Bir zamanlar yemyeşil, rengarenk çiçeklerle dolu bir ormanda küçücük ve çok sevimli bir küçük tırtıl yaşarmış. Bu tırtıl her gün çimenlerin üzerinde yuvarlanır, çiçeklerin yapraklarından çıtırdayarak çiğner ve hayatından çok mutlu olurmuş. Adı Luna’ymış.
Luna’nın annesi ise bir zamanlar kıvrımlı bir tırtılken, artık gökyüzünde zarif kanatlarıyla uçan, güzeller güzeli bir kelebekmiş. Her gece uyumadan önce Luna’ya şu sözleri söylermiş:
“Sevgili tırtılım, bir gün sen de benim gibi gökyüzünde dans eden harika bir kelebek olacaksın. Ama bunun için biraz sabretmen gerekiyor.”
Luna annesinin söylediklerini çok merak edermış. “Kelebek olmak nasıl bir şey? Kanatlarım nasıl olacak?” diye düşünür ve heyecandan yerinde duramazmış.
Küçük Tırtılın Arkadaşları Nereye Kayboldu?
Bir gün Luna ormanda gezerken arkadaşlarının ortadan kaybolduğunu fark etmiş. Gözleriyle çimenlerin arasını, çiçeklerin altını aramış ama bir türlü bulamamış. Merakla arkadaşlarının annelerine koşmuş.
“Tırtıl arkadaşlarım neredeler? Bugün hiçbirini göremedim!” diye sormuş endişeyle.
Arkadaşlarının annesi gülümsemiş ve sakin bir sesle anlatmaya başlamış:
“Ah Luna, arkadaşların koza yapmaya gittiler. Yakında güzel birer kelebek olacaklar.”
Luna hemen eve koşup annesine sormuş:
“Anne, koza ne demek? Arkadaşlarım neden koza yapıyorlar?”
Annesi kanatlarını tatlı bir rüzgar estirerek çırpmış ve şu cevabı vermiş:
“Sevgili tırtılım, koza, sizin için sihirli bir yuva. İçinde hayal ettiğin o güzel kelebek haline dönüşmek için bir yolculuğa çıkacağın özel bir yer. Arkadaşların şu anda bu büyülü yolculuğu yaşıyor. Senin de bir gün kendi kozanı örme ve o büyülü dönüşümünü tamamlama zamanın gelecek. O gün geldiğinde, bu dünya senin kelebek kanatlarının zarafetiyle ışıldayacak!”
Luna bunu duyunca hem heyecanlanmış hem de biraz üzülmüş. “Peki ben neden hala bir tırtılım?” diye sormuş annesine.
“Sabır et sevgili yavrum. Her tırtılın kendi dönüşüm zamanı vardır. Senin de şahaneye dönüşme vaktin yaklaşıyor.”
Luna sabırla beklemeye devam etmiş. Günler, haftalar geçmiş. Nihayet bir sabah annesi tatlı bir sesle “Bugün senin koza örme zamanın geldi!” demiş.
Annesinin sevgi dolu rehberliğiyle Luna, incecik ipliklerini büyük bir özenle örmeye başlamış. Her ilmek, onun kelebek olma hayalini bir adım daha yakınlaştırıyormuş. Koza yapma işi sabır ve dikkat gerektiriyormuş; bazen yorulmuş, bazen de zorlanmış. Ancak annesinin cesaret verici sözleri ve gökyüzünde özgürce uçma hayali, ona her seferinde güç vermiş. Luna, ipliklerini sanki bir sanat eseri yaratıyormuş gibi büyük bir titizlikle dokumuş ve sonunda, tıpkı hayal ettiği gibi güvenli ve sıcacık yuvasını tamamlamış. Artık büyülü dönüşüm için her şey hazırmış.
“Artık kelebek olabilecek miyim, anne?” diye sormuş.
“Evet tatlı yavrum. Ama kozanın içinde bir süre kalman gerekiyor. Sabretmeye devam et.”
Luna kozasının içinde uzun bir süre beklemiş. Günler geçtikçe içeride hafif bir hareketlenme hissetmiş. Nihayet o büyülü an gelmiş ve kozasının içinden dışarı çıkmaya başlamış.
Luna bir anda rengarenk, pırıl pırıl kanatlarını açmış. Kanatlarındaki desenler, sanki gökyüzündeki yıldızların bir yansımasıymış gibi ışıldıyormuş. O an gökyüzüne bakıp içini büyük bir mutluluk kaplamış. İlk kez kanatlarını çırpmayı denemiş ve bir rüzgarla yükselmiş.
Hafif bir esinti Luna’yı nazikçe gökyüzüne taşırken etrafına hayranlıkla bakmış. “Bu gerçekten benim kanatlarım mı?” diye düşünmüş heyecanla. Çiçeklerin kokusu, güneşin sıcaklığı ve bulutların yumuşaklığı onu büyülemiş. Gökyüzünde döne döne uçarken etrafındaki kuşlar da ona eşlik etmiş.
Annesi, Luna’nın zarif uçuşunu izlerken gözleri dolmuş. Büyük bir gururla kanatlarını çırpmış ve seslenmiş:
“Benim güzel kelebeğim! Sen diğerleri gibi değil, çok özel bir kelebeksin. Kanatlarındaki renkler, gökyüzündeki en parlak gökkuşağını bile kıskandırır. Her kanat çırpışında ormana mutluluk, umut ve neşe taşıyorsun. Senin varlığın bu dünyayı daha güzel bir yer yapıyor, Luna!”
O günden sonra Luna gökyüzünde çırptığı her kanatla ormana tatlı bir rüzgar estirir ve herkese ilham verirmiş.
İşte böylece küçük tırtıl Luna’nın büyülü hikayesi sona ermiş. Ama bu sadece Luna’nın hikayesi değilmiş. Çünkü biz de tıpkı Luna gibi içimizdeki cesareti bulduğumuzda, sabırla çalıştığımızda ve hayallerimize inandığımızda, bir kelebek gibi kanatlanıp hayallerimize doğru uçabiliriz. Her birimizin içinde bir Luna saklıymış, yeter ki ona inanmayı unutmayalım!
Küçük tırtıl Luna’nın dönüşümü gibi daha fazla masal okumak için sitemizi ziyaret edebilirsiniz!