Zencefil ve Limon’un Dostluğu: Masal Oku
Yemyeşil bahçeleri, tatlı meyveleri ve neşeyle oynayan çocuklarıyla ünlü bir köy varmış. Fakat bir gün, köyde garip bir sessizlik çökmüş. Neşeli kahkahalar yerini hüzünlü sessizliğe bırakmış; çünkü çocuklar eskisi gibi koşup oynayamıyor, sık sık hastalanıyormuş. Köydeki tüm meyve ve sebzeler bu duruma çok üzülmüşler. Her biri, minik dostlarının sağlığına kavuşması için bir çözüm aramaya karar vermiş.
Önce kırmızı yanaklı elma, dalların arasında pırıl pırıl parlayan, neşeyle dolu bir meyve gibi öne çıktı. Yüzündeki canlı kırmızı yanakları, adeta mutluluktan parıldıyor, çevresine enerji saçıyordu. Coşkuyla, kendinden emin bir sesle bağırdı:

— “Ben çok tatlıyım! Sulu ve lezzetli suyumu içen çocuklar, hemen eski neşelerine kavuşur, hastalıkları yerini güç ve enerjiye bırakır!”
Elma, sözlerini söylerken sanki tüm köyü aydınlatacak bir ışık saçıyordu. Her kelimesinde, içindeki sevgi ve şifa gücünü paylaşıyor, çocukların yeniden sağlığına kavuşacağına dair umut aşılıyordu. O an, diğer meyveler ve sebzeler de elmanın bu neşeli ve iyimser çağrısına kulak verip, onun coşkusundan ilham almışlardı.
Ancak çocuklar elma suyunu içtiklerinde hâlâ yorgun kalmışlar. Ardından, uzun turuncu havuç heyecanla yerinden fırladı. Pürüzsüz kabuğu ışıl ışıl parlıyor, yemyeşil yaprakları hafifçe sallanıyordu. Kendinden emin bir sesle:
— “Ben gözlere iyi gelirim! Çocuklar benim suyumu içerse gözleri keskinleşir, dünyayı daha parlak görürler. Belki bu sayede güç bulur, hastalıkları kolayca yenerler!”

Havuç, etrafına umut dolu bakışlar attı. O kadar emindi ki faydalı olacağından, diğer meyve ve sebzeler de bir an için onun çözüm olabileceğini düşündü. Ama yine de çocuklar içtiklerinde hastalıkları geçmedi.
Ne parlak portakal, ne de koca karpuz, diğer meyve ve sebzeler sırayla denemiş; ama hiçbirinin çare olamadığı anlaşılmış. İşte tam bu sırada, köyün biraz dışında, sessizce sohbet eden iki küçük dost varmış: Zencefil ve Limon.
Zencefil, hafifçe iç çekerek başını eğdi. İçindeki burukluk sesine yansıyordu:
— “Kimse bizi tercih etmiyor, çünkü ben acıyım, sen de ekşisin, Limon. Ne elma gibi tatlıyız, ne de havuç gibi sevileniz. Hep arka planda kalıyoruz…”
Gözleri hüzünle dolmuştu. Diğer meyve ve sebzelerin çocuklara yardım edememesi onu üzmüş, ama kendisinin de bir çare olamayacağını düşünerek umutsuzluğa kapılmıştı.
Limon ise, arkadaşının üzgün haline dayanamadı. Hafifçe yanına sokulup nazikçe gülümsedi:
— “Ama Zencefil, farklı olmak kötü bir şey değil! Belki tek başımıza değiliz ama birlikte harika bir şey başarabiliriz. Kim bilir, belki bizim ekşiliğimiz ve acılığımız bir araya geldiğinde tam da çocukların ihtiyacı olan şifayı oluşturur!”
Zencefil, Limon’un sözleriyle bir an düşündü. Belki de gerçekten bir şansları vardı. İçinde kıpırdayan umut, kalbini sıcacık yaptı.
Bu sözler Zencefil’in yüreğinde kıpırdanmalara neden olmuş. Heyecanla: — “O zaman güçlerimizi birleştirelim! Benim acım ve senin ekşiliğin birleşince belki çocuklara şifa verecek mucizevi bir içecek ortaya çıkarır!” demiş.
Zencefil ve Limon, cesaretlerini toplayıp yola koyulmuşlar. Yolda ilerlerken, minik tavşan Tiko onlara yaklaşmış:
— “Ben de size yardım etmek istiyorum! Çiçek bahçemden en renkli çiçekleri toplayıp içeceğinize neşe katabilirim.”
demiş. Tiko, özenle seçtiği mor menekşeleri ve sarı papatyaları sepetine doldurmuş.

Yolculuklarında, köyün bilge ve yaşlı çaydanlığı, “Çaydanlık Dede” ile karşılaşmışlar. Limon heyecanla anlatmış:
— “Çaydanlık Dede, bizim güzel bir fikrimiz var! Senin sıcak suyunla birleşirsek, içeceğimiz çocuklara güç ve neşe versin!” demiş.
Çaydanlık Dede, yüzünde geniş bir gülümsemeyle: — “Elbette, sıcak suyumla size yardım edeyim!”
diyerek hemen ocağın üzerinde kaynamaya başlamış.
Tam o sırada, hafif tatlı bir ses duyulmuş. Bal Peteği, altın rengi damlalarını saçarken: — “Ben de aranıza katılmak istiyorum! Benim tatlı balım, içeceğe lezzet ve yumuşaklık katacak.”
demiş.
Zencefil, Limon, Tiko’nun getirdiği çiçekler, Bal Peteği ve Çaydanlık Dede’nin sıcak suyu, el ele vererek harika bir karışım oluşturmuş. Küçük şişelere doldurulan bu şifalı içecek, mis gibi kokusu ve rengarenk görüntüsüyle köye umut getirmiş.
Zencefil ve Limon’un Dostluğu: Masal Oku Mucize Gerçekleşiyor!
Hazırladıkları içeceği sırasıyla hasta çocukların evlerine götüren Zencefil ve Limon, annelere içeceğin mucizevi etkisinden bahsetmişler. Başta biraz tereddüt eden anneler, içeceği denemeye karar vermişler. Ertesi sabah, köyde büyük bir değişim başlamış!

Çocuklar, içeceği yudumladıklarında renklerine kavuşmuş, yüzlerinde gülücükler belirmiş. Oyun parkında yeniden neşeyle koşup oynarlar, bahçelerde cıvıl cıvıl sesleri yeniden yükselirmiş. Köydeki karanlık günler geride kalmış, yerini umut dolu aydınlık günler almış.
Zencefil ve Limon birbirlerine bakarak sevinçle: — “Gerçek dostluk ve birlikte hareket etmek, en zorlu sorunların bile üstesinden gelebilir!”
demişler.

O günden sonra, çocuklar hastalandıklarında hep bu şifalı içeceği ister olmuşlar. Köy halkı, farklılıkların bir araya gelerek ne kadar güzel şeyler ortaya çıkarabileceğini öğrenmiş. Zencefil, Limon, Bal Peteği ve Tiko; herkesin gönlünde taht kuran gerçek dostlar olmuş.
Böylece Zencefil ile Limon’un şifalı dostluğu, köydeki tüm çocuklara umut oldu. Herkes, küçük iyiliklerin zamanla nasıl büyük mutluluklara dönüştüğünü öğrendi. Masal burada sona erdi; ama dostluğun ve yardımlaşmanın sihri, sonsuza dek yaşamaya devam etti.
‘Zencefil ve Limon’un Dostluğu: Masal Oku‘ beğendiyseniz lütfen diğer masallarımızı ziyaret edin…
1 Yorum
Pingback: Azra’nın Krep Masalı – Küçük Bir Şefin Büyük Hayali!