Ormanda Dostluğun Gücü Masal Oku-Uyku Masalları Oku
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal iken, pireler berber iken çok uzak diyarlarda yemyeşil ormanın derinliklerinde Doka adında bir sincap yaşarmış. Doka, parlak kahverengi tüyleri ve meraklı gözleriyle sabahın ilk ışıklarını selamlarmış.
Doka’nın bir hayali varmış, ormanın en kalın gövdeli çınar ağacına asılı rengârenk bir salıncak yapıp sallanmakmış. Yıllar boyunca biriktirdiği sarmaşıkları özenle örmüş, oturağı yumuşacık yosunlarla döşemiş; sarı, yeşil, mavi ipleri güneş ışığında dans eder gibi birbirine bağlamıştı. Kuş cıvıltıları, rüzgârın ağaç tepelerinde fısıldadığı şarkılar ve uzaktan gelen nehir sesi, Doka’nın salıncağıyla birleşince orman adeta sihirli bir masala dönüşüyormuş.

Doka bir sabah yine erkenden uyanıp tüm sabahı salıncağını temizlemeye ve güçlendirmeye ayırmış. Dalları kontrol etmiş iplerin sağlamlığını sınamış, yere dökülen yapraklarla salıncağın altını serinletmiş. Öğle güneşi tepenin doruğuna tırmanırken Doka’nın karnı zil çalmış; eve gidip karnını doyurduktan sonra yorgunluktan uykuya dalmış. O sırada rüzgar tatlı tatlı eserken kuşlar neşeyle ötüşmüş, orman hayvanları kendi işlerine dalmış.

Günün sessizliğinde ormanın diğer ucundan bir tilki gelmiş. Doka’nın arkadaşı tilki Romi’ymiş. Gözleri heyecanla parlamış; çünkü daha önce hiç böyle şahane bir salıncak görmemiş. “Ne kadar güzel!” diye fısıldamış kendi kendine. Romi, Doka’nın bahsettiği salıncak bu demek diye kafasından geçirmiş, sağa bakmış sola bakmış ama bi türlü Doka’yı görememiş,en sonunda merakı baskın çıkmış. “Kimse beni görmez, bir kere denesem ne olur?” diye düşünmüş. Önce hafifçe binmiş, sonra biraz daha hızlı sallanmaya başlamış. Ayakları yere değer değmez yüklenmiş, kalbi pır pır ederken hızla sallanmış. Birdenbire, sağlam sandığı iplerden biri “çatırrr” diye kopuvermiş; salıncak dengesini yitirip yere düşmüş.
Romi korkuyla gözlerini kocaman açmış, kalbi deli gibi çarpmış. “Hay Allah!” diye fısıldamış. Gözlerinin önünde Doka’nın uğraştığı rengârenk salıncağın paramparça olmuş hali duruyormuş. Romi, ne yapacağını bilemeden utancından kaçar gibi uzaklaşmış, çalıların arasına saklanmış.
Öğleden sonra Doka uyanmış ve hemen salıncağına doğru gitmiş. Serin rüzgâr bir anda yok olmuş, kuş sesleri tıss… durmuş. Doka gözlerini ovuşturmuş. Ama minik kalbi birden sıkışmış: Salıncağı yerde yatıyormuş, ipleri dağılmış, köpük yosun yastığı paramparça olmuş. Doka’nın gözleri dolmuş, çakıl taşını kaldırırken yanaklarından bir damla yaş süzülmüş. “Salıncağım… nasıl oldu, neden?” diye mırıldanmış. Küçük bacağıyla salıncağın oturağına dokunmuş: Oturak çizik çizik, yosunlar dağılıp yere saçılmış. Orman o kadar sessizmiş ki, Doka’nın hıçkırığını duyabilirmişsiniz.

Romi, uzaktaki çalılığın ardından Doka’nın üzüntüsünü izlemiş. Kalbindeki pişmanlık yıldırım gibi çarpmış. “Ben yaptım,” demiş içinden. “İzin almadan bindiğim için bozuldu. Romi çok üzülmüş.” Utanç içinde kuyruğunu kapatıp ormana doğru tırmanmış: “Nasıl özür dileyeceğim? Doka beni affeder mi?” diye düşünmüş. Tüm gücüyle kendini toparlamış, cesaretini topladıktan sonra Doka’ya doğru yürümüş.
Doka, hala yerdeki parçaları toplarken bir ses duymuş: “Doka…” demiş Romi, sesi titreyerek. Doka başını kaldırmış, gözü Romi’ye bakmış. “Romi?” demiş hafif şaşkınlıkla. Romi ayağının ucunda durup kuyruğunu sürüyormuş. “Salıncağını ben kırdım,” demiş. “İzin almadan bindim, sonra korkup kaçtım. Çok pişmanım. Çok özür dilerim.”

Doka başta susmuş, sonra omuz silkip gülümsemiş: “Romi, hatalar her zaman istemeden olabilir. Önemli olan onları kabul etmek.” Kalbinin derinliklerinde hâlâ bir hüzün varmış, ama Romi’nin cesurca özür dilemesi ona umut vermiş. “Elini uzat da birlikte yapalım,” demiş. Romi’nin gözleri sevinçle dolmuş; dostluğun gücü bir anda ısınmış içlerini.
O gün Doka ve Romi, en sağlam dalları toplamışlar. Doka ip örme sanatını Romi’ye öğretmiş; Romi de gönülden yardım etmiş. Eski yosunlarla beraber yeni, yumuşacık yosun yastıklar hazırlamışlar. İplerini düğüm düğüm bağlamış, oturağı titizlikle yerleştirmişler. Salıncağın rengi gökyüzü mavisi, yaprak yeşili ve çiçek pembesinden oluşan muhteşem bir desen olmuş.
Akşam güneşi turuncuya çalarken, Doka ve Romi yeni salıncağa binmişler. Rüzgârın kollarında birlikte sallanırken kahkahaları ormanın tüm köşelerine yayılmış. Kuşlar, böcekler, ağaçlar hepsi onlara katılmışçasına mutlu sesi duymuş. O andan sonra Doka ve Romi, birbirlerine hep önce soru sormayı, izin almayı ve hatalarını onarmayı hiç unutmamışlar. Çünkü gerçek dostluk, hatayı görmek, özür dilemek ve el ele verip çözüm bulmakmış.

Gökten üç elma düşmüş: Biri Doka’nın, biri Romi’nin, biri de bu masalı dinleyen tüm çocukların başına—hepiniz gerçek dostluğu, cesareti ve iyiliği kalbinizde saklayın!
Ormanda Dostluğun Gücü Masal Oku-Uyku Masalları Oku