleştirmiş ve köyün etrafına görünmez bir kalkan çekmiş. Bu kalkan sayesinde köyde kimse zarar görmemiş, herkes huzur içinde yaşamış.
Ancak, Keloğlan’ın son dileği köyde yeni bir sorun yaratmış. Görünmez kalkan köyü korurken, dış dünyayla bağlantıyı da zorlaştırmış. İnsanlar, köyden çıkmakta zorlanmışlar. Keloğlan, bu durumu fark edince üzülmüş ve kaplumbağanın yanına gitmiş.
“Dileğimin sonuçları köy için iyi olmadı,” demiş. Kaplumbağa, “Bu bir ders, Keloğlan. Dileklerin sonuçlarını her zaman düşünmelisin,” demiş. “Ama merak etme, sana bir şans daha vereceğim. Son dileğini değiştir.”
Keloğlan, bu fırsatı değerlendirerek, “Köyümüzün dış dünyayla barış içinde yaşamasını ve tehlikelerden korunmasını diliyorum,” demiş. Kaplumbağa, gülümseyerek parlamış ve dileği gerçekleştirmiş. Köyün etrafındaki kalkan kalkmış, ama köy, dış dünyayla uyum içinde yaşamaya başlamış. Keloğlan, kaplumbağaya teşekkür etmiş ve ona veda etmiş.
O günden sonra Keloğlan, köyün en sevilen ve sayılan insanı olmuş. Herkes onun hikayelerini dinler, ondan ilham alırmış. Ve Keloğlan ve Sihirli Kaplumbağa Masalı da burada bitmiş ancak Keloğlan da her zaman olduğu gibi, annesiyle birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüş. Her zaman iyilik yapmanın ve düşünerek hareket etmenin önemini anımsamış.
Keloğlan ve Sihirli Kaplumbağa Masalına benzeyen “Keloğlan Masalları” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yorum yok! İlk siz olun.