Dr. Lila,
Küçük Doktor Ebrar’ın elini tuttu ve onu Şifa Ormanı’nın en renkli yerine götürdü. Burada küçük hastalar bekliyordu. Bir sincabın boğazı ağrıyordu, bir kaplumbağa başını üşütmüştü, bir kelebek ise yorgunluktan uçamıyordu.
— Hazır mısın küçük doktor adayı? Dedi Dr. Lila, gülümseyerek.
Ebrar önce biraz duraksadı. “Ya yanlış yaparsam?” diye geçirdi içinden. Fakat sonra kalbindeki cesaret tohumu kıpırdadı. Derin bir nefes aldı ve stetoskopu eline aldı.
— Selam küçük sincap, boğazın mı acıyor? Dedi tatlı bir sesle. Sincap başını salladı.
Ebrar ona çiçeklerden yapılmış bir şurup verdi, sırtını sıvazladı. Kaplumbağaya sıcak bir battaniye sardı, kelebek içinse dinlenebileceği bir çiçek yatağı hazırladı.

Her biri ona teşekkür etti, gülümsedi. Ebrar ilk kez bir hastayı iyileştirmenin ne kadar özel ve güzel bir şey olduğunu hissetti.
Dr. Lila sükunet içinde yaklaştı ve kulağına fısıldadı:
— İşte bundan dolayı korkma Ebrar… Çünkü senin kalbin yardım etmeyi seviyor. Ve yardım etmekten korkulmamalı. Doktor olmak, bir sürü kalbe dokunmak anlamına gelir.
Ebrar gözlerini kapattı, içinde büyüyen o güzel duyguyu hissetti.
Ebrar’ın Uyanışı ve Büyük Kararı
Şifa Ormanı’nda son hasta kelebeğin de kanatları güçlenmişti. Ebrar bir ağacın gölgesinde otururken, Dr. Lila yanına geldi. Elinde bir sandık taşıyordu. Sandığın üzerinde parlayan harflerle şu yazıyordu:
“Geleceğin Doktoru İçin”
Dr. Lila sandığı açtı. İçinden küçük bir stetoskop, minik bir beyaz önlük ve bir not çıktı. Notta şöyle yazıyordu:
“Sevgili Ebrar,
Senin içinde sevgiyle atan bir kalp var. Korkularını cesarete dönüştürdün. Unutma, iyileştirmek en büyük kahramanlıktır.
Ve sen… bu kahramanlığı taşıyacak kadar güçlüsün.
– Dr. Lila”
Ebrar gözlerini yaşlarla doldurmuş halde Dr. Lila’ya sarıldı:
— Ben de senin gibi olmak isterim… Herkesi iyileştirmek, yüzleri güldürmek isterim!
Dr. Lila gülümsedi:
— O zaman veda zamanı geldi küçük doktor. Şimdi gözlerini kapat… Kalbin şifa yolunu sana gösterecek.
Ebrar gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı… ve gözlerini yeniden açtığında, annesinin odasında, yumuşacık yastığında uyanıverdi.
Güneş perdeden içeri sızıyordu. Annesi başucunda oturuyordu, elini tutuyordu. Ebrar hemen doğruldu.
— Anne! Rüya gördüm! Bir ormanda… kelebekleri iyileştirdim, doktor oldum!
Annesi şaşkınlıkla gülümsedi:
— gerçekten mi tatlım?
Ebrar başını salladı heyecanla:
— Artık hastaneden korkmuyorum anne. Çünkü orası iyilik yeri! Büyüyünce doktor olacağım! İnsanları iyileştireceğim, tıpkı rüyamdaki gibi

Annesi gözlerinden bir damla sevinç yaşı süzülürken Ebrar’ı kucakladı.
O gün, Ebrar sadece bir rüyadan uyanmamıştı. Korkularından sıyrılıp, cesaretle sarıldığı hayaline ilk adımını atmıştı.
Ve o günden sonra her hastane ziyareti, Ebrar için bir adım daha yaklaştığı hayal kapısı olmuştu. Beyaz önlüklere artık korkuyla değil, hayranlıkla bakıyordu.
Çünkü biliyordu…
Birgün o önlük, onun da omuzlarında parlayacaktı.
Yıllar sonra… Doktor Ebrar
Yıllar geçmişti. Küçük Ebrar artık küçük değildi. Gözlerinde hâlâ çocukluk ışıltısı vardı ama şimdi beyaz önlüğü, boynunda stetoskopu ve kalbinde koca bir şefkati taşıyordu.
Artık herkes ona “Doktor Ebrar” diyordu.
Bir sabah, hastanenin çocuk kısmında bir oda sessizdi. Küçük bir kız yatağında oturmuş, gözleri dolu dolu etrafa bakıyordu. Elinde oyuncağı vardı ama yüzünde kaygı… Adı Elif’ti. Hastaneye ilk defa gelmişti ve korkuyordu. İğneden, hemşirelerden, beyaz duvarlardan…
Kapı hafifçeçe açıldı. İçeri sıcacık bir gülümsemeyle Doktor Ebrar girdi. Diz çöküp Elif’in göz hizasına geldi. Yumuşak sesiyle konuştu:
— Slm Elif. Biliyor musun, bir zamanlar ben de senin gibi hastaneden korkardım.
Elif şaşkınlıkla başını kaldırdı:
— gerçekten mi?
— Evet, fakat sonra çok güzel bir rüya gördüm. Rüyamda bir orman vardı… orada bir peri hekim bana şifayı, sevgiyi ve cesareti öğretti. O günden sonrasında artık korkmamaya başladım. Çünkü anladım ki… hastane kötü bir yer değil, iyilikle dolu bir yer.
Elif usulca gülümsedi. Ebrar ona küçük bir oyuncak stetoskop verdi ve birlikte kalp dinlediler, oyuncak ayıya “muayene” ettiler. Elif ilk defa güldü.

— Biliyor musun Elif, senin içinde de kocaman bir cesaret var. Belki bir gün sen de doktor olursun.
Elif başını salladı:
— Ben de senin gibi doktor olmak isterim…
Doktor Ebrar’ın gözleri parladı. Tıpkı yıllar önce annesinin odasında uyanıp, “Ben büyüyünce doktor olacağım,” dediği günkü gibi…
Ve böylece masal yeniden başlamış oldu…
Bir zamanlar iyileştirilen bir kalp, şimdi başkalarını iyileştiren bir kalbe dönüşmüştü.
Gökten üç elma düştü. Biri ilerde doktor olacak Küçük Ebrarın başına, biri bu masalı okuyanlara, biride hastanenin korkulacak bir yer olmadığını öğrenen çocuklara.
Her gün yeni masallarımızı internet sitemizden ya da Instagram hesabımız dan takip edebilirsiniz…