3 Sihirli Kelime: Öğretici Masal Oku
Bir varmış, bir yokmuş… Küçük ve sevimli bir kasabada, rengarenk çiçeklerle bezeli bahçelerin, neşeyle dolu oyun parklarının bulunduğu bir yer varmış. Bu kasabada, herkes birbirini tanır, güleryüzle selamlaşırmış. Tam da bu neşeli parkta, Tuna adında, oyun oynamayı çok seven, enerjisi hiç bitmeyen küçük bir çocuk yaşarmış.
Tuna, gün boyu parkta koşar, zıplar, salıncakta sallanır, top oynar, ip atlar ve en sevdiği oyunları oynarmış. Fakat ne yazık ki, oyun oynarken heyecanına kapılıp arkadaşlarına karşı kaba davranırmış.

Oyun sırasında, diğer çocuklar birlikte oynamak istediklerinde, Tuna’nın sert tavırları yüzünden üzülür, yüzlerinde küçük endişeler belirirmiş. Zamanla, eskiden birlikte kahkahalarla dolu olan günler yerini, biraz hüzünlü anlara bırakmış; arkadaşları, Tuna’nın kaba davranışları nedeniyle ondan uzaklaşmaya başlamış.
Ne var ki, Tuna bu durumun farkında değilmiş. Oyun alanındaki neşeli seslerin eskisi kadar coşkulu olmamasının nedenini bir türlü anlayamaz, her şeyin sadece oyun ve eğlenceyle ilgili olduğunu düşünürmüş. Oysa, arkadaşları onun sert ve kaba tavırlarından dolayı, yavaş yavaş gülümsemelerini, paylaştıkları sırları ve birlikte kurdukları hayal dolu oyunları geride bırakmışlar. Tuna, koşarken, zıplarken ve top oynarken etrafındaki dostlarının neden biraz solgunlaştığını fark edemezmiş; kalbinde, sadece neşeyle dolu anların büyüsü varmış. Küçük kasabanın renkli sokakları, artık eskisi kadar neşeyle çınlamaz olmuş; sanki sessizce bir şeyler değişiyor, dostluklar yavaş yavaş kayboluyormuş.

Bir gün, oyun parkının kenarında, yere çizgiler çizen Tuna, içini sıkıntıyla çekerek etrafına bakınmış. Eskiden kahkahalarla oynadığı arkadaşları, biraz ötede neşeyle ip atlıyor, top oynuyor, salıncaklarda sallanıyordu. Ama kimse onu çağırmıyordu. Yalnız başına otururken birden Can adında bir arkadaşı onu farketmiş ve üzgün görünce kaşlarını çatmış, yanına oturup hafifçe omzuna dokunarak sormuş:
“Tuna, neden yüzün asık? Sen hep tek başına oynuyorsun. Bir şey mi oldu?”
Tuna, derin bir nefes alarak kumları parmağıyla karıştırmış, sonra başını kaldırıp hafifçe iç çekerek, hüzünlü bir sesle konuşmuş:
“Arkadaşlarım benimle oynamak istemiyor. Eskiden birlikte koşar, güler, oyunlar oynardık ama artık beni çağırmıyorlar. Bazen onlara yanlış kelimeler söylediğim için kırıldıklarını hissediyorum ama neyi yanlış yaptığımı tam olarak bilmiyorum. Sanki her şey bir anda değişti… Eskisi gibi eğlenemiyorum, kimse bana gülümsemiyor,” demiş.
Can Tuna’yı Nasıl Destekliyor: 3 Sihirli Kelime: Öğretici Masal Oku

Bunu söylerken, gözlerini oyun oynayan çocuklara dikmiş, içindeki yalnızlığın büyüdüğünü hissetmiş.
Can, yüzünde sıcak bir gülümsemeyle Tuna’ya bakarak yumuşak bir sesle konuştu:
“Bak Tuna, bazen farkında olmadan arkadaşlarımızın kalbini kırabiliriz. Ama önemli olan bunu telafi edebilmek. Eğer birini üzdüysen, içten bir ‘özür dilerim‘ demek, hatanı kabullenmenin ve karşı tarafı önemsediğini göstermenin en güzel yoludur. Bir şey isterken ‘lütfen’ demek, karşındakine saygı duyduğunu gösterir. Ve biri sana yardım ettiğinde ‘teşekkür ederim’ demek, ona verdiğin değeri anlatır. Bu kelimeler küçücük gibi görünse de, aslında çok güçlüdür. Çünkü bunlar sihirli kelimelerdir; kalbimizi ısıtır, içimizdeki iyiliği ve sevgiyi ortaya çıkarır.”

Tuna, Can’ın sözlerini dikkatle dinlerken başını hafifçe yana eğdi. Daha önce hiç böyle düşünmemişti. Gerçekten de, arkadaşlarıyla oynarken hiç bu kelimeleri kullanmamıştı. O an, farkına varmadan bir şeyleri eksik yaptığını hissetti. İçinde küçük bir ışık yandı, belki de gerçekten her şey Can’ın dediği gibi olabilirdi.
O günden sonra Tuna, küçük ama önemli adımlar atmaya başladı. Oyun oynarken arkadaşına top uzatırken, ilk kez nazikçe “Lütfen, topu atar mısın?” dedi. Karşısındaki çocuk, şaşkın ama mutlu bir şekilde gülümseyerek topu ona attı. Daha önce böyle bir şey söylemek hiç aklına gelmemişti!
Bir başka gün, salıncağa binmek için sıraya girdiğinde, önündeki arkadaşı ona yer verdi. Tuna, içten bir şekilde “Teşekkür ederim!” dediğinde, çocuğun yüzündeki gülümsemeyi gördü. O an, bu kelimelerin gerçekten sihirli olduğunu hissetti.
Ve en önemli anlardan biri, bir gün oyunda yanlışlıkla arkadaşının eline çarptığında oldu. Çocuk, canı yandığı için yüzünü buruşturunca, Tuna derin bir nefes aldı ve biraz utana sıkıla “Özür dilerim, bilerek yapmadım,” dedi. Arkadaşı ona şaşkın gözlerle baktı, sonra gülümsedi ve “Sorun değil, Tuna,” dedi.

O an Tuna anladı ki, bu üç kelime gerçekten de dostlukları güçlendiriyor, insanları birbirine daha da yaklaştırıyordu. Artık eskisi gibi yalnız değildi; çünkü kalbinde sihirli kelimelerin gücüyle büyüyen bir iyilik vardı.
Günler geçtikçe, arkadaşları Tuna’nın bu yeni davranışlarını fark etti. Artık onunla oynamak çok daha keyifliydi. Çünkü Tuna, kelimelerinin gücüyle etrafındaki insanlara sevgi ve saygı göstermeyi öğrenmişti. Oyun parkında birlikte oynadıkları, gülüştükleri, yardımlaştıkları günler, Tuna’nın kalbinde silinmez bir iz bırakmıştı.
Sonunda Tuna, sadece bir oyun arkadaşı değil, aynı zamanda kibar, düşünceli ve sevgi dolu bir dost olmuş. Onun öğrendiği sihirli kelimeler, arkadaşlarına ve çevresine ne kadar değer verdiğini anlatıyordu. Ve Tuna, artık hep alnı gülen, içi neşe dolu bir çocuk olarak yaşamına devam etmiş.
‘3 Sihirli Kelime: Öğretici Masal Oku‘ masalını nasıl buldunuz? Masallarımızı nasıl bulduğunuz hakkında heyecanla geri bildirimlerinizi bekliyoruz.
2 yorum
Pingback: Zencefil ve Limon’un Dostluğu: Öğretici Masal Oku
Pingback: Melis ve Samet Kardeşlerin Masalı - Masal Oku