Melek ve Karne Heyecanı Masalı: Bir varmış bir yokmuş, Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, güzel bir kasabanın merkezinde, Melek adında bir kız yaşarmış. Melek, 3. sınıfa giden neşeli ve meraklı bir kız çocuğuymuş.
Her sabah erkenden kalkar, güzel kıyafetlerini giyer ve kahvaltısını yaptıktan sonra okula gidermiş. Annesi ona her sabah “Günaydın Melek, güzel bir gün olsun!” dermiş.
Melek, okul yolunda arkadaşlarıyla buluşur ve birlikte sınıfa girerlermiş. Öğretmenlerini dikkatle dinler, derslerde elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırmış. Tenefüslerde bahçede arkadaşlarıyla oyunlar oynar, ip atlarmış, saklambaç oynar ve bol bol gülerlermiş.
Öğle yemeğinde, Melek ve arkadaşları kantinde toplanmışlar. Her biri evden getirdiği yemekleri paylaşmış. Melek, annesinin hazırladığı sandviçi çok seviyormuş. Yemekten sonra, Melek ve arkadaşları kütüphaneye gitmişler. Orada öğretmenleri onlara ilginç hikayeler okumuş.
Günün son dersinde, öğretmenleri bir proje yapacaklarını söylemiş. Melek, bu projeyi yapmak için sabırsızlanmış. Arkadaşlarıyla grup çalışması yaparak, doğa ile ilgili bir sunum hazırlayacaklarmış. Melek, doğayı çok sevdiği için bu projeyi büyük bir heyecanla beklemiş.
Okul çıkışında, Melek eve dönerken annesine okulda neler yaptığını anlatmış. “Anne, bugün çok güzel bir gün geçirdim. Matematikte yeni şeyler öğrendik, fen bilimlerinde bitkiler hakkında konuştuk ve arkadaşlarımla oyunlar oynadık” demiş. Annesi, “Harika Melek, öğrendiklerinle gurur duyuyorum” demiş.
Günler geçmiş ve sonunda karne günü gelip çatmış. Melek, sabah erkenden kalkmış, güzel kıyafetlerini giymiş ve kahvaltısını hızlıca yapmış. Annesi, “Heyecanlı mısın Melek?” diye sormuş. Melek, “Evet anne, çok heyecanlıyım! Bugün karne günü!” demiş. Okula giderken yolda arkadaşlarıyla karne hakkında konuşmuşlar. Herkes karne almanın heyecanını yaşıyormuş.
Melek, sınıfa girdiğinde kalbi hızlı hızlı atıyormuş. Öğretmenleri gülümseyerek “Günaydın çocuklar, bugün karne günümüz. Hepiniz çok çalıştınız, şimdi emeklerinizin karşılığını alacaksınız” demiş. Melek’in içi kıpır kıpır olmuş, çünkü bütün yıl boyunca çalışmış ve emek vermiş.
Öğretmen, tek tek isimleri okuyarak karneleri dağıtmaya başlamış. Sıra Melek’e geldiğinde, öğretmeni “Melek, bu yıl çok çalıştın ve çabaladın. İşte karnen” diyerek ona karnesini uzatmış. Melek, öğretmeninin elinden karnesini alırken biraz endişelenmiş. Acaba notları nasılmış?
Melek, karnesini eline aldığında içini büyük bir heyecan kaplamış. Notlarına bakmadan önce derin bir nefes almış ve arkadaşlarının gözlerine bakmış. İlk baktığı notlar güzelmiş ama bazı derslerde beklediğinden düşük notlar aldığını görmüş. Bu durum onu biraz üzmüş. Özellikle matematik dersinde, daha yüksek bir not bekliyormuş. Melek’in yüzü biraz asılmış.
Arkadaşları da kendi karnelerine bakarken, Melek derin bir nefes almış ve karnesini çantasına koymuş. İçinden “Her şey notlar değil, ama yine de daha iyi olabilirdi” diye düşünmüş. Melek’in arkadaşları da onu teselli etmeye çalışmış. “Melek, üzülme. Sen elinden gelenin en iyisini yaptın” demişler.
Melek, okul çıkışında annesiyle buluşmuş. Annesi, Melek’in yüzündeki üzüntüyü fark etmiş ve “Ne oldu Melek, neden üzgünsün?” diye sormuş. Melek, karnesini çıkarıp annesine göstermiş. “Anne, bazı derslerde beklediğimden düşük notlar aldım” demiş. Annesi, karnedeki notlara bakmış ve Melek’e sarılmış. “Melek, notlar önemli ama en önemlisi senin ne kadar çalışkan ve azimli olduğundur. Ayrıca sen çok yeteneklisin, her şey notlarla ölçülmez” demiş.
Babası da aynı şekilde, “Evet Melek, sen çok çaba gösterdin ve bu bizim için çok değerli. Unutma, her şey notlarla ölçülmez” demiş. Melek, bu sözlerle biraz rahatlamış. Babası, “Haydi, doğaya çıkalım ve biraz temiz hava alalım” demiş. Melek, bu fikri çok sevmiş ve hemen hazırlanmışlar. Ormana vardıklarında, Melek rengarenk çiçekler, cıvıl cıvıl kuşlar ve yemyeşil ağaçları görünce doğanın ne kadar güzel olduğunu fark etmiş.
Annesi, “Bak Melek, doğa bize her zaman öğrenmemiz gereken şeyler sunar. Her çiçek, her ağaç, her kuşun kendine has bir güzelliği ve değeri vardır” demiş. Melek, annesinin bu sözlerini dikkatle dinlemiş ve doğanın ne kadar özel olduğunu fark etmiş.
Yürüyüş boyunca, babası Melek’e ağaçların nasıl büyüdüğünü ve çiçeklerin nasıl açtığını anlatmış. “Doğa, bize sabırlı olmayı ve her şeyin zamanla güzelleşeceğini öğretir. Aynı şekilde, senin de sabırlı olup çalışmaya devam etmen gerekiyor” demiş. Melek, babasının bu sözleriyle kendini daha güçlü hissetmiş.
Melek, yürüyüş sırasında birçok farklı bitki ve hayvan görmüş. Kuşların şarkılarını dinlemiş, kelebeklerin dans edişini izlemiş. Her şey o kadar huzur vericiymiş ki, Melek doğanın içinde kendini çok mutlu hissetmiş.
Bir ara, küçük bir dere kenarında durmuşlar. Melek, suyun berraklığına ve balıkların neşeyle yüzmesine hayran kalmış. Annesi, “Gördün mü Melek, doğa bize huzur verir ve bizi mutlu eder. Onu korumamız ve saygı göstermemiz çok önemli” demiş. Melek, çevreye duyarlı olmanın ne kadar önemli olduğunu anlamış ve doğayı koruma konusunda kararlı olmuş.
Doğa yürüyüşünden sonra Melek, eve dönmüş ve kendini çok huzurlu hissetmiş. Annesi, “Melek, biraz dinlenmek ister misin?” diye sormuş. Melek, “Hayır anne, resim yapmayı çok özledim. Hemen resim yapmaya başlayacağım” demiş. Melek, odasına gidip resim malzemelerini çıkarmış ve çalışmaya başlamış.
Melek, doğada gördüğü güzellikleri kağıda dökmek istemiş. Rengarenk çiçekler, uçan kuşlar ve yemyeşil ağaçları çizmeye başlamış. Resim yaparken, zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiş bile. Resim yapmayı çok seviyormuş ve bu onu çok mutlu ediyormuş.
Bir süre sonra, annesi Melek’in yanına gelmiş ve onun yaptığı resme bakmış. “Melek, bu resim harika olmuş! Doğadaki güzellikleri çok güzel yansıtmışsın” demiş. Melek, annesinin bu sözleriyle çok mutlu olmuş. “Teşekkür ederim anne, resim yapmayı çok seviyorum” demiş.
Melek, resim yapmayı bitirdikten sonra şarkı söylemeye başlamış. Şarkı söylemek de onun için büyük bir keyifmiş. Annesi, onun sesini duyunca yanına gelmiş ve “Melek, sesin ne kadar güzel! Şarkı söylemeyi de çok seviyorsun, değil mi?” demiş. Melek, “Evet anne, şarkı söylemek bana çok iyi geliyor” demiş.
Daha sonra, Melek bahçeye çıkmış ve biraz spor yapmış. Koşmuş, zıplamış ve ip atlamış. Spor yaparken de çok eğleniyormuş. Babası onu izlerken, “Melek, ne kadar enerjiksin! Spor yapmayı da çok seviyorsun, değil mi?” demiş. Melek, “Evet baba, spor yapmak beni çok mutlu ediyor” demiş.
Melek, o gün okul notlarının dışında ne kadar çok yeteneği olduğunu fark etmiş. Resim yapmak, şarkı söylemek ve spor yapmak onun için büyük bir keyifmiş. Bu yeteneklerini geliştirmek için daha çok zaman ayırmaya karar vermiş. Annesi ve babası da onun bu kararını desteklemişler.
Bir gün okulda, büyük bir yetenek gösterisi düzenleneceği duyurulmuş. Öğretmenleri, tüm öğrencilere yeteneklerini sergileyebilecekleri bir fırsat sunmuş. Melek, bu haberi duyduğunda çok heyecanlanmış ve hemen gösteriye katılmaya karar vermiş. Resim yapmayı çok sevdiği için, doğa sevgisini yansıtan bir resim yapmayı planlamış.
Melek, günlerce çalışmış ve en güzel resmini yapmış. Resim, rengarenk çiçekler, uçan kuşlar ve yemyeşil ağaçlarla doluymuş. Melek, bu resimde doğanın güzelliklerini ve ona olan sevgisini anlatmak istemiş. Gösteri günü gelip çattığında, Melek büyük bir heyecanla okula gitmiş.
Gösteri başlamış ve sırayla tüm öğrenciler yeteneklerini sergilemeye başlamış. Melek’in sırası geldiğinde, kalbi hızla çarpmış ama aynı zamanda büyük bir heyecanla sahneye çıkmış. Resmini sergilemiş ve izleyicilere doğanın ne kadar önemli olduğunu anlatmış. Resmi gören herkes çok beğenmiş ve Melek’i alkışlamış.
Gösteri sonunda, öğretmenler en başarılı performansları ödüllendirmeye başlamış. Melek, sahnede beklerken içi kıpır kıpır olmuş. Sonunda, öğretmenlerinden biri sahneye çıkıp, “Bu yılki yetenek gösterisinde, doğa sevgisini en güzel şekilde yansıtan resim için büyük ödülü Melek kazanmıştır!” demiş. Melek, bu haberi duyduğunda sevinçten havalara uçmuş.
Melek, ödülünü almak için sahneye çıktığında, öğretmenleri ve arkadaşları onu alkışlamış. Hem yetenekleri hem de çevre duyarlılığı sayesinde büyük bir ödül kazanmış olmak, Melek’in kendine olan güvenini artırmış. O an, okul notlarının ötesinde birçok önemli değer olduğunu anlamış.
Ödül töreninden sonra, Melek ailesine koşmuş ve onlara ödülünü göstermiş. Annesi ve babası, “Melek, seninle gurur duyuyoruz. Yeteneklerin ve doğaya olan sevgin, seni çok özel kılıyor” demişler. Melek, ailesinin bu sözleriyle çok mutlu olmuş ve kendine olan güveni daha da artmış.
Melek, o günden sonra notlarının yanında yeteneklerini ve değerlerini de önemsemeyi öğrenmiş. Resim yapmaya, şarkı söylemeye ve spor yapmaya devam etmiş.
Melek ve Karne Heyecanı Masalı burada bitmiş ama Melek her zaman ailesinin ve doğanın ona öğrettiği güzellikleri hatırlayarak mutlu bir yaşam sürmüş. Melek, notların ötesinde, içindeki sevgi ve yeteneklerle de çok değerli olduğunu bilmiş ve bu anlayışla hayatına devam etmiş.
Melek ve Karne Heyecanı Masalına benzeyen “Orman Bayrama Hazırlanıyor Masalını” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
[…] Ziyaretlerinin Mutluluğu Masalımıza benzeyen “Melek ve Karne Heyecanı Masalını” okumak için bağlantıya […]
[…] Günü Sürprizi Masalına benzeyen “Melek ve Karne Heyecanı Masalını” okumak için bağlantıya […]
[…] ve Kardeş Masalına benzeyen “Melek ve Karne Heyecanı Masalını” okumak için bağlantıya […]