Ormanın Kalbi Masalı: Masal Oku, Çocuk Masalları
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yeşilin bin bir tonuna bürünen dev gibi bir ormanın kıyısında ufak bir kulübede yaşayan Fatma isminde iyi yürekli bir kız varmış. Fatma’nın kalbi o kadar büyükmüş ki, darda kalan bir yaprak görse altına gölge olur, susuz kalan bir karınca görse su taşırmış.
Ormanın Kalbi : Fatma Hayvanlara Yardım Ediyor…
Her sabah, daha güneş dağların arkasından yüzünü göstermeden, Fatma sükunet içinde uyanırmış. Penceresini açıp derin bir nefes alır, “Bugün yine kimin ihtiyacı var acaba?” diye düşünürmüş. Sonrasında ufak mutfağına geçer, özenle hazırladığı çantasını doldurmaya başlarmış.
İki dilim bayatlamış ekmeği minik parçalara ayırır, “Bunlar serçelere,” dermiş. Bir şişe suyu dikkatlice yerleştirirken, “Susuz kalan kaplumbağa kardeşe iyi gelir,” diye düşünürmüş. Havuçları temizler, taze olanlarını seçermiş, çünkü tavşanların en çok onları sevdiğini bilirmiş. Küçük bir kese içinde cevizleri de koyarmış; sincaplar için hem gıda hem de kışa hazırlık demekmiş.

Ama hepsi bu kadar değilmiş. Minik bir şişede ev yapımı ballı şurup taşırmış yanında, hasta veya halsiz sincaplar içsin diye. Ceplerinden biri her zaman dikişli küçük battaniyelerle doluymuş; onları da üşüyen kirpilerin yuvalarına bırakırmış. Bir başka cebinde, yumuşak tüylerle dolu küçük yastıklar varmış; bu yastıklar, yuvadan yeni düşmüş yavru kuşlar içinmiş, çünkü dallar bazen rüzgârla sallanır, minik kalpler korkarmış.
Fatma, kulübesinden çıkarken bazen bir ıslık çalar, bazen hafifçe şarkı söylermiş. Ayak seslerini duyan hayvanlar dalların arasından bakar, kimi zıplayarak, kimi uçarak yanına gelirmiş. Ormanın derinliklerinde onu gören bir ceylan, ürkek bir gülümsemeyle selam verirmiş. Arılar vızıldayarak başının etrafında dönerek, çiçeklerden haber taşırmış.
Fatma’nın yürüdüğü yol, sabah çiyleriyle ıslanmış olsa da, onun ayak bastığı yerde çiçekler bile biraz daha parlak açarmış sanki. Çünkü o yalnızca yiyecek değil, kalbinde taşıdığı sevgiyle ormana ümit olurmuş.
Ormanın Kalbi : Hayvanlar Fatma’ya Yardım Ediyor…
Ama birgün… Kötü bir fırtına çıkmış. Gökyüzü kararmış, rüzgar uğuldamış, yağmur sel şeklinde yağmış. Fatma’nın kulübesinin çatısı uçmuş, içeri su dolmuş. Bahçesindeki sebzeler sürüklenmiş, yiyecekleri sırılsıklam olmuş. Zavallı Fatma o gece kulübesinde battaniyeye sarılıp ağlamış. Hem korkmuş hem de ne yapacağını bilememiş.
Sabah olduğunda gözlerine inanamamış. Kapısının önünde bir sıra olmuş. Tavşanlar ağızlarında havuç, sincaplar minik sepetlerde ceviz, kuşlar gagalarında kuru otlar ve dallarla gelmiş. Hatta yaşlı bir kaplumbağa sırtında ufak bir su kovasıyla ağır ağır yürüyormuş.
“Sen hep bizlere yardım ettin Fatma,” demiş yürekli bir tilki, “Şimdi de sıra bizde.”
Kuşlar çatısını onarmış, sincaplar bahçeye yeni tohumlar ekmiş, tavşanlar su kuyusunu temizlemiş. Ayı kardeş dağlardan bal getirmiş, karıncalar odun taşımış.

Fatma, gözyaşlarını silerken gülümsemiş. Bu sefer mutluluktan ağlıyormuş.
O günden sonrasında kulübesine “Ormanın Kalbi” demişler. Çünkü oradaki sevgi, paylaşma ve dostluk ormanın her köşesine yayılmış. Herkes bilir olmuş: “bir gün senin de ihtiyacın olursa, meydana getirdiğin iyilikler sana geri döner.”
Ve gökyüzünde bir gökkuşağı çıktığında, hayvanlar hâlâ Fatma’yla birlikte o tepenin başlangıcında oturur, gökyüzünü izlerlermiş.
Ve masal da burada sonlanır, fakat iyilik hiç bitmezmiş.
Gökten üç elma düşmüş; biri Fatma’ya, biri hayvan arkadaşlarına, biri de iyilik meydana getiren güzel yüreklere…
Instagram hesabımızı takip etmek için tıklayınız…