Sevgiliye Romantik Masallar: Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda, yeşilin her tonunu barındıran bir ormanda Hale adında tatlı mı tatlı bir kız yaşarmış. Hale, güleryüzlü, meraklı ve cesur bir kızmış. Ormanın derinliklerinde yaşayan tüm hayvanlarla dostmuş ve onlara yardım etmekten büyük mutluluk duyarmış.
Hale’nin en yakın arkadaşı ise Tan adında bir çocukmuş. Tan, sessiz ve düşünceli bir çocukmuş, ama içi sevgi doluymuş. Her zaman Hale’nin yanında olur, birlikte maceralara atılırlarmış. Onların dostluğu, herkese örnek olacak türdenmiş.
Bir gün Hale ve Tan, ormanın en uzak köşesinde, kimsenin bilmediği bir bölgeye gitmeye karar vermişler. Macerayı çok seven bu iki arkadaş, yanlarına biraz yiyecek ve su alarak yola çıkmışlar. Güneşin parlak ışıkları arasında yürürken, kuşların şarkıları eşliğinde ilerlemişler. Yolda birbirlerine hikayeler anlatmışlar, şarkılar söylemişler ve bol bol gülmüşler.
Günün ortasında, büyük ve gizemli bir ağacın yanında duraklamışlar. Bu ağaç, diğerlerinden çok farklıymış; dalları gökyüzüne uzanıyormuş ve gövdesinde ışıklar parlıyormuş. Hale ve Tan, bu ağacın sihirli olduğuna inanmışlar ve ona yaklaşmışlar. Ağacın etrafında dolaşırken, aniden ağacın gövdesinde bir kapı belirivermiş. Meraklarına yenik düşen Hale ve Tan, kapıyı aralamış ve içeri girmişler.
İçerisi büyüleyici bir dünya gibiymiş. Renkli çiçekler, ışıl ışıl parlayan taşlar ve minik periler her yerde uçuşuyormuş. Perilerden biri, Hale ve Tan’a yaklaşıp kendini tanıtmış: “Benim adım Lily. Bu sihirli ormanın koruyucusuyum. Burası, sevginin ve dostluğun gücüyle var olan bir yer. Sizin gibi sevgi dolu iki arkadaşın buraya gelmesi bizi çok mutlu etti.”
Lily, Hale ve Tan’a sihirli bir macera teklif etmiş. “Eğer sevginizi ve dostluğunuzu kanıtlayabilirseniz, size unutulmaz bir hediye vereceğim,” demiş. Hale ve Tan, birbirlerine bakmış ve tereddüt etmeden kabul etmişler.
Lily, onlara ilk görevlerini açıklamış: “Ormanın diğer ucunda, kalbi kırık bir ejderha yaşıyor. O, uzun yıllar önce sevdiği dostunu kaybetti ve o günden beri üzgün. Siz, sevginizle onun kalbini iyileştirebilir misiniz?”
Hale ve Tan, ejderhanın yanına gitmek üzere yola çıkmışlar. Yolda, sevgi ve dostluk hakkında konuşmuşlar, birbirlerine olan sevgilerini dile getirmişler. Sonunda, büyük bir mağarada yaşayan ejderhanın yanına varmışlar. Ejderha, iri gözleriyle onlara bakmış ve iç çekmiş. Hale ve Tan, ejderhaya yaklaşmış ve ona sevgilerini göstermeye çalışmışlar. Hale, ejderhanın hüzünlü gözlerine bakarak, “Sevgili ejderha, biz seni anlıyoruz. Dostunu kaybetmek çok zor bir şey. Ama bil ki, yeni dostluklar da aynı derecede güçlü olabilir. Biz senin arkadaşın olmak istiyoruz,” demiş.
Tan da eklemiş: “Seninle oyunlar oynayabilir, hikayeler paylaşabiliriz. Yalnız değilsin.”
Ejderha, Hale ve Tan’ın içtenliğinden etkilenmiş ve gözyaşları dökmüş. O an, ejderhanın kalbi sevgiyle dolmuş ve mağara parıl parıl parlamaya başlamış. Ejderha, “Teşekkür ederim çocuklar. Gerçek dostluğunuzu hissettim. Artık yalnız değilim,” demiş.
Hale ve Tan, ejderhayla dost olmuşlar ve birlikte vakit geçirmişler. Lily, sihirli ormana geri döndüklerinde onları karşılamış ve “Görevinizi başarıyla tamamladınız. Sevginizin ve dostluğunuzun gücünü kanıtladınız,” demiş. Lily, sihirli bir değnekle onları dokunmuş ve “Size özel bir hediye veriyorum. Sevginiz, her zaman sizi koruyacak ve yol gösterecek,” demiş.
Hale ve Tan, sihirli ormandan ayrıldıklarında, kalplerinde Lily’nin verdiği hediyenin sıcaklığını hissetmişler. O günden sonra, birbirlerine olan sevgileri ve dostlukları daha da güçlenmiş. Hale ve Tan, sevginin ve dostluğun her zaman en güçlü sihir olduğunu öğrenmişler.
Ve böylece, Hale ve Tan’ın sevgi dolu macerası, herkesin kalbinde bir iz bırakmış. Onların hikayesi, sevginin her zaman kazandığını anlatan bir masal olarak dilden dile dolaşmış.
Gökten üç elma düşmüş, biri Hale’nin, biri Tan’ın, biri de bu masalı dinleyen herkesin başına…
Sevgiliye Uyku Masalları
Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar küçük, şirin bir kasabada Hale adında genç bir kız ve Tan adında iyi kalpli bir çocuk yaşarmış. Hale ve Tan sadece sıradan arkadaşlar değilmiş; aynı zamanda birbirlerine derinden aşıklarmış. Gökyüzünde parlayan yıldızların altında gülerek, birlikte geçirdikleri her anın değerini biliyorlarmış.
Bir gün Tan, sevgilisi Hale için özel bir sürpriz planlamaya karar verdi. Hale’nin her zaman onun yanında olduğunu, iyi günde kötü günde onu desteklediğini biliyordu. Tan ona olan minnettarlığını ve sevgisini eşsiz bir şekilde göstermek istedi.
Güneş batmaya başladığında Tan sürpriz için hazırlıklara başladı. Arka bahçeyi peri ışıklarıyla süsledi, güzel çiçekler ve mumlarla bezenmiş bir masa kurdu. Tan, Hale’nin en sevdiği yemekleri özenle pişirdi ve romantik akşam yemeği için her şeyin mükemmel olduğundan emin oldu.
Vakit geldiğinde Tan, Hale’den arka bahçede buluşmalarını istedi. Hale önündeki manzara karşısında şaşkına dönmüştü. Parıldayan ışıklar, yemeğin tatlı aroması ve Tan’ın sevgi dolu bakışları. Tan’ın onu mutlu etmek için bu kadar çaba sarf ettiğine inanamıyordu.
Masaya oturdular, lezzetli yemeğin ve birlikte olmanın tadını sonuna kadar çıkardılar. Tan komik anekdotlar anlatıp, kulağına tatlı sözler fısıldarken Hale gülümsemesini durduramıyordu. Tan’ın kendisine ne kadar değer verdiğini bildiği için kalbinde sıcak ve bulanık bir his hissediyordu.
Yemekten sonra Tan, Hale’nin elini tuttu ve onu birlikte yıldızları izleyebilecekleri bir yere götürdü. Yumuşak bir battaniyenin üzerine uzanıp gece gökyüzünün güzelliğine hayran kaldılar. Tan takımyıldızları işaret etti ve Hale’yle çocukluk anılarını paylaşarak ona değer verdiğini ve sevdiğini hissettirdi.
Yıldızların şahitliğinde orada uzanırlarken, Hale Tan’ın kendisine olan sevgisinin derinliğini fark etti. Sevginin aslında büyük jestler ya da abartılı hediyeler beklemediğini anladı. Bu romantik akşam yemeği gibi küçük, düşünceli sürprizler gerçekten kalbe dokunduğunu ve iki insan arasındaki bağı güçlendirdiğini bir kez daha anladı.
Hale gözlerinde bir ışıltıyla Tan’a baktı ve fısıldadı: Bu büyülü akşam için teşekkür ederim aşkım. Senden gelecek büyük şeylere ihtiyacım yok çünkü senin sevgin ve varlığın beni mutlu etmeye fazlasıyla yetiyor.
Ve parıldayan yıldızların altında birbirlerine sımsıkı sarıldıklarında, Hale ve Tan arasındaki aşk her zamankinden daha parlak bir şekilde parladı. İki aşık ruh arasında paylaşılan basit jestlerin ve içten anların gücünün bir kanıtını gösterdi.
O günden sonra, gece gökyüzüne her baktıklarında, birbirlerini daha da yakınlaştıran bu özel geceyi hatırladılar. Sevginin büyük jestlerle değil, sevdiklerimize gösterdiğimiz gerçek ilgi ve şefkatle ölçüldüğünü hatırlatan bir hatırladılar.
Böylece Hale ve Tan’ın büyülü akşamının hikayesi kasabada bir efsaneye dönüştü ve diğerlerine hayatı gerçekten güzel kılan küçük sürprizlere ve sevgi anlarına değer vermeleri için ilham verdi. Ve birbirlerine duydukları sevginin sıcaklığı ve ışığıyla çevrili olarak sonsuza dek mutlu yaşadılar.
Sevgiliye romantik masallar burada sona ermiş. Sevgiliye okunacak masallar daha fazla masal için ekranı aşağıya kaydırabilirsiniz.
Sevgiliye Okunacak Masallar
Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar Tan adında bir genç ve Hale adında bir kız yaşardı. Tan, gökyüzünü gözlerinde taşıyan bir rüya avcısıydı. Hale ise, doğanın güzelliklerini kalbinde taşıyan bir çiçek yetiştiricisiydi. İkisi de aynı köyde büyümüş, aynı ağaç altında oyunlar oynamıştı.
Bir gün, Tan ve Hale’nin yolları bir çiçek festivalinde kesişti. Hale’nin rengarenk çiçekleri, Tan’ın dikkatini çekti. Tan, Hale’nin yanına yaklaştı ve onunla sohbet etmeye başladı. İkisi de birbirlerine anında aşık oldular.
Birlikte günler geçirdiler. Tan, Hale’ye gökyüzünün nasıl olduğunu anlattı. Hale ise, Tan’a toprak altındaki çiçeklerin gizemini açıkladı. İkisi de birbirlerine dünyalarını açtılar.
Bir akşam, Tan ve Hale aynı ağacın altında otururken, gökyüzünde bir yıldız kaydı. Tan, Hale’ye dönerek, “Bu yıldızı yakalayıp senin için bir çiçek yapacağım,” dedi. Hale gülümsedi ve Tan’ın elini tuttu. “Ben de sana gökyüzünün en parlak yıldızını getireceğim,” dedi.
Tan ve Hale, yıldızları yakalamak için birlikte maceraya atıldılar. Gökyüzünde yıldızları takip ederken, Tan ve Hale birbirlerine olan sevgilerini daha da derinleştirdiler. Yıldızlar, onların aşkını besledi.
Bir gün, Tan ve Hale bir yıldızın peşinden bir ormana girdiler. Ormanda, büyülü bir göl buldular. Gölün ortasında, yıldızlar parlıyordu. Tan ve Hale, ellerini tutarak gölün kenarına oturdular. Gökyüzünden yıldızlar düşüyordu ve gölün suyu parlıyordu.
Tan, Hale’ye dönerek, “Seninle burada sonsuza kadar kalmak istiyorum,” dedi. Hale gülümsedi ve Tan’ın dudaklarına bir öpücük kondurdu. “Ben de,” dedi.
O günden sonra, Tan ve Hale her gece gölün kenarında buluştu. Yıldızlar onları izliyordu. Tan, Hale’ye bir çiçek yaparken, Hale de Tan’a gökyüzünün en parlak yıldızını getiriyordu.
Bir gün, Tan ve Hale gölün kenarında otururken, gökyüzünde büyük bir yıldız kaydı. Tan, Hale’ye dönerek, “Bu yıldızı yakalayalım,” dedi. Hale gülümsedi ve Tan’ın elini tuttu. “Evet,” dedi. “Ve onu sonsuza kadar saklayalım.”
Ve o günden sonra, Tan ve Hale gölün kenarında birlikte yaşadılar. Yıldızlar onları korudu. Tan, Hale’ye her gün yeni bir çiçek yapardı. Hale ise, Tan’a her gece gökyüzünün en parlak yıldızını getirirdi.
Böylece, Tan ve Hale sonsuza kadar mutlu yaşadılar. Onların aşkı, gökyüzündeki yıldızlar kadar parlaktı. Ve her gece, gölün kenarında, Tan ve Hale birbirlerine sevgi dolu bakışlarla gülümsediler.
Ve böylece, Tan ve Hale’nin masalı, çiçeklerin kokusu ve yıldızların ışığıyla dolu bir dünyada sonsuza kadar devam etti.
Sevgiliye okunacak masallar burada sona ermiş. Daha fazla Aşk masalları okumak için için ekranı aşağıya kaydırabilirsiniz.
Aşk Masalları
Bir varmış bir yokmuş, bir gün Tan ve Hale yine gölün kenarında oturuyorlardı. Gökyüzünde yıldızlar parlıyordu ve rüzgar hafifçe esiyordu. Tan, Hale’ye dönerek, “Bir yıldız düşerse ne yapardık?” diye sordu.
Hale gülümsedi ve Tan’ın elini sıktı. “O zaman onu yakalar ve dilek dileriz,” dedi. “Bir yıldızın düşmesi büyük bir mucize. İstediğimiz her şeyi dilemek için harika bir fırsat olurdu.”
Tan, Hale’nin gözlerine baktı. “Peki, senin dileğin ne olurdu?” diye sordu.
Hale düşündü. “Belki de barışın olduğu bir dünya,” dedi. “İnsanlar birbirlerine sevgiyle bakar, doğa korunur ve çocuklar güven içinde büyür.”
Tan gülümsedi. “Benim dileğim de seninle sonsuza kadar mutlu olmak,” dedi. “Ve gökyüzünden düşen yıldızı yakalamak.”
O gece, Tan ve Hale gökyüzünü izlemeye başladılar. Bir yıldız kaydı ve Tan hemen ayağa kalktı. Hale de onunla birlikte kalktı. İkisi de yıldızın düştüğü yere doğru koştu.
Yıldızın düştüğü yerde, parlak bir ışık vardı. Tan ve Hale, yıldızın yanına geldiklerinde, bir kadın figürü belirdi. Kadının saçları gökyüzünün yıldızları gibi parlıyordu.
Kadın, Tan ve Hale’ye gülümsedi. “Ben bir yıldız perisiyim,” dedi. “Siz iki sevgilisiniz ve yürekleriniz saf ve temiz. Bu yüzden size bir dilek hakkı veriyorum.”
Tan ve Hale şaşkın bir şekilde birbirlerine baktılar. “Gerçek mi?” diye sordu Tan.
Kadın gülümsedi. “Evet, gerçek,” dedi. “Bir dilek hakkınız var. Ne dilerdiniz?”
Tan ve Hale birbirlerine baktılar. Sonra aynı anda, “Birbirimizle sonsuza kadar mutlu olmayı diliyoruz,” dediler.
Kadın gülümsedi. “Dileğiniz kabul edildi,” dedi. “Artık birbirinizle sonsuza kadar mutlu olacaksınız.”
Ve o günden sonra, Tan ve Hale gölün kenarında yaşamaya devam ettiler. Yıldızlar onları korudu ve her gece gökyüzünden bir yıldız düşerdi. Tan ve Hale, dilekleri gerçek olduğunda bile birbirlerine aşık kalmışlardı.
Ve böylece, Tan ve Hale’nin masalı, gökyüzünden düşen yıldızın ışığıyla aydınlandı. Aşk masalları da bizlere burada veda etmiş.
Sevgiliye romantik masallar gibi en güzel masallar kategorimizi okumak için linke tıklayabilirsiniz.
En son yazılan masalları okumak için ise buradaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.